Sabanur Kıraç

Sabanur Kıraç

skirac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Amacım iPhone’un reklamını yapmak değil. Ama itiraf ediyorum kullanmaya başladığım ilk günden itibaren fanatiğiyim. Bunun da en büyük nedeni hayatımı kolaylaştıran pek çok uygulamaya sahip olması. Favorim de trafik durumunu görebildiğim “İBB Trafik” uygulaması. Onu nöbetçi eczaneleri iki saniyede karşıma getiren “Eczane” ve bulunduğum noktaya en yakın havaalanından ATM’ye, kafeden restorana, sinemadan hastaneye kadar her türlü mekânın listesini çıkaran “Power Search” izliyor. 

Mobil Kuran-ı Kerim

Bu uygulamaları herkes gibi ben de iTunes Store’dan indiriyorum. iTunes Store’da kimi ücretli kimi ücretsiz 30 binin üzerinde uygulama var ve bu sayı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu yüzden de her hafta yeni çıkan uygulamalara ve en çok indirilenlere bakmak için ziyaret ediyorum iTunes’u. İşte tam da bu ziyaretlerim sırasında keşfettim İslam’ın iPhone’daki engellenemez yükselişini.
Yoo dalga geçmiyorum. Gerçekten de ilk zamanlar yeni çıkanlar listesinde gördüğüm Müslümanlar için özel yazılmış pek çok uygulama kısa sürede en çok indirilenler listesine yerleşmiş durumda. Örneğin e-kitaplar alanın en çok indirilen uygulaması “Mobile Holly Quran” yani mobil Kuran-ı Kerim. Yaşam kategorisindeyse “Müezzin Prayer Times For Your Location” yani bulunduğunuz yer için namaz saatlerini gösteren bir program yine en çok indirilenler arasında. Ayrıca navigasyon kategorisinin listesinde de “Qible finder” yani Kıble’yi gösteren uygulama dikkat çekiyor. Kaynaklar alanınınsa neredeyse hepsi İslami uygulamalarla dolu. “iQuran”, “iQuran Pro”, “99 Names Of Allah”, “iDuaa”, “Names of Allah and Prophet”, “Salah Times”, “Quran Reader” ve daha niceleri...
Üstelik bunlar sadece ilk bakışta gözüme çarpanlar. Anlayacağınız teknolojinin bile Müslüman’ı makbul artık.

Haberin Devamı

Taraflı olmakla haberciliği unutmak
Tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir haberi en önce ve/veya en vurucu şekilde manşete taşımak tüm ulusal gazetelerin her gün içinde bulunduğu bir yarış. Tabii bazı özel günler hariç.
Sözcüklerin ve yorumların çok da farklılaşamadığı bu günlerde tüm Türkiye’nin konuştuğu bir konu doğal olarak gazetelerin manşetlerinde birbirine benzer şekilde yer alır. 20 Mayıs 2009 da işte o günlerden biriydi. 19 Mayıs’ta yaşananlar 20’sinde gazetelerin manşetlerindeki yerini aldı. Ama hepsinde değil! 

Evet bu bir haberdir

Masamdaki sekiz gazeteden ikisi, on binlerce insanın bizzat katıldığı en az bir o kadarının da canlı yayınlarla takip ettiği bu olaya (rakiplerinin aksine) manşetini, sürmanşetini ya da ana sayfasının yarısını filan ayırmadı. Onlar manşetlerine koyacakları daha öncelikli veya büyük başka haberleri olmamasına rağmen o haberi sadece ana sayfanın en altında minik birer kutucukla verdiler. Bu gazetelerden biri Sabah diğeriyse Zaman’dı...
Evet Atatürkçü duruşu ve yardımsever aksiyonlarıyla tanınan birinin Türkiye Cumhuriyeti’nde kaos ve askeri darbe ortamı yaratma amacı güden bir teşkilâtla ilgisi olduğu iddiası bir haberdi.
 Evet bu olayı takiben yaşananlar da bir haberdi. Evet bunlar henüz gündemdeki sıcaklığını korurken o kişinin vefatı da bir haberdi. Ama onlar değil, yüzler değil on binlerce Türk vatandaşının bu kişinin yaşamına ve yaşarken yaptıkla-rına saygısını, vefatınaysa üzüntüsünü göstermek için bir araya gelmesi, saatlerce ayakta kalması, anma töreninden defnine kadar yanında olması kabul edelim ki ülkemizin her gün karşılaştığı bir görüntü değildi. Bu yüzden de bir basılı yayın organın en değerli satırlarını yani manşe-tini bu habere ayırması çok doğaldı.
Bir okuyucu olarak merak ediyorum. O zaman ulusal bazı yayınların, rakiplerinin manşetten veya sürmanşetten verdiği bir habere ana sayfasının alt köşesinde ufak bir kutucukta vermesi ne demekti? Bu Türkan Saylan’a ve temsil ettiklerine bir tepki miydi yoksa on binlerce Türk vatandaşının vermeye çalıştığı mesajı küçümsemek mi?
Gazetelerle organik bağı olan biri olarak değil, sade bir okuyucu olarak belki biraz da naifce, “Gazetelerin taraf tutmak için habercilik kimliğinden vazgeçmediği bir Türkiye” diliyorum.