CaddeSAFRANBOLU: Zamanın durduğu yer

SAFRANBOLU: Zamanın durduğu yer

11.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Daracık sokaklardaki evleri nasıl anlatsam... Zaten Cinci Han'la işe başlayın, gezinin buralarda küçük bir ev bulup alsama kadar yolu var!

SAFRANBOLU: Zamanın durduğu yer

fturkmenoglu@milliyet.com.tr Şimdi, daha önce iki kere yazdım Safranbolu'yu. Ama ne Yörük Köyü'nden, ne Saat Kulesi'nin İsmail Amca'sından bahsettim. Ne İmren Lokumları'nın sahibi, Fransızca Öğretmeni Ali Bey'den dem vurdum, ne de Zalifre Otel'in müdürü, gönüllü Safranbolu rehberi Özkan Türkmen'den. "Gezi yazarı" olmak, ancak zevkli olmaya başladı. Artık ikinci, bazen üçüncü turlardayım ya; bütün Türkiye'yi mahallem zannetmeye başladım. Bu "biliyorum ben buraları yahu" hissi, bana her bir noktada yeni keşifler yapma özgürlüğü kazandırdı. Yeni dostluklara zaman ve fırsat yarattı. Gençlerin büyük şehirlere çalışmaya gittiği Yörük Köy, Safranbolu'ya çok yakın. Bir küçücük meydan, şirin mi şirin köy kahvesi var. Bütün köy, emekli olup eve dönmüş olan "belli yaşın üstündeki gençlere" emanet. Eski çamaşırhaneyi gezdim, "Kasım Sipahioğlu Gezi Evi"ni gezdim. Sipahioğlu Ailesi hâlâ evde yaşamayı sürdürüyor; hem de evlerini gelen ziyaretçilere çok güzel gezdiriyorlar. Ailenin annesi süper komik bir rehber, onunla olağanüstü evlerinin odalarında dolaşıp, o eski ve incelikli hayata dokunmak çok keyifli...Safran yetiştiren bir aileyle tanışıp mevsim itibariyle sadece saksıda canlı kalan safran bitkisinin gerçek üstü renklerini seyrettim. Tozunu, altın terazilerinde tartıp, 5 ve 10'ar gramlık küçücük poşetlerde satıyorlar. Pilava çok yakışıyor...Önce şehir dışında ne varsa gördüm. Daha önce gidemediğim Bulak-Mencilis Mağarası'na ve yoldaki inanılmaz manzaraya hayran oldum. Yörük Köyü'nün "Gezi Evi" Arasta'nın ne zaman yapıldığı kesin olarak belli değil. Ama, Köprülü Paşa Cami'nin ibadete açıldığı 1661 yılında yeşermeye başladığı tahmin ediliyor. Arasta muhteşem. Arasta yıkılıyor. Arasta büyülüyor. Tabii ki her yerdeki sorun, burada da var: Ben niye Şilebezi gömleği, Kapalıçarşı işi uyduruk çanak-çömleği burada göreyim? Üzerinde "Safranbolu" yazan kötü fincanı hâlâ alanlar var mı? Adam gibi sanatçılar çalışsalar, üretseler, satsalar olmaz mı? O çarşı çiçekler içinde olsa, ışıl ışıl olsa, dükkanlardan güzel müzikler yükselse? Birkaç şık kafe daha açılsa; bir çiçekçi, bir pastacı, bir saz imalatçısı, bir de eldivenci açılsa... Neyse, ben gene ilk iş, her zamanki gibi Boncuk'a oturdum. Leyla Hanım'ın özenli servisiyle kahvemi yudumladım, cevizlerimi yedim. Dışarıda bardaktan boşanan türden yağmur yağıyor. Soba gürül gürül yanıyor. Özel yapım sahlep geliyor. Kucağımda köpek yavruları, oturduğum yere iyice gömülüyorum... Arasta yıkılıyor İstanbul-Ankara karayolunu takip edin. "Gerede" sapağından sapın. Karabük yönüne doğru devam edin. İstanbul'a 400, Ankara'ya 230 km uzaklıkta. Yol yapımları bitmiş, çok rahatlamış. Nasıl Gidilir? "Safranbolu" demek, bence "Arasta" demek. Biraz uyduruk dükkanlar da var; gerçek sanatçılara ev sahibi olmalılar. O "entel-bohem-eski" havayı bozabilecek her türlü ucuzluk, süte düşmüş sinek gibi mide bulandırır, turist kalitesini "bundan anlamayacak" takıma çeker. "Safranbolu" demek, lokum demek. Ben İmren Lokumları'nın imalathanesini ziyaret ettim. O lezzetin arkasındaki emek ve malzemeyi gördüm. Eve getirdiğim lokumları da hâlâ afiyetle yiyoruz! Safranbolu'nun daracık sokakları arasında, akülü arabayla tur düzenliyorlar. Her çeşme, her bina, her sokağın çok özel olduğunu anlıyorsunuz. Rehberleri çok iyi. Evleri nasıl anlatsam... Zaten Cinci Han'la işe başlayın, gezinin "buralarda bir küçük ev bulup alsam"a kadar yolu var! Kaymakamlar Müze Evi'ni mutlaka ziyaret edin. 1880 yılında yapılmış olan Lütfiye Cami, arazinin değerli oluşundan, akarsuyun üzerine kemerli köprü yöntemiyle yapılmış. 1796'da yapılmış olan Sadrazam İzzet Paşa ve 1661'de yapılan Köprülü Mehmet Paşa Camilerini unutmayın. Hıdırlık Tepesi'nden bütün o olağanüstü evleri seyredebilirsiniz. Tepe'de "Zafranbolu" isimli uçak var. Safranbolu halkı para toplayarak almış. Demirciler Çarşısı'nda bir Kazım Abi var, adam adeta filozof. Çarşının en yaşlı esnafı, M. Kemal Ağyaroğlu. Semercilik yapıyor. 80'lerinde. "Ben açmazsam, birisinin ihtiyacı olursa, ne yapacak adam?" diyor. Bulak Mencilis Mağarası'na mutlaka, ama mutlaka gidin. Çok etkilendim. Safranbolu'nun şahane bir saat kulesi var. Kule, İbrahim Amca'ya emanet. Saati çok güzel anlatıyor. Yörük Köyü'ne gidin. "Gezi Evi" ve Çamaşırhane'yi ziyaret edin. Yöreye adını veren safran bitkisini, abcak saksıda canlı görebilirsiniz. Gerçi ben Davutbaşı Köyü'ndeki tarlalara da gittim, ama çoktan bitkiler don yemiş. Bir sonraki sonbahara... Biraz yerel türkülere meraklıysanız, Mehmet Emin Yurdakul diye bir beyefendi var. Hem çok güzel folkloru anlatıyor, hem de türküleri söylüyor. Ne yapılır? Gülevi: Çok özel, çok zarif. Tel: (0370) 725 46 45Zalifre: İkinci kalışım. Personelin gerçek ilgisini, çalışkanlıklarını, kahvaltılarını seviyorum. Tel: (0370) 725 47 18Havuzlu Konağı: Bir eski zaman esintisi yaşamak için... Tel: (0370) 725 28 83 Nerede kalınır? Çevikköprü'de kuyu kebabı yedim. Nasıl hafif ve yumuşaktı, nasıl hiç ağırlık vermedi... Kadıoğlu'nda da bir nevi kapalı pide olan "bükme", cevizli yayım erişte ve etli bamya yedim. Nefisti. İmren Lokumları'nın nefis ötesi fıstıklı lokumlarından yemekle kalmayın, eve de götürün. Bir de Boncuk Cafe'de uzun uzun oturup Türk Kahvesi ve sahlep içmemek olmaz... Ne yenir?