29.01.2023 - 07:05 | Son Güncellenme:
Kanal D'nin salı akşamlarına damga vuran dizisi Üç Kız Kardeş'te rol alan Reha Özcan, çok severek çalıştığı bir sette olduğunu söyledi.
Ben kadın enerjisine çok inanıyorum. Tamamen kadın ağırlıklı bir setteyiz. Kadın yazar, kadın yapımcı, kadın yönetmen ve başarıda o doğurganlık çok iyi işe yarıyor. Çünkü hem çok bağışlayıcı hem de yaşama dönük ve sevgiyle yaklaşıyor herkes birbirine. O da seyirciye sirayet ediyor.
"ŞÜKRETME DUYGUSUNU ASKERDE KEŞFETTİM"
Baba olmakla ilgili samimi açıklamalarda bulunan ünlü oyuncu, "Galiba 'Hayatım çocuğumdan sonra başladı' diyebilirim. Daha fazla sorumluluk var hayatımda. Şükretme duygusunu çok geç, askerde keşfettim maalesef. Ve çocuklarım olduktan sonra o duygu üç katına çıktı. Yapmak istediğim şeyleri daha çok yapmaya başladım. Babam hep 'Doğru işinizi ve çok sevdiğiniz eşinizi bulun. İkisini de çok sevin ve o zaman, zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Buna da mutluluk diyorlar' derdi. Sağ olsun eşim beni bu hayale inandırmıştı ve o hayalle birlikte de çocuklarımız olduktan sonra yepyeni bir hayat oldu. Aslında ikimiz için de yeniden başladı her şey. Hayatta yapabildiğimiz tek bir üretim galiba o. Ondan sonrası, onlar için onlara adanan bir yol. O yüzden çok mutluyum" şeklinde konuştu.
"LÜTFEN BENDEN AUDITION İSTESİNLER"
Deneme çekimlerine çok inandığını belirten Özcan, "Son sekiz senedir mutlaka bir koçla çalışıyorum. Ya Türk ya da yabancı bir oyuncu koçuyla rollere hazırlanıyorum ve dizinin ilk 4-5 bölümünde de aktif olarak hayatımda oluyor. Sete geliyor benimle, onunla geçiriyorum zamanımı. 'Her şey oturdu artık, sen yoluna gidebilirsin' dediği andan itibaren de kendim gidiyorum ama zorlandığım yerde yine arıyorum. Dizi bir fabrika, o fabrikanın yürüyebilmesi için çatışmanın olmaması lazım. Baştan bütün her şeyi halletmek gerekiyor. Ben auditiona (deneme çekimi) inanıyorum. Audition vermeyi çok seviyorum. Lütfen benden audition istesinler. Belki yolda onların istediğini yapamayacağım. Ya da onların istediğini yapabilecek durumda olsam da ben aktör olarak yapmak istemeyeceğim. O yüzden en başta anlaşmak gerekiyor. Yoksa fabrika zarar görür. Çünkü yüzlerce insan ekmek kazanıyor o işten" ifadelerini kullandı.
"MEŞHUR OLAN İŞTİR"
"Herkes meşhur olabilir ama herkes aktör olamaz" diyen Özcan, meşhur olanın iş olduğunu söyledi.
İkisi arasında çok büyük fark var. Oyuncu olmak başka bir şey, meşhur olmak başka bir şey. Sizin işinizdir meşhur olan, siz değilsinizdir. İşini en iyi nerede yaparsa yapsın, hangi işi yaparsa yapsın, sanatsal anlamda yaparsa yapsın o meşhur olur. Doktor için de geçerli, diyetisyen için de, avukat için de geçerlidir. İşini iyi yapmaya adamış olan insanlar ve değişime, öğrenmeye açık olan insanlar için geçerlidir.
"BU DÜNYA ÇOK GÜZEL BİR YERE GİDİYOR"
Çocuklara ve gençlere çok inandığını vurgulayan usta oyuncu, "Biz torunlarımızın dünyasını yaşıyoruz ve onlar bu dünyada daha güzel şeyler yapacak. Dünyanın çok hızlı koştuğunu düşünüyorum ve onların dünyayı daha güzel bir yere evireceklerini düşünüyorum. Çünkü onlar çok hızlı öğreniyorlar, çok hızlılar ve çok hızlı tüketiyorlar ve inanmıyorlar. Bizim barınak olarak gördüğümüz kendi içimizde barındığımız ya da kendi konfor alanımızda özgür hissettiğimiz şeyleri özgürlük olarak görmüyorlar. Dünyanın toptan bir özgürlüğe ihtiyacı olduğunu biliyorlar ve sanatsal anlamda da bir sürü şey yapıyorlar. Bu dizi sayesinde çok fazla ülkeye gidebiliyorum. Gittiğim bütün festivallerde o genç enerjiyi görünce, 'Bu dünya çok güzel bir yere gidiyor' diyorum" açıklamasını yaptı.
"TÜRKÇEYİ DUYDUKLARI ZAMAN ÇOK ETKİLENİYORLAR"
'Bir Garip Orhan Veli' oyununu sahneleyen ve daha önce yurt dışında birçok tiyatro oyununu sahneleyen Reha Özcan, "Bir Garip Orhan Veli’yi de götüreceğim. Orhan Veli'yi yurt dışında İngilizce oynamak istemem, Türkçe oynayacağım. Türkçe oynanması çok önemli çünkü biz başka bir dili duyduğumuz zaman nasıl etkileniyorsak, onlar da Türkçeyi, özellikle iyi konuşulan bir Türkçeyi duydukları zaman çok etkileniyorlar. İngilizce, Almanca ya da Fransızca üst yazıyla, Bir Garip Orhan Veli’yi oynamak istiyorum. Çünkü Türk yazarların birçoğunu tanıyorlar. Orhan Veli şiirleri de tanınmış, çevrilmiş ama popüler değil. Tanımaları lazım çünkü bir sanatçının ürettiği her şey dünyaya hediyedir ve bizim de bu işin aracıları olarak bunu dünyaya götürme zorunluluğumuz var. Bizim görevimiz bu. Bunu yapmak zorundayız" dedi.