22.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Dolu dolu, alabildiğine hareketli bir hafta yaşadım yine. Olaylı film Büyüyü bilmeyen kalmamıştır her halde. Gala gecesinde çıkan yangında yüzlerce kişi ölüm korkusu yaşadı. Önce bu konuya değinmek istiyorum. Sevgili İpek Tuzcuoğlu ve erkek arkadaşı olan W.M.C (Medya, Reklam ve İletişim) Group Başkanı Hakan Yangın yakın dostlarım. Bu nedenle herkes benim de o uğursuz galada olduğumu sanmış. Ama cumartesi günü yemekte, İpeke o filmi görmeyeceğimi, galaya da katılamayacağımı söylemiştim. O gece bir şeylerin olacağı içime doğmuştu resmen. Şaşıracaksınız; Altıncı hissim çok güçlüdür. Gala günü sırdaşım İsmail Akkayaya, Doğan Haber Ajansının İzmir Bürosundan gelen manevi oğlum Cesur Serte ve İpekin menajeri sevgili Emre Akovaya da gitmemelerini önerdim. Olaylar, beni yanıltmadı. Galanın yapıldığı G-Mall cehennem yerine döndü. Aynı gün sevgili kavalyem, People ve Scala 13ün işletmesini yapan Ali Sayarın da Leventteki Peopleda doğum günü partisi vardı. Partinin tam ortasında kalkıp Alman Hastanesine gittim. Çünkü İsmail Akkaya, Besim Kazado, Emre Akova, Yüksel Ak ve Cesur Serti o hastanenin yoğun bakım ünitesine kaldırmışlardı. Bu arada beynimde şimşekler çaktı. Bindiğim taksi şoförü de beynimdeki şeytani fikri destekleyici konuşmalar yaptı. POSTAnın Yazı İşleri Müdürü olan kankam Hande Özcan ve Flash TVnin Magazin Koordinatörü olan arkadaşım Savaş Kalafat da aynı şeyleri düşünmeden edememişti. Acaba biri ya da birileri filmin reklamı için bu mizanseni hazırlamış ama dozu mu kaçırmıştı? Ortaya çıkacak gerçekleri ben de sizler kadar merakla bekliyorum. İnancım o ki; Bu film gerçekten uğursuz. Çekimler sırasında da oyuncuların başından felaketler eksik olmamıştı. Gala gecesi yaşanan dehşet bu inancımı güçlendirdi. Dilerim her şey iyi sonuçlanır, ben yanılmış olurum. G -Mallun yangın çıkışına açılan kapıların açılmaması ise bambaşka bir rezalet tabii. Geçenlerde gittiğim bir tiyatroda da ne yazık ki yangın çıkışı yoktu. Bence tüm eğlence yerleri, sinemalar, tiyatrolar, restoranlar bu konuda denetime tabi tutulmalı. İnsan hayatı bu kadar ucuzlatılmamalı. Öyle değil mi? Ali Sayarın muhteşem doğum günü partisine dönelim. Sanat, iş, medya ve cemiyet hayatının ünlü isimlerinin olduğu parti her şeyiyle çok kaliteliydi. Kimler vardı? Fulya-Fatih Terim, Demet Akbağ-Zafer Çika, Aylin-Can Çobanoğlu, Aytaç-Tanfer Kanan, Buket-Hayrettin Taşdelen, Hande-Gabi Abut, Reyhan-Ayhan Bermek, Canan Yaka-Ergin Tanca, Neslihan Yargıcı, Muzi Karaata, Saffet Arıkan, Hülya-Metin Aşık, Suzan Hacısüleymanoğlu, Erhan Karaveziroğlu, Siren Ertan-Gökhan Çarmıklı, Gülay Kamaz, Ece Kral, Figen-Fatih Kıral, Gülhun-Ramiz Benli, Selen-Engin Keçeli, İstanbul Cerrahi Hastanesi ortağı eczacı Şelale Zarakol ve eşi, kankam Yazgülü Aldoğan, Ankaralı iş kadını Nur Kalgay ve kızı, Ayşe Karasu Engin, Melek Boz... Yemekler muhteşemdi. Nitekim davet sonrası pek çok isim Aliye teşekkür telefonları açtı. Bu arada aynı gün doğum günü olan ve kitabının tanıtımını yapan ünlü diyetisyen Taylan Kümeli de eşi Yalçın ve tüm ekibiyle Peopledaydı. Zaten pastayı da Ali ile birlikte kestiler. Gazi Ateş yine muhteşem lezzetlere imza attı. Mönüde başlangıç olarak isteyenlere prosciuttoya (domuz) sarılı brie, ızgara veya somon carpaccio, deniz mahsulleri paella ya da wokda deniz mahsulleri noddle (Çin makarnası) vardı. Ana yemek iki seçenekliydi; Dana yaprağı polento veya güveçte levrek. Tatlı olarak da Dolce Pastanesinden çikolatalı ve limonlu muhteşem bir pasta verildi. İçki su gibi aktı. Bazı isimler Büyü filminin galasında oldukları için gelemedi. Ben de hastane ve People arasında gidip gelmekten gecenin keyfini çıkaramadım. DJ Ferhat Kaynar muhteşem çaldı. Müdür Garo Nişan, salon şefleri Rasim Kalay ve Hakan Dalmaz çok yoruldular. Yine sabahı buldum tabii. Efendim, hafta içi o koşturma arasına bir de tiyatro sıkıştırdım. Keyifli de oldu valla. Benim güzel arkadaşım Kerem Alışıkın rahmetli babası Sadri Alışıkın adını taşıyan Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosundaki Ağır Romanı nihayet izledim. Sevgili arkadaşım Murat Özalp ile gittik. Çok kalabalıktı. Geçmişin Bakan düşüren kadını olarak ünlenen Aynur Aydan, Nihal Köknar, Romalı Perihan oradaydı. Perihan Savaş, eski eşine destek veren Sibel Turnagöl, Nisa Serezli, saçlarını kırmızıya boyayan Nurseli İdiz, Ali Sunal, epey kilo veren Mine Çayıroğlu, Yusuf Sezgin, İpek-İzzet Günay, Gencay Gürün, BKMnin (Beşiktaş Kültür Merkezi) ortağı Necati Akpınar, Kurtlar Vadisinin Polatı Necati Şaşmaz izleyenler arasındaydı. Oldum olası sanatına hayranlık duyduğum Meral Oğuz sahnede muhteşemdi. Sevgili Özlem Savaş da çok başarılıydı. Devrim Saltoğlu, Cezmi Baskın, Nihal Nikerel, Gülsen Tuncer, Ruhi Sarı... Tüm oyuncular süperdi. Gerçekten keyifle izlenebilecek bir oyun Ağır Roman. Bu arada size Özlem Savaş ile ilgili minik bir dedikodu aktarayım. Arka sıramda orta yaşlı bir karı-koca oturuyordu. Çok da şekerlerdi. Özlem, bu çiftin oğulları ile aynı sınıfta, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinde okumuş. Hanımefendi "Oğlum ikinci, o hep birinciydi. Oğlum bir türlü Özlemi geçemedi" dedi. Hey gidi Özlem, hey! Kültür, eğitim olarak kendisinin onda biri bile olmayanların ahkam kestiği, star olduğu bu alemde nedense bir türlü hak ettiği yere gelemedi. Çoğunuz şimdi "Oha oldum yani" diyeceksiniz ama itiraf etmeden geçemeyeceğim. 25 yıldır İstanbulda yaşıyorum, tiyatroya gittiğim o gece Atlas Pasajını da ilk kez gezme fırsatını buldum. Çok da hoşuma gitti. Minik mağazalarda pek çok ünlü markanın ikinci el kıyafetleri satılıyor. Aksesuarlar, incik boncuk çeşitleri, tütsüler... Ne ararsanız o dükkanlarda. Siz de benim gibi geri kalmışsanız Beyoğluna indiğinizde tiyatronun da içinde olduğu Atlas Pasajında bir tur atın. Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosunun telefonu (0212) 292 39 19. Tiyatrodan çıkınca Aslı Altanın Beyoğlundaki Yeni Melek Sinemasının hemen bitişiğinde açtığı yeni Safranına gittim. Mekanı, çarşamba günkü yazımda anlatacağım. Ardından da yolumun üzerinde olduğu için 25 yıllık dostum, tekstilci Nadir Ermişin de ortak olduğu Leventte yeni açılan Caliante Cluba uğradım. Nadir ve ortağı Yalçın İyiokumuş ile sohbet ettim. Buranın halkla ilişkilerini, emekli manken İlgi Gövsa yapıyor. Başarılı bir kız İlgi. Nadir "Calianteyi değişik parti ve eğlenceler için açtık. Yemek bölümü şimdilik yok. Saat 20.00den 04.00e kadar eğlence devam ediyor" dedi. Müzik, eğlence dünyasının süper isimlerinden DJ Davide teslim. O akşam Özgü Namal, sevgilisi Oktay Kaynarca, İpek Tanrıyar, Hakan Ural, oyun sonrası stres atmaya gelen Kerem Alışık, benim gözdelerimden olan eski Galatasaraylı futbolcu Suat ve güzel eşi, Fishmekan Balıkın ortağı Hakan Özkaykı oradaydı. Caliantenin Leventte iyi bir rüzgar yakalayacağından eminim. Telefon numarası (0212) 281 63 73. Ağır Roman, Caliante Club ve Atlas Pasajı Efendim, ben manikür, pedikür, cilt bakımı için Ulustaki Kuaför Veysel Şenele giderim. On yıldır oranın gediklisiyim. Cildimi Güle, el ve ayaklarımı ise Sevinçe teslim ederim. Saçımın bakım, fön ve kesimini ise neredeyse 25 yıllık arkadaşım olan, Mehmet, Metin Bahçecik kardeşlerin Ulustaki M & M Kuaför Salonunda çalışan Kadire bırakırım. Saçım konusunda da acayip titizimdir. Son günlerde nazara mı geldi ne, dökülme başladı. Sağolsun, Mehmet hemen olaya el koydu. M & M bence dünya standartlarında bir kuaför salonu. Dekorasyon, çalışanlar, müşteriler mükemmel. Sanat, sosyete, podyum ve çok az da olsa sahne dünyasından elit isimler M & Mi tercih ediyor. Hafta arası saçımı kestirmeye gittiğimde biraz da Mehmet ve Metin ile sohbet ettik. Geçen yıl Deniz Akkayaydı M & M kızı. Poşetlerde, kataloglarda, dükkanın her yerinde Deniz Akkaya ve saç modellerinin olduğu fotoğraflar süslüyordu. Denizin yerini bu yıl Cansu Dere almış. Sohbet sırasında araya, bu yılın sonbahar ve kış saç modasını da sıkıştırdım. İşte öğrendiklerim; M & M Bahçecik Salonlarında bu sonbahar ve kış sezonunda tercih edilen saçlar, orta boy veya omuzlara dökülen ya da bele kadar inen uzunlukta. Yoğun katlı kesim uygulanarak saç güçlendiriliyor, dolgunluk kazanıyor. Yüz çerçevesindeki belirgin katlar ön plana çıkıyor. Saçın iç ve uç kısımlarında yoğunluk sağlamak için yapılan katlar, bu sezona damgasını vuracakmış zaten. Rita Hayworth ve Ava Gardnerın 1940- 1950li yıllardaki vaklı saçları 2005 sonbahar-kışına ilham veren modeller arasında. O yıllarda sıkı ve klasik taranan bu modeller, 2005te daha yumuşak ama hareketli ve açık dalgalara dönüşüyor. Renkler; Koyu kestane parlak yansımalar, çikolata kahvesi, kumral yansımalı küllü-kızıl bakır... M & Min telefon numarası (0212) 257 68 22. Evet, eğlenceden tiyatroya, modadan dedikoduya kadar farklı yaşamlardan kesitler sundum. Umarım beğenmişsinizdir. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Hoş kalın. M & Min yeni yüzü Başlığa bakıp da bilmem kaç yüzyıl önce yaşamış, 37 yaşında ölmüş Büyük İskenderi nasıl diriltiriz diye düşünmeyin? Ben onun adını taşıyan filme gönderme yapmak için böyle yazdım. Biliyorsunuz Büyük İskender filmi iki seksen yattı. Filmin Türkiye dağıtımcısı Pamir Demirtaş baktı ki işler kötü, reklam olsun diye filmin yönetmeni Oliver Stoneu apar topar getirtti. Ama şans! Gazetelerde benim için hâlâ aklanmamış olan Türk düşmanı Oliver Stone değil, Büyü filmin galasında çıkan yangın yer aldı. Oliver Stone star geldiği Türkiyede uvertür şarkıcı konumuna düştü. Yıllarca Türkiyenin yurt dışında imajını zedeleyen Geceyarısı Ekspresi adlı filmin yönetmeni olan Oliver Amca, kısacası havasını aldı. Stone ile Büyük İskendere sağlanacak reklam da güme gitti. Bak sevgili Pamir! Arkadaşım sayılırsın, sana minik bir öneri: Bence sen Büyük İskenderi mezarından kaldırıp getirtsen bile bu iş yattı. Kusura kalma. sdudek@simge.com.tr İskenderi ancak kendisi kurtarır