Sabanur Kıraç

Sabanur Kıraç

skirac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hani hapishaneden çıkar çıkmaz, kameralardan kaçıp Antalya’ya gitmişti ya, bir an için ümitlenmiştim. Belki atmaz kendini medyanın önüne, belki birkaç özel röportaj ile yırtarız diye ummuştum. Gerçi içten içe bu kadar naif olmamam gerektiğini biliyordum. Ama yine de onun özgürlüğünün bizimkini kısıtlayacağını hiç düşünmemiştim!
Gazetelerde, dergilerde, haberlerde, şovlarda ve şimdi de kitapevlerinde! Kısaca her yerde o... Tuğba Özay’ın en sevdiği hapishane türküsünden, hapishanede yaptığı banyolara kadar her detayı öğrendik artık. Ama bitmediğine eminim. Halbuki şu anda Türkiye’de bu kadından ve anlattıklarından sıkılan azınmayacak kadar çok insan var. Ama onların sesini duyan, hatta onların sesi olacak kimse yok...
Keşke olsaydı... Keşke Türk medyasının önde gelenleri toplansa ve bir yargı ve ceza sistemi kursaydı. Belli sınırları ve dozları aşan Türk ünlüleri de mütemadiyen bu sistemde yargılansaydı. Bu sistem halkı kızdıran ya da haddinden fazla medya maymunluğu yapanlara öyle bir ceza verseydi ki, bir daha aynı hatayı yapmaya cesaret edemeseydi kimse. Hem de öyle karalamayla, haklarında olumsuz yazılar yazmakla filan değil, karar verilen süre boyunca bütün Türk medyası tarafından dışlanma cezasıyla olsaydı bu...
Mesela ünlü biri bir gazeteciye mi saldırdı? Cezası en az 3 aydan 6 aya kadar ağır medya hapsi olsaydı! Bu süre zarfında tek bir gazete, dergi, televizyon ya da radyo bile o kişinin adından veya eserlerinden söz etmeseydi. Klipleri televizyonda dönmese, şarkıları radyolarda çalmasaydı... Polemikleri, açıklamaları veya çapkınlıkları magazin programlarında gösterilmeseydi, sizce bir daha el kaldırabilir miydi kimseye?
Aynı yargı sistemi, ağzından halkı kızdıracak seviyesiz bir cümle kaçıranı da önce gideceği yeri haber verip sonra da “Ne çekiyorsunuz” diye kızanı da cezalandırsaydı ne güzel olurdu.
Çocukların ve gençlerin bulunduğu ortamlarda sigara veya alkol tüketen, davranışlarına veya sözlerine dikkat etmeyen, kısaca gençlere kötü örnek olacak hareketleri kısıtlayan magazin kanunlarımız olduğunu hayal etsenize... Hatta hepsinden de önemlisi, belli sınırlarımız ve kotalarımız olsa... Mesela bir ünlü bir hafta içinde en fazla iki kez magazin sayfalarına haber olacak bir açıklama yapabilse! Böylece kotasını çoktan dolduran Tuğba Özay gibileri bir süre de medya hapsinde kalsa, sizce de Türk medyası daha seviyeli, Türkiye daha güzel bir ülke olmaz mıydı?

Haberin Devamı

Sigara kullanmayıp sigara yasağına gıcık olmak
Hayatım boyunca sigaradan ve de kokusundan nefret ettim. Belki de o yüzden sigara yasağı gündeme geldiği ilk andan beri destekçisiydim. Ama artık değilim! Üstelik sigara kullanmayıp bu yasağa gıcık olan ilk ve tek insan da ben değilim. Etrafında sigara kullanan en az bir arkadaşı veya aile ferdi olan her ağızdan bir sıkıntı dinleyebilirsiniz şu günlerde. Çünkü sigara içenlerle içmeyenler arasına bir çizgi çekmek yerine sigara içenlerin üzerine bir çizgi çekmekten oluşan bir uygulama ile karşı karşıyayız maalesef ki.
Farkında mısınız sırf bu yasak yüzünden sosyal hayat tehlikeye girmiş durumda. Ben mesela artık sigara kullanan arkadaşlarımı sinemaya gitmeye dahi ikna edemiyorum. Çünkü ne zaman sinemaya gitsek arkadaşlarımın filmden önce ve sonra sigara içebilmesi için hababam koşturuyoruz. Koca binada sigara içilebilecek bir teras veya alan olmadığı için önce 5 kat merdiven inip bina dışına çıkmamız sonra tekrar güvenlikten geçerek o 5 katı bir kez daha tırmanmamız gerekiyor.  Ben şahsen sigara içen dostlarımın peşinden koşmaktan yoruldum. Bu meret öyle ha deyince bırakılmadığına da göre, ya bu sosyal ortamların içine sigara içenler için birer gaz odası (sigara içebilecekleri küçük ama sevimsiz bir alan) yapsınlar ya da çok katlı tüm binaları yıksınlar diyorum artık!