Anlamıyorum! Eurovision ekibi gerçekten de yabancıların Türkiye’yi Türklerden daha iyi temsil edeceğini mi düşünüyor? Ya da tüm Avrupa’ya şarkı söyleyebilecek kadar iyi bir Türkümüz var ama dans edecek kadar yok mu demek istiyor? Neden Hadise’ ye eşlik eden dansçıların hepsi değil de sadece biri Türk?
Hatırlıyorum Sertab Erener’in ülkemize birincilik getirdiği “Every Way That I Can ” performansında da 4 dansçı-vokalden sadece biri Türk’tü. Hepsi Türk olsa birinci olamazdık mı? Kenan Doğulu’ya “Shake it Up Şekerim ”de eşlik eden dansçıların hepsi yabancıydı da ne oldu?
Daha birkaç ay önce ülkemizi Uluslararası “8. Antwerp Stars Cup” yarışmasında temsil eden Türkiye Dans Sporları Federasyonu sporcuları ülkemize bir birincilik , bir ikincilik ve bir de üç üncülük getirmedi mi? Yine bu sene Uluslararası Dans Örgütü tarafından, Avusturya’da düzenlenen Dünya Dans Şampiyonası’nda Türk dansçılarımız birinci olmadı mı? Üstelik sadece bu sene değil geçtiğimiz yıllarda da uluslararası platformda dansçılarımız pek çok kez göğsümüzü kabartıp bizi en iyi şekilde temsil etmedi mi? Durun doğru cevabı ben vereyim: Etti! O zaman biri bize açıklasın neden bu başarılar Eurovision için yeterli gelmiyor? Nasıl oluyor da kıvrak pek çok figüre hakim bir koreografide yabancıların Türklerden daha iyi dans edebileceği düşünülüyor? Ve nasıl oluyor da ‘Eurovision Milli Takımı’mızda Türklerden çok yabancılar oluyor!
Bilmediğimiz bir kural mı var?
“Acaba bizim bilmediğimiz bir kural mı bu” dedim ve araştırdım. Hayır değil. Kurallar takımları özgür bırakıyor. Ve biz Türkler olarak bu özgürlüğümüzü kendi vatandaşlarımız yerine yabancıları seçerek kullanıyoruz! Peki ama N-E-D-E-N?
Düşünüyorum, düşünüyorum (en az o yabancılar kadar iyi dans edecek Türkler olduğuna emin olduğum için) aklıma tek bir mantıklı açıklama geliyor; o da yalakalık! Biliyorum fazla ağır bir itham ama benim aklım başka türlüsünü almıyor. Eğer amaç Rus dansçılarla çıkıp Rusya’dan biraz daha fazla oy alma değilse o zaman ne? Şayet ben yanılıyorsam ve gerçekten de bu dansçıları Türklerden daha iyi oldukları için seçtilerse, bence hem ayıp hem yazık olmuş!
Bugün Pamuk’un bana geldiği gündür
Ben çocukken babam annemin her doğum gününde “Doğum günün bana geldiğin gündür” şeklinde sözleri olan bir şarkı söylerdi. Annem sever miydi bilmem ama benim çok hoşuma giderdi. Benim için de bugün Pamuk’un bana geldiği gündür. Çünkü bugün de onun doğum günüdür.
Onu kanımın her damlasıyla, vücudumun her hücresiyle, aldığım her nefesle, ettiğim her duada ve tüm kalbimle seviyorum. O benim Pamuk’um. Hayatımın tek aşkı ve kalbimin tek sahibi... Ve bugün onun bana geldiği gündür. Kutlu olsun!
Bu yazara erişim engellenmiştir!
Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Sansürün memleketinde yaşıyoruz. Biz kitapların yasaklandığı, gazetecilerin hapse atıldığı ve yazarların sürgüne gönderildiği bir ülkenin çocuklarıyız. Kısacası sansürün her türlüsüne dur demek için en çok gerekçesi olan bizleriz.
Bu yüzden bu hafta başında sansuresansur.org sitesinde başlayan Yay Hareketi’ni sonuna kadar desteklemeliyiz. “Sansüre Sansür” diyenler sudan bahanelerle kapatılan web sitelerine dikkat çekerek Web’deki sansürü durdurmak istiyor. Elbette ki kimse çocuk istismarı yapılan sitelerden bahsetmiyor. Burada söz konusu olan keyfi nedenlerle kapatılan yüzlerce masum site. Onlar “Bugün internetine sansür, yarın hayatına sansür. Sessiz kalma” diyor. Haklılar. Sansürün hiçbir türlüsüne sessiz kalmamak gerekiyor. Çünkü sustuğumuzda neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Benim gibi düşünüyorsanız siz de sessiz kalmayın ve bu hareketin bir parçası olun...