Pazartesi günü, Türkiye’nin en cimri adamı ilan
edildi Murat Boz.
Niye? Bir alışveriş merkezinden çıkarken, aracını getiren valeye
200 TL vermiş, sonra vale şirketine telefon açıp, “Çok trafik var, 170 TL para üstünü sonra alırım” demiş.
Önce bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şarkıcının vale şirketine açtığı telefon, bir anda alışveriş merkezi muhabirlerine ulaştırılmış.
Bu ne ticaret etiğine sığıyor, ne de müşteri mahremiyetini koruma gerekliliğine...
Burada dert 170 TL değil, Boz’u kamuoyu önünde küçük düşürmek ve canını yakmak.
Peki neden? Adı Murat Boz olduğu için, normal ücretin altı katından fazlasını bahşiş olarak bırakmaya mecbur mu adam?
Daha önemlisi, “Gazetecileri görünce 200 TL verdi, sonra para üstü istedi” diye
anlatılan kısım...
Sevgilisiyle arabasına binecek adam, daha fazla soruya, muhatap olmamak için, o an para üstü beklemek istemeyebilir, değil mi?
Eğer Boz, “Bu valelere de ben kıyak yapıyorum, bakın 200 TL veriyorum” diye hava atsa, buradan reklam unsuru çıkarıp, sonra para üstünü istemiş olsa, dünyanın en ucuz adamı ilan edilmeyi hak ediyor demektir, hiç itirazım olmaz yazılıp çizilene...
Ancak öyle bir durum yok ortada, en azından aracını getiren valeye göstere göstere para verdiğine dair bir kare görmedim
şu ana kadar.
O zaman şarkıcıyı ‘cimri’ ilan etmek yerine, açılan para üstü
telefonunun medyaya sızdırılmasını konuşmamız lazım.
Aksi bir durumda, yarın bırakılan bahşişi beğenmeyen bir valenin, aracın içinde gördüğü ve kağıtlarda yazanları sızdırması riskini de kabul etmiş oluruz.
Hem şöhret hem zengin hem de tecavüzcüCristiano Ronaldo ve Neymar... Ortak noktaları çok...
Dünyanın en ünlü, en çok kazanan futbolcuları arasında ilk sıradalar.
İkisi de İspanya Ligi’nde top koşturdu, sonra rekor bonservis bedelleriyle başka takımlara transfer oldular.
Bu ikilinin bir diğer ortak noktası, tecavüzle suçlanıyor olmaları.
En çarpıcı ortak noktaysa; her ikisinin de kendileriyle beraber olmayı kabul eden kadınlara, bir noktadan sonra tecavüz etmekle suçlanması.
Ronaldo, 2009’da ABD’de, Las Vegas’taki bir otelde işlediği suç ortaya çıkmasın diye 325 bin euro sus payı ödedi ama dosya yıllar sonra yeniden açıldı.
Neymar ise 2019’da aynı suçlamayla karşı karşıya ve polis tarafından ifadesi alındı.
Şöhret ve para peşinde koşan bir sürü kadının beraber olmak istediği bu adamların tecavüzle suçlanması, ilk başta garip geliyor insanlara ama durum gerçekten bu. Gelelim bu tabloyu niye yazdığıma...
Çok uzun yıllar önce, Türkiye’de bir mahkeme, tecavüze uğrayan bir kadının, genelevde çalışmasını, sanıklar adına hafifletici sebep olarak bulmuş ve ortalık ayağa kalkmıştı.
Bundan 20 yıl önce, evlilik içi tecavüz diye bir suçlamada bulunmanın imkanı yoktu. Karakola giden, karı-koca arası ilişki diye geri çevriliyordu. O zamandan bu zamana kadar yasal olarak çok şey değişti.
Türkiye’nin kabul ettiği, kadın ve çocukları koruyan İstanbul Sözleşmesi’ni, kilise baskısı yüzünden daha parlamentosundan geçiremedi mesela Macaristan.
Yasal olarak çok iyi durumda olsak bile, uygulamada zaman zaman eksiklerle karşılaşıyoruz, bu doğru ama asıl mesele toplumsal bakış açımızda düğümleniyor.
Tecavüze uğrayan kadınları, ‘mağdur’ değil, ‘kirletilmiş’ diye tanımladığımız sürece, bir sürü kadın, yaşadığı travmayı sineye çekmeye devam edecek ve bu düzen sadece tecavüzcülerin işine yarayacak.
Asıl önemli olan, kafayı değiştirmek, Neymar ya da Ronaldo adlarını polis kayıtlarına geçiren iklimi ve güvenliği tüm kadınlar için sağlamak...
At binsene Burcu!Burcu Biricik, anneannesinin evinden iki kare fotoğraf paylaştı önceki gün.
Türkiye’de şöhretin ardından soyluluk arayanların yaptığı gibi, jokey kıyafetleriyle, bir ata sarılarak
poz vermedi.
Bir başka sevdiğim oyuncu Farah Zeynep Abdullah, Doğu Ekspresi’nde yolculuğuyla, dedesinin memleketi Erzincan’a gitti.
Oysa Bodrum ya da Çeşme’den sahil pozları paylaşılacak ve şöhret parlatılacak zamandı.
Türkiye’de doğal ve gerçek olmak da işe yarayacak bir gün, hemen değilse de gelecekte mutlaka...
Ben sana şöhret
olamazsın demedim!Adamın hiç aklımdan çıkmayan bir hareketi var...
Kanada Toronto’da, vereceği konser öncesinde, otelinin önünde toplanan hayranlarının üzerine tükürmüş, sonra da “Bu sabah güne böyle başladım” diye sosyal medya hesabında o iğrenç anın fotoğrafını paylaşmıştı.
İstanbul’a geldiğinde de, “Türk kızları ter kokuyor” gibi vecizenin sahibi birinden söz ediyoruz.
Bu olayların üzerinden
6-7 yıl geçti ama Justin Bieber denilen bu kişi, halen aynı saçma kafada devam ediyor.
Son olarak, artık 60 yaşına merdiven dayamış Tom Cruise’a kafes dövüşü teklifinde bulunmuş ve “Bu maça çıkmazsan korkağın tekisin” diye yazmış.
25 yaşında birine, babası yaşındaki bir adama böyle bir davette bulunmasına mı şaşırmak gerek, yoksa bu saçma teklifi haber yapan dünya ajanslarına mı, çok emin değilim.
Hoş hayranlarının üzerine tükürmeyi marifet sayan bir kafanın, sadece fizik olarak büyüdüğünü ama kafasının daha da geriye gittiğini görmek de öğretici oluyor.
Topuklu ayakkabı direnişiJaponya’da kadınlar, iş yerlerinde topuklu ayakkabı giyilmesini mecbur tutan düzenlemelere karşı büyük bir direniş başlattı. Şu ana kadar dev bir hızla yayılan kampanyaya katılanlar, bu konuda bir yasa çıkarılmasını ve topuklu ayakkabı mecburiyetinin yasaklanmasını istiyor.
‘Hem sağlık hem de cinsiyetçi bir yaklaşıma karşı verilen bu mücadele 2019’da başarıya ulaşır mı?’ diye merak ediyoruz ya, Suudi Arabistan’da kadınlar daha geçtiğimiz sene otomobil kullanma hakkına kavuştular.
Kuzey Kore’de ise kuaförler, kadınların saçını, ancak devletin belirlediği modellerde yapabiliyor.
Bu dünyada kadın olmak halen çok zor, belki Mars’ta işler değişir...