Bazı gazeteler yazdı. Başbakan Erdoğan’dan sonra şimdi de cumhurbaşkanımızın eşi Hayrünnisa Gül Hanım, Hülya Avşar’ın programına konuk olacak dendi. Bu haberler üzerine Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi, Hayrünnisa Gül’ün bugüne kadar yazılı ve görsel basın kuruluşlarından gelen hiçbir mülakat talebine olumlu yanıt vermediğini bildirdi.
Belki çoğunuzun öylesine bir haber olarak okuyup geçtiği bu haberler, benim içime bir korku saldı. Eşine verdiği destek ile ve hatta yeri geldiğinde eline silahını, sırtına erzağını alıp cepheye kocasıyla omuz omuza savaşmaya gitmesiyle övündüğüm Türk kadını için endişelendim. Çünkü bugün sözü en çok dinlenecek, en çok örnek alınabilecek figürlerden biri olan ve devletin en üst merciinin başındaki kişinin eşi “sessizliği” seçerse Türk kadınına nasıl bir örnek olur? diye düşündüm
Hayrünnisa Gül’ün bugüne kadar neden yazılı ve görsel basın kuruluşlarından gelen hiçbir teklifi değerlendirmediğini ben anlayamıyorum.
Hayır kimse bana bu bir tercih meselesi bahanesini sunmasın. Çünkü siyaset öyle bir şeydir ki; içine aldığına “Ben düşüncelerimi halka açıklamam, sorulan sorulara da yanıt vermem” hakkını tanımaz. Tamam hangi yayına veya gazeteciye açıklama yapacağına kimse karışamaz ama hepsini birden dışlamak da mümkün değildir.
Eşin siyasete girmişse sen de girmişsin demektir. Hele de bir cumhurbaşkanı eşiysen kaçış yok, kameralar her hareketini izleyecektir.
Michelle Obama kendisi açıklar
Mesela ABD’deki başkanlık yarışlarına dikkat edin. Adayların eşleri her zaman en önemli destekçileri ve hatta bazen en gizli silahlarıdır. Mesala Obamaları ele alalım. Michelle Obama’yı hiçbir zaman kameralardan kaçarken veya bir röportaj söz konusu olduğunda kocasının basın ekibi tarafından açıklama yaparken göremezsiniz. Eğer bir açıklama yapılacaksa Michelle Obama kendisi yapar. Aynı şekilde John McCain’in eşi Cindy McCain veya Bush’un eşi Laura Bush ve hatta kendisi değil kocası siyasetteyken Hillary Clinton da öyle davranır.
Ama Hayrünnisa Gül’ün adına yapılan basın açıklamasında da belirtildiği gibi, “Kendileri bugüne kadar yazılı ve görsel basın kuruluşlarından gelen hiçbir mülakat talebine olumlu yanıt vermemiştir.”
Belki de bu onun tercihi, ama...
Peki ama neden? Korktuğu veya çekindiği bir şey olduğundan mı? Yoksa bu davranışıyla Türk halkına “Bir kadın her zaman geri planda kalmalıdır!” imajını vermek istediğinden mi? Bilmiyorum. Belki de Hayrünnisa Hanım kameraları sevmiyor, röportaj vermekten çekiniyor veya korkuyor. Ya da belki de bu onun kendi tercihi.
Ama bence Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanın eşi tüm Türk kadınlarına örnek olmak adına korkularını yenmeli ve daha çok söz hakkı kullanmalıdır. Eğer bir konuda “Böyle bir davet söz konusu değildir” denilecekse de en azından bunu kendi ağzından yayınlatması bize onun da bir özgür irade olduğunu göstermez mi? Hem kim bilir belki Başbakan Erdoğan’ı kediye benzeten Avşar kızı, Hayrünnisa Gül Hanım’ın da içinde yatan panteri keşfederek bize başbayanın farklı bir yüzünü gösterebilirdi!