Özgün: Şarkıyı Nida'ya söyledim, iki hafta sonra istemeye gittik
15.02.2021 - 17:29 | Son Güncellenme:
2012 yılında kendisi gibi müzisyen olan Nida Karaçar ile dünyaevine giren Özgün Uğurlu, son şarkısından yeni projelerine, oğlu Ediz'in eğitim sürecinden pandemi dönemini nasıl geçirdiğine, meditasyon önerilerinden sosyal sorumluluk projelerine kadar hakkında merak edilen konularda çarpıcı açıklamalar yaptı.
Şarkıcı Özgün, Milliyet Instagram hesabından canlı yayınlanan 'Melis Baştuğ ile Haftanın Konuğu' programında konuştu.
Bir sene oldu görüşmeyeli Özgün nasılsın?
Bir senedir çalışarak geçiyor dışarı çıkmıyoruz, ben de bu sürede yapmam gereken işlerimi tamamladım.
2020'nin başlarında müzik şirketini kurdun. Son projen ‘En Güzeli’ de buradan çıktı. Şirket çalışmaları nasıl gidiyor?
Özgürlük kısmı daha iyi, rahat hareket etme şansım oluyor. Aslında kişinin kendi kafasındaki özgürlükten kaynaklı bir durum. Büyük bir plak şirketi olduğu zaman elinde birçok proje oluyor, ister istemez sistem değişiyor. Dünya ve Türkiye’de de artık birçok sanatçı projelerini kendi şirketi üzerinden çıkarıyor. Cd ve kaset satışları yok, geçtiğimiz 10 sene içerisinde plak şirketlerinin kazançları azaldı, dolayısıyla biraz daha iş gücü sanatçıya yüklendi.
En son yayınlanan klip düğün görüntülerinizden oluşan ‘En güzeli’ şarkısı. Seneler sonra bu fikir nasıl çıktı?
Nida ile uzun zamandır düşünüyorduk. Bu şarkıyı 2012 yılında Nida’ya evlilik teklifi edebilmek için yazmıştım. Düğünümüzde de ilk dansımızı bu şarkıyla yapmıştık. Karantina döneminde de Youtube kanalımı hareketlendirme kararı aldıktan sonra bizim için ve Youtube kanalım için çok özel bir proje oldu.
Sana göre en ideal evlenme teklifi nasıl olmalı?
Doğru insan olduğu taktirde çok güzel bir hal alıyor. Evlilik; bir hayatı sürdürebilmek, ortak paylaşımlar yapabilmek ve bunlardan keyif almaktır. Her zaman size destek ve yanınızda olabilecek, daha doğrusu olabileceğinden emin olduğunuz insanı bulmak lazım. Özgün bir şeyler olması kendine has, ikisi için özel olabilecek bir şey. Çiftler kendileri bilir ama çok standart şeyler bana banal geliyor. Tabii bu tercih meselesi ama ben böyle bir şey istemedim. En romantik, en kalıcı ne olabilir diye düşündüm ve aklıma şarkı yazmak geldi, Şarkıyı Nida'ya söyledim, iki hafta sonra istemeye gittik zaten.
Pademi sürecindeki zorluklar ve Ediz’in eğitim süreci sizin için nasıl geçiyor?
Özel gereksinim duyan çocuklar için en büyük sıkıntı sosyalleşme, küçük çocukların hayatı çok değişti. Online dersleri yapmaya çalışıyoruz, zaman içerisinde uyum sağladık. Online eğitimlerle ilgili ise olaydan kopartmamak adına Ediz fayda gördü ama genel olarak çok zor. Online konser gibi düşünün, ne kadar etkisi olabilir? Önümüzdeki sene inşallah başlarlar ve yüz yüze eğitime devam edebilirler.
Sosyal sorumluluk projelerine olan duyarlılığınla her zaman konuşulmuşsundur. Birçok sosyal sorumluluk projesinde yüzlerce çocuğa destek oldun, en akılda kalan proje hangisiydi?
Down sendromlu olanları söylemeyeceğim çünkü içinde olduğum bir durum. ‘Duymayan Çocuk Kalmasın’ kampanyasında işitme vakfının Türkiye’deki yüzü Filiz Akın oldu, ben de sesimle destek verdim. Türkiye’de binlerce çocuğa kulaklık takılmıştı. Çocukları birebir gördüm hiç o ana kadar ses duymamış çocukların kulaklıklarının takılmasına ve ilk tepkilerine şahit olmak muhteşem bir duygu.
Mart ayında ‘Çocuk Şarkıları’ albümün geliyor. Şarkılar animasyon formatında teker teker kliplenecek neler söylersin?
Ediz'le birlikte o kadar çok çocuk şarkısı dinledim ki beş senedir çocuk şarkıları dinliyoruz. Dünyada yapılan işleri gördüm, Türkiye’de yapılan işleri gördüm. İki örnek dışında ülkemizde yapılan çocuk şarkılarının baştan sağma olduğunu fark ettim. Bir gün Ediz’le yatakta oynarken şarkı mırıldanmaya başladım. Çok da güzel oldu. Günler, trafik ışıkları, hayvanlar, mevsimler... Aklınıza gelebilecek her şey 12 şarkılık bir albüm oldu. Mart ayının ilk haftası dijital platformlarda yer alacak.
Her şeyden uzaklaşıp kendinle baş başa kaldığın meditasyon ve beden sağlığın için neler yapıyorsun?
Mutfak, kulaklık ve müzik. Mutfak ve etrafı toparlarken kendi zihnimi de toparlıyorum. Haftada 3-4 gün spor yapmaya çalışıyorum, spor yaparken birçok şey düşünüyorum. Pek çok şeyin kararını veriyorum, yapmam gerekenleri ve yaptıklarımı tekrar değerlendiriyorum. Yüksek bir enerji kaybı olduğu için ister istemez insan sakinleşiyor ve stresini atıyor. Biraz daha mantıklı ve realist düşünmeye başlıyor. Benim için 'mutfak' ve 'salon' diyebilirim.
En favori dizin?
Nida ile ‘Yaprak Dökümü’. En favori yerli dizim ‘Aşkı Memnu’. Yabancı yapımlardan son dönem izlediğim ‘Your Honor’ aklıma gelen güzel dizilerden birisi.
