Güzide Duran ile Pınar Altuğ aynı günde evlenmekle kalmayıp kına gecelerini de aynı tarihe alınca tüm magazin sayfaları “Kına” haberleriyle dolup taştı. Bu haberleri gördükçe uzun zamandır sormak istediğim bir soruyu yine aklıma geldi: Bu yeni “kına gecesi” anlayışı halkımıza gerçek kına gecelerini unutturmuş olabilir mi?
Ben bazı meslektaşlarım gibi geleneklerimizden yavaş yavaş uzaklaşıyor olmamızı garipsemiyorum. Aksine bunu zamanın yıpratıcı etkilerinden biri olarak kabul edip normal karşılıyorum. Ama bence geleneklerin unutulmadan rafa kaldırılmasındansa, köklerinden değiştirilerek başka bir forma sokulması çok daha büyük bir tehlike. Bugün yeni yetişmekte olan “magazinesil”e “Kına Gecesi”ni sorduğumuzda “Popüler bir mekânda yakın kız arkadaşlarla içip eğlenmek” cevabını alıyor olmak beni çok üzüyor. Çünkü kına yüzyıllardır kültürümüzde çok önemli anlamlar taşıyor.
Her yörede farklı ritüel var
“Vatana kurban olsun” diye askere gidecek olan gence ve “Allah’a kurban olsun” diye kurbanlık hayvana yakılan kına, konu gelin olunca yöreden yöreye farklı anlamlar taşıyabiliyor. Kimi kınayı “Cennet Sıvası” olarak kabul edip sevap sayarken kimi daha da radikal bir bakışla kınasız gelinin cennete gidemeyeceğini söylüyor. Ama pek çok Anadolu yöresinde kına aslında bakireliği simgeliyor.
Daha karamsar bazı yörelerimizdeyse kına aslında, evlenen kızın babasının evine bir daha aynı şartlarda geri dönemeye-ceğini anlatıyor. Bu inanca göre kızın gelin gittiği evde acı ve eziyet çekeceği, rahat günlerin bitip zor günlerin başladığı düşünüldüğü için baba evinden çıkış ölüm ile eş değer tutuluyor.
Öyle ya da böyle her yörenin kına gecesinde gerçekleşmesi beklenen belli başlı ritüeller var. Her gelin bu ritüelleri gerçekleştirmek zorunda demiyorum ama öyle ya da böyle bir kına gecesi düzenleniyorsa en azından bu gecenin özünü, geleneklerimizi anmak gerektiğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Ünlülerin kına koçu İzzet Çapa
Evlenme aşamasına gelen her 10 ünlü isimden dokuzunun kına gecesini İzzet Çapa’nın Cahide’sinde yaptığını siz de fark etmişsinizdir. Ünlü isimleri bir kenara bıraktım, benim bile çevremdeki pek çok kişinin kına gecesi için tek tercihi Cahide. O kadar ki eğer evlilik mevsimindeysek, bu mekânda gecede dört farklı kına gecesine şahit olmak bile mümkün.
Cahide, mekân ve eğlence tarzı olarak benim de çok sevdiğim bir yer. Kaliteli müşterileri, özenli servisi, sıra dışı eğlenceleri ve lezzetli yemekleri ile bambaşka bir dünya burası. Ama tüm bunlar, ünlülerin Cahide’yi kına gecesi mekânı seçmesinin asıl nedeni değil.
Şehnaz Çehreli’nin Cahide ON5’te, Pelin Akat’ın Cahide Variete’de, Demet Akalın’ın Cahide Sayfiye’de ve son olarak Pınar Altuğ’nun Cahide Cabaret’de kına gecesi yapmasındaki tek ortak nokta “Cahide” kelimesi değil. Bu isimlerin bu geceleri Cahide’de yaşamak istemelerinin asıl nedeni kendilerini; Mustafa’sından Barış’ına, Roza’sından İzzet’ine kadar belki de İstanbul gece hayatının en başarılı ekibine emanet etmek istemeleri. Çünkü sadece bu ekip tüm hayalleri ve istekleri bir araya getirmek için her şeyi yapabiliyor.
İzzet Çapa ve ekibi geleneksel kına gecesi kavramını bu isimlere öyle içten yaşatıyor ki, son 10 yılın en gözde mesleklerinden olan “koçluk” unvanı fazlasıyla hak ediyor. Bu yüzden de, izninizle kendisini “Kına Koçu” ilan etmek istiyorum. Vatana millete ve evlilik çağına gelmiş tüm Türk ünlülerine hayırlı, uğurlu olsun!