Doğup büyüdüğünüz şehri düşünün. Özlediğiniz sıcak insanlarını, minik sokaklarını, dostane dükkanlarını. Şimdi de o şehrin duvarlarının, o şehri ünlü yapan özelliğin küçümsendiği bir pankartla kaplandığını düşünün. Mesela Bursalıysanız tüm Bursa’nın bilboard’larında “Biz İskender yapmıyoruz” ya da İznikliyseniz “Biz çini yapmıyoruz”, Mersinliyseniz “Biz tantuni yapmıyoruz” yazdığını düşünün. Şimdi söyleyin bu pankart bedava bir şey dağıtsa bile alır mısınız?
Adana’dan çok sevdiğim bir arkadaşım ile telefonda konuşuyorduk geçenlerde. Bana Adana’daki billboardların yarısında “Biz kebap yapmıyoruz” yazan Hürriyet Emlak afişleri olduğunu söyledi. Sonra da haykırdı “İsteseniz de yapamazsınız zaten!” Onun bu tepkisini bir Adanalı olarak çok iyi anladım ve bana yönelttiği “Kebap yapmak çok kolay ve sıradan bir şey de emlak satmak çok zor mu demek istemiş şimdi bunlar?” sorusuna verecek bir cevap bulamadım.
Hürriyet Emlak’ın düştüğü hataya şimdi de Şampiyon Kokoreç düşüyor. Adana’ya bir şube açan firma “Artık Kokoreç in, Kebap out” ve “Adana’nın kebabı varsa, Şampiyon’un da kokoreçi var” gibi sloganlar ile Adana pazarına girmeye çalışıyor.
Bu reklamları yaratan reklam şirketlerine ve onlara dünyanın parasını döken firma sahiplerine bir çift sözüm var. Biz küçük şehir insanları büyük duygularla bağlıyızdır yerelliğimize. Eğer promosyonunu yapacağınız ürünü övmek için promosyon yaptığınız şehrin en ünlü değerlerinden birini küçümsemenin akıllı bir strateji olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü şu anda koca bir şehir tarafından eleştiriliyorsunuz.
Yaşasın selülitli, ünlü ve güzel kadınlar
Yaz geldi selülit sezonu açıldı. Ünlü ve selülitli kadınlar önde, magazin gazetecileri arkalarında, amansız bir kovalamaca başladı. Son kurban Yeşim Salkım. Yıllardır gazetecilere bikinili yakalanmamak için elinden geleni yapan ve bununla da her fırsatta gurur duyan Salkım, magazincilere keyifle kullanabilecekleri bir malzeme verdi. Ayşe Özyılmazel ise hemen Salkım’ı korumaya geçmiş. (kendi de yakalanacağını bildiği için olabilir) Salkım salkım selülitleri haber yapan magazincilere üstü kapalı gönderme yapmış. “Ne olmuş yani selülitleri varsa” demiş.
Empati yapmak
İzin alabildiği ilk fırsatta bikini giyecek bir kadın olarak ona hak vermem gerek biliyorum. Ama hayır veremiyorum. Empati yapabilen azınlık yerine başkalarının kusurları ile rahatlayan milyonların tarafını tutuyorum ve “Yaşasın selülit haberleri ve yaşasın selülitli ünlü ve güzel kadınlar” diyorum. Çünkü kim ne derse desin, ne kadar ayıp, ne kadar sığ bir düşünce olursa olsun, eğer büyük bir çoğunluğa kendini daha iyi hissettiriyorsa o zaman kimse durdurmamalı magazincileri.
Utanacak değiliz
Biz bu sıcaklarda evlerimizde veya işlerimizde ter dökerken, biz denizi, havuzu, plajı sadece televizyonlarda izlerken onlar 7/24 güneşleniyor, sonu gelmeyen tatillere çıkıyorsa bu kadarcığı da hakkımız olsun. Onlar görüntüleneceklerini bile bile sevdiğimiz erkeklerin fantezilerine girecek kadar seksi kıyafetler ya da bikiniler giyiyorsa, bizim uzaktan iç geçirip anca magazin programlarında izleyebildiğimiz partilere katılabiliyorlarsa, selülitli popolarına bakıp “Iıığğğğyyyy” dedik diye utanacak değiliz. Eğer bu görüntüler kendine güveni olmayan yüzlerce Türk kadınına vücuduyla barışma şansı vererek “Yeşim Salkım’ın bile selülitleri var” dedirtiyorsa o zaman bırakın magazinciler işlerini yapsın!