Bir kadın olarak aldatmanın “a”sını bile hoş göresim yok. Elimde değil. Genetik kodlamam böyle. Nerede bir “Adam kadını aldatmış” cümlesi duysam tepkim otomatik olarak “Tüüü Allah seni bildiği gibi yapsın” oluyor. Tabii ki bu otomatik refleksim Eren Talu için de değişmedi Amerikalı talk şovcu David Letterman için de. Ama bence Letterman’ın sadakatsizliğiyle Talu’nunki arasında öyle büyük bir fark var ki “Vay be aldatmanın bile iletişimi önemli” dedirtti bana.
Bakın adamın biri Letterman’a konuya ilgili üç hafta önce şantaj yapmaya başlıyor. Letterman hemen ailesiyle yüzleşiyor. Sonra polise başvuruyor ve şantajcı hakkında şikâyetçi oluyor. Ve tüm bu süre boyunca medyaya tek bir kelime bile sızmıyor. Bu şans değil. Letterman belli ki bunun böyle olmasını sağlıyor. Ardından şantajcı yakalanıp suçlu bulunduktan sonra ünlü talk şovcu çıkıyor ve kendi tarzıyla itiraf ediyor, özür diliyor ve hatasını kabul ediyor. Yalan olmadan, panikleyip saçmalamadan, ailesini daha fazla rezil etmeden... Böylece hikâyeye medyanın yön vermesini, yalan yanlış detaylar eklemesini de engelliyor.
Aman ha! Amacım “aman da ne güzel yapmış” demek değil. Sakın öyle bir sonuç çıkarmayın. Ama Allah aşkına şu durumun bir Türk ünlüsünün başına geldiğini bir düşünün! Türk, olayı kendi kendine halletmeye çalışırken haber medyaya sızacak. Aldatılan eş her şeyi önce televizyonlardan öğrenecek. Gururu bir kez daha kırılacak. Adam panikleyecek. Saçma sapan yalanlar söyleyerek daha da küçülecek. Magazin basını da bu ortayı alacak ve her gün yeni bir gol atacak...
David Letterman aldatma gibi aşağılık bir durumu bile kriz yönetimiyle ele aldı ve farklı bir iletişim stratejisi izledi. Sonuç: Haberler David Letterman’ın seks skandalı yerine inanılmaz itirafı diye çıktı. Sonuç: Önceden haberi olan, medya üzerine gelmeden tüm duygularını özel olarak yaşayabilen bir eş ve aile. Sonuç: Tüüü Allah seni bildiği gibi yapsın David Letterman ama en azından “Kadını tanımıyorum, beni evime bırak dedi, arabama aldım” demedin!
‘Yeni Hülya Avşar sezonu’ açıldı
Çok değil birkaç yıl önce sağa dönseniz Hülya Avşar sola dönseniz Hülya Avşar’dı. Ona laf atan bununla kavga eden, her konuda görüş bildiren, her gün magazin sayfalarında görünen ve görünmediğinde bunalıma giren bir Hülya Avşar vardı hayatlarımızda. Sonunda pek çok uzman “Yeter biraz evine çekil, kendini özlet” deyince hemen olmasa da bir süre sonra gündemden çekilmişti Avşar kızı. Ne de iyi yapmıştı. Az ve öz görünür, az ve öz konuşur, az ve öz haber olur olmuştu.
Ama lale devri bitti sayın okuyucular.
Hülya Avşar şovu tekrar başladı. Yorumları, kavgaları, program skandallarıyla “yeni Hülya Avşar sezonu” açıldı. Yeni programı onu bir süre oyalar. Ama medya bu programdan da ilgisini çekince bizim Avşar yine panikler yine her yere ve herkese saldırır, hızını alamaz gazete çıkarır, albüm yapar, film çevirir ya da kendine yeni bir rakip belirleyip onu umursamıyormuş gibi davranmaya başlar...
Kısaca bir mucize olur da onsuz bir gün geçirirseniz kıymetini bilin bu aralar...