Tüm dünyanın gözü ve kulağı bugün başlayan 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda. Benim hayal gücümse bugün bu olimpiyatlara gerçek sporcular yerine başka branşlarda ünlenmiş Türkleri yollamak istiyor...
Atletizm: Hapishane avlusunda attığı voltalarla övünmekten bir türü vazgeçmeyen ve nefes aldığı her saniyede bu tecrübesiyle prim yapmaya çalışan Tuğba Özay, atletizm branşındaki ilk adayım. Konuştuğu kadar çok volta atmışsa oldukça idmanlı olmalı, bence maratonda veya yürüyüşte bize madalya getirebilir. Ayrıca her fırsatta 120 cm bacak boyu ile Türkiye’nin en uzun bacaklı mankenlerinden biri olduğunu söyleyen Ece Gürsel’in de, o bacaklarla uzun atlamada başarılı olabileceğini düşünüyorum. Mutlaka denemeli!
Atıcılık: Biliyorum aynı şey değil. Ama attığı laflarla ve sivri diliyle hepimizin aklında yer eden Arto ve Armağan Çağlayan da dil güçlerini başka kaslarına aktarabilirlerse bu alanda çok başarılı olabilirler belki!
Binicilik: İçimden önce gözümden hiç silinmeyen düşüşüyle Tayyip Erdoğan’ı yazmak gelse de bu dalın hakkını Cüneyt Arkın’dan başkasının veremeyeceğini biliyorum. Kahraman olduğu onlarca filmin yanında en son çektiği reklam filmiyle de hâlâ formda olduğunu kanıtladı. Ama o olmazsa her daim ülkemizin en iyi binicisi olan ve halkın sırtından hiç inmeyen enflasyonumuzu da yollayabiliriz olimpiyatlara.
Tenis: Lafı uzatmaya gerek yok. Yıllarca Hülya Avşar’ın tenis kıyafetlerinin altında boşuna selülit aramadık.
Boks: Hem sağ hem sol kroşesini gördüğümüz hatta tattığımız Teoman bu branştaki ilk adayım. Alkollüyken bile hedefi şaşırmayan sanatçıdan en az gümüş madalya beklerim. Tabii “Ne dedin sen” repliğinin arkasına yaptırdığı tokadın etkisi hâlâ geçmeyen Sevda Demirel’i de es geçmemek gerek!
Jimnastik: Önce Diyarbakırlılara en son da Alişan’a karşı kırdığı potları kurtarmak için bir hayli esneklik kazanan Demet Akalın kesinlikle bu branşta yarışabilir. Gerçi kıyafetleriyle son dönemlerde bir hayli jimnastikçileri andıran Hande Yener de adaylar arasında olabilir...
Eskrim: Bu sıcaklarda her tarafı kapalı beyaz kostümlere katlanabileceğini düşündüğüm tek kişi Emine Erdoğan.
Güreş: Tabii ki Recep İvedik!
Yelken: Evet biliyorum, olimpiyatlardaki yelkenle benim bahsedeceğim şey aynı değil. Ama son günlerde her gazetede boy boy yer alan Tan Sağtürk ve Bergüzar Korel fotoğraflarını düşündükçe bu ikilinin yanlarına Çağla Kubat’ı da alarak iyi bir yelken takımı oluşturabileceğini düşünüyorum!
Yüzme: Bu konuda da fazla düşünmeye gerek yok. Slip mayolu görüntüleriyle bir Michael Phelps, bir Kürşat Tüzmen kazınmıştır beynime. Gerçi son dönemde şort mayoya terfi etse de Boğaz’da attığı kulaçların hatırına yine de Sayın Tüzmen’i yollamak gerek bu branşa.
İşin geyiği bir kenara, 24 Ağustos’a kadar Pekin’de ülkemizi 12 branşta toplam 68 sporcumuz temsil edecek. Hepsine tüm kalbimle başarılar diliyorum. Kalplerindeki vatan sevgisi ve kaslarındaki sporcu gücüyle, alamayacakları madalya yok...