Yanımda oturan Gülben Ergen ya da Seren Serengil olsa hemen tanır, ‘acaba ne oldu?’ diye herkes merakla okurdu yazacaklarımı. Sizin değil bizim suçumuz bu, size biz sunduk bu sabun köpüğü gündemi ve isimleri.
Yanımda oturan kadın kim derseniz, adını sona saklayayım:
- Dance Magazin dergisi tarafından dünyanın en iyi beş balerininden biri seçildi.
- Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olup, Belçika Kraliyet Balesi’ne seçildiğinde 18 yaşında bile değildi. Orada baş dansçı olarak görev yaptı. Dünyanın en önemli bale topluluklarında, misafir sanatçı olarak başrollerde dans etti.
- Kazandığı ödüller yazmakla bitmez. Prix du Luxembourg birincilik ve Prix de Houlgate ikincilik ödülü, Belçika’da 2001’de, yılın en iyi dansçısı ödülü, Moskova’da Prix de Benois onur ödülü, Belfast Festivali’nde ‘Uyuyan Güzel’ balesindeki Aurora rolüyle en iyi dansçı ve bunun gibi daha bir sürü ödül...
- Adını hemen herkesin biraz bildiği Rudolf Nureyev’den tutun da Bartoluzzi, Lazzini gibi dünyaca tanınmış koreograflarla bire bir çalıştı.
- Şimdi İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde baş koreograf. 23 Aralık’ta down sendromlu çocuklar için ‘Fındıkkıran’ı sergileyecekler. Geçtiğimiz sene de görme engelli çocuklar için uğraşmışlardı. Seneye de
yine devam edecekler bu iyiliklere...
İyi ki varsınız Ayşem Sunal Savaşkurt.
Not: Lütfen bir arama motorundan dansını bulup, izleyin. Büyüleneceksiniz.
Hastaneler ağzına kadar dolu...
Her sene olan grip ve türev salgınları başladı yine. Hastanelere gidin,
aciller tıka basa dolu. Merak bu ya, toplu taşımadan hava ve deniz ulaşımına, okullardan tutun da ofis ve alışveriş merkezlerinin ortak alanlarına kadar birlikte olduğumuz yerler, acaba ne sıklıkta dezenfekte ediliyor diye merak ediyor insan. Umarım haftada ya da ayda bir değildir bu oran.
En azından kış mevsiminde bu işe daha fazla özen gösterilir mi bilmem ama bizim önlem olarak maske takmayı ve dezenfekte işlemlerine dair soru sormayı öğrenmemiz gerekiyor.
Medya dedikoduları...
- Endemol Türkiye battığında dizi oyuncuları ve asıl önemlisi set işçileri paralarını alamamış ve çok konuşulmuştu ya, şimdi benzer bir durum gazetecilerin başında. Kanal A’nın eski sahiplerinden geçmişten alacakları olduğunu söyleyen ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu 50 civarında
çalışan, eylem yapıp yapmamayı tartışıyormuş.
- Türkiye’de televizyonlarda uzman muhabirlerin ne kadar önemli olduğuna dair önemli bir örnek yaşandı cumartesi günü. Yılların polis-adliye muhabiri Emrullah Erdinç, Yavuz Yılmaz’ın ölüm haberine dair ATV yayınında çok iyi bir performans sergiledi ve fark yarattı.
“Dedikodu ne burada?” diyeceksiniz şu, en az iki kanal, bu sıralar İstanbul’da polis-adliye dışında da uzman muhabirler yetiştirme kararı almış. Artık, her işe giden televizyon muhabirinden, uzmanlık alanı işe giden muhabir kısmına geçiyoruz. Bence daha iyi olacak.
Geçmiş sadece kadına sorulur
Süheyl Uygur’u çok severim, Burçin Orhon da her zaman saygı duyduğum, cesur bir portredir benim için. Cesaret dediğim, 25 yaşında, ülkesinden binlerce kilometre uzakta tek başına anne olan ama hiç dırdır etmeyen bir kadın olması. Çeşitli sağlık sorunlarından sonra mide küçültme ameliyatı oldu, sağlığına kavuştu, iyi oldu. Bir röportajında demiş ki “Süheyl’e her şeyi anlattım. Yarın öbür gün adamın biri, ‘Karınla beraber olmuştum’ der diye ne varsa döktüm. Benimle evlenirsen, başın çok ağrır diye uyardım, ama vazgeçmedi.” Hadi bu sahneyi tersine çevirelim. Evleneceği kadını geçmişi hakkında uyaran ya da sorulara cevap veren kaç erkek gördünüz? Zira kimi erkekler geçmişini, ne kadar çok sevilen-istenen biri olmak adına anlatırlar. Erkeklerin geçmiş hikayelerinde terk edilmek yoktur. Erkek hep terk etmiştir, aşk acısı çekmemiş, kimseye de özlem duymamıştır. Ancak asıl vahim olan, erkekler, kadının geçmiş birlikteliklerini duyguları değil, bedenleri üzerinden sorgular çoğu zaman. Sanki beden duygudan ya da özlemden daha önemliymiş gibi. Cahil, okumuş, zengin ya da fakir fark etmiyor, nedense hep böyle oluyor bu işler.