Sabanur Kıraç

Sabanur Kıraç

skirac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Öncelikle itiraf edeyim. Ben bildiğiniz Binbir Gece hayranlarından değilim. Yani öyle her hafta televizyon karşısında oturup bu hafta neler olacak diye beklemiyorum. Ama denk geldikçe, annem zapladıkça veya anneannem yorum yaptıkça izlemeye çalışıyorum. Keşke hiç izlemesem. Çünkü her bölüm şu Şehrazat’a biraz daha sinir oluyorum.
Yav bu ne biçim iş? İnsan mutsuz olmak için bu kadar uğraşır mı? Hiç mi akışına bırakmaz? Hiç mi sevdiğin adama güvenmez?  Yok illâ gururlu olacak, ilk fırsatta çekip gidecek, kendi ayakları üzerinde durduğunu gösterecek. Türkiye’nin en iyi mimarı, en iyi annesi, en güzel kadını, en gururlusu, en akıllısı gibi bir sürü nitelik verilmiş bir kadın kahraman, bu kadar mı anlayışsız olur ya!
Sizi bilmem ama ben bu Şehrazat’a gıcığım. Gıcığım, gıcık olmasına ama bir yandan da korkuyorum. Acaba benim de içimde bir Şehrazat olabilir mi diye.... Bence günümüz modern kadınının en büyük sorunu Şehrazat gibi olması. Güçlü, meslek sahibi, akıllı, gururlu ve mutsuz. Mutlu olmayı beceremeyen Şehrazatlar olarak her geçen gün biraz daha artıyor sayımız. Çünkü zorluklarla baş etmeye o kadar alışmışız, savaşmak bizim için o kadar kolay ki, elimize mutlu olma fırsatı geçince onu bünyemize nasıl kabul edeceğimizi bilemiyoruz.
Bence modern her kadının içinde bir Şehrazat var. Güçlü, gururlu ama mutlu olmasını bilmeyen bir Şehrazat. İşte bu yüzden artık mutluluğa değil de, bu mutlu olmaktan korkan kadına savaş açmak gerek. Siz ne dersiniz?

Haberin Devamı

Magazinin gücü rüşveti alt etti (mi)

Bu hafta yine Prens William ile ilgili bir magazin haberi okuyunca fark ettim. Son yıllarda kraliyet ailesi üyelerinden önemli siyaset adamlarına kadar herkes nasıl da nasibini aldı magazin sayfalarından. Elbette bu konuda yeni nesil önemli adamların eskilerine göre çok daha renkli hayatları olmasının büyük etkisi vardır. Ama bir düşünsenize koskoca prens veya koskoca cumhurbaşkanı engelleyemez mi magazin basınını? Hani Amerikan filmlerinde hep bir sahne vardır. Büyük bir skandal ortaya çıkmadan önce mutlaka skandal sahibine de bir teklif götürür ya, gerçek hayatta da bu böyle değil mi acaba? Gizli Servis filan gibi bir örgüt bu gazetelerde çıkacak haberleri önceden öğrenip engelleyemiyor mu?
Yoksa acaba bazı güçler çok daha büyük skandalların önüne geçiyor da biz gazetelerde okuduğumuz bu ufak çaplı haberi gözümüzde fazla mı büyütüyoruz? Her ne kadar magazin gazetecilerinin gücüne ve haberlerini rüşvet karşılığı engellemeyeceklerine inanmak istesem de onca güce sahip bu insanların gazetecileri kandırmaya çalışmadığına inanmakta da bir hayli zorlanıyorum doğrusu. Bu sorunun cevabını günümüz magazincilerinden biri emekli olana veya bu haberlere konu olan kişilerden biri rahmetli olana kadar öğrenemeyeceğiz sanırım...