27.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:
ORKUN BULUT
Şehrin şu sıralar en hit hareketlerinden biri, davetleri pazar kahvaltılarında yapmak... Doğum günleri, eski mezun kutlamaları, veli toplantıları ve çekirdek aile buluşmaları. İstanbul’un iyi otellerinin brunch’ları en popüler etkinlik alanına döndü. Beş yıldızlı oteller bu sosyalliğin içini öyle bir doldurdu ki, belki de İstanbul’u dünyanın en iyi pazar brunch’larının yapıldığı şehir haline getirdi. Daha önce yolu Türkiye’den geçmiş eski sporcular, iş insanları ve ekspatlar ziyaretlerini mutlaka bu öğünlerle süslüyor.
Bu brunch’lara gelen misafirler o pazar rahatlığını şıklık yarışına dönüştürmüş durumda... Şişme anoraklı, horoz amblem şapkalı beylerin ve eşofmanlı hanımların simge olduğu Boğaz hattındaki kahvaltı insanlarının aksine, otel brunch’larında şık ayakkabılı, mücevherleriyle parıldayan hanımlar ve ceketli beyleri
görmek mümkün.
Otellerde pazar brunch’larını konaklayan misafirlerin dışında bir motivasyonla hazırlanıyor. Yıldız şefler mutfak ekipleriyle bağlı olduğu zincirden, farklı kültürlerden esinlenip, özel istasyonlar kuruyorlar. Her brunch, geleneksel lezzetlerin yanına mutlaka imza bir seçenek sunuyor.
Raffles eskiden Rocca olan salonda verdiği kahvaltıda, kabuklularla karşılıyor sizi... Istakoz, yengeç ve karidesler bolca servis ediliyor. Yine giriş bölümünde size özel tartar hazırlayan bir şef bulunuyor. Karşısında ‘lobster roll’ yani brioche ekmeğinde özel mayonez soslu ıstakoz, suşi barı ve taze makarna pişiren bir şef sizi karşılıyor. Tatlı bölümünün Raffles’ın pastanesinin içinde kurulmasıysa harika... Burada siparişle hazırlanan sufle, en fazla tercih edilen tatlı diyebilirim.
Swiss Hotel, artık şehrin brunch klasiği olmuş... Zaten iyi olan otel brunch’ı, Uğur Talayhan gibi gastronomi kökenli bir genel müdürle çok başka bir seviyeye gelmiş. Brunch’ta gezinirken, Ali Ronay ve Bruno Santa Cruz’u görmenizse kahvaltı sosyalliği için büyük lüks... Swiss’in en akılda kalıcı istasyonuysa ceviche çeşitlerinin olduğu bölüm. Özellikle ahtapotlu ceviche dünya standartlarındaki nikkei restoranlarda yiyebileceğiniz seviyede...
The Ritz Carlton brunch’ının yapıldığı Atelier Restoran ambiyans olarak büyüleyici... Bashettiğim gruplar koltuklu masaları çok seviyor. Şefler müşterilerle özel ilgili... Bol çeşitli kahvaltının salondaki konumu harika! Lobideki piyano performansı da hoş bir ambiyans oluşturuyor.
Shangri La Bosphorus, brunch’larını İst Too restoran içerisinde yapıyor. Mekanda sınırsız istiridye servisi yapılması, davet masalarında şatafat arayanlar için çok cazip. Geleneksel lezzetlerin yanı sıra köklerindeki Çin’i brunchtea çok iyi veriyor otel. Mesela harika dim-sum’lar servis ediliyor. Taze yaptıkları noodle belki de şehrin en iyisi...
Üç aylık müdavimler!
Nişantaşı sosyalliği, uzun zamandır Mim Kemal Öke’ye doğru eğilim gösteriyor. Atiye’den, Abdi İpekçi’ye uğramadan, buradaki mekanlarda özellikle öğle ayrı bir buluşma kafası yaşanıyor. Akşamlarıysa kalabalık Boel’e geçiyor. Açılalı üç ay olmasına rağmen, mekan şimdiden müdavim edinmiş. Aslında onlar mekandan ziyade Egemen Güven’in müdavimi! O, Lucca zamanlarından bu yana müşterisiyle hizmet duruşunu, saygısını bozmadan yakınlığını sürdürmesinin ödülünü alıyor. Mufağın başında Papermoon tecrübesiyle Ayhan Kara var. Tempura, kuşkonmaz ızgara ve limonlu balık ise çok iyi...