Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÜNLÜ OLMAK HANGİ  HAKLARI VERİR İNSANA
Ünlü olmanın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar vardır insan hayatında.
Bu sosyal hayatta da böyledir, devletten alınan hizmette de aynı kapıya çıkar. Mesela, Halit Ergenç’e saldıran trafik magandaları, normal bir vatandaşa saldıran magandalara oranla daha hızlı yakalanır.
Emniyet güçleri ayrım yaptığı için yaşanmıyor ama bu durum, ünlü birinin başına gelen medyayı meşgul etmeye başladığında, konu uzamasın diye daha hızlı davranıyor sistem.
Son iki gündür genç bir oyuncu Tuvana Türkay ile Fenerbahçeli futbolcu Alper Potuk’un yol açtıklarını konuşuyoruz.
Birlikte tatile gideceklermiş, Alper Potuk uçağa geç kalmış, olabilir, ünlü ya da ünsüz herkesin başına gelebilir bu. Ancak sonrası tam bir garabet...
Alper Potuk, uçağın kalkışına dört dakika kala, “Geç kalıyorum, uçaktan in, uçuş rötara girsin, ben de yetişeyim” demiş telefonla Tuvana Türkay’a. Türkay da inmiş uçaktan, haliyle Dalaman seferi rötar yapmış.
Her neyse uçak rötar yapmış ama Alper Potuk’u uçuşa almamış THY görevlileri, Tuvana Türkay da sosyal medyadan “Rezilsiniz” diye giydirmiş şirkete...
Ortada bir rezillik olduğu kesin de, bunu yapanın kim olduğu konusunda farklı düşünüyorum Tuvana Türkay’dan...
Normal şartlarda, bindiği uçaktan inen bir yolcu, uçak varacağı havalimanına teker koyuncaya kadar karakolda bekletilir.
Keşke bu kural da uygulansaydı da, insanları varacakları yere geç gideceklerini umursamayan, sosyal medya hesabını silah olarak kullanan bu çirkin tavır tam olarak karşılığını bulsaydı...

SOFRA DEĞİL AZAP...
ÜNLÜ OLMAK HANGİ  HAKLARI VERİR İNSANA
Gördüğünüz fotoğraf ABD Başkanı Trump için Buckhingam Sarayı’nda verilen yemek sırasında çekildi.
Toplam 80 dakika süren bu yemeğin hazırlıkları sizce ne zaman başlamıştır?
Ben söyleyeyim, tam 120 gün yani yemekten dört ay önce. Önce 5 bin 500 parçalık gümüş yemek takımları ve ardından 2 bin 500 cam parça, parlatılıyor.
Yemekten iki gün önce Kraliçe’nin hologramı işlenmiş peçeteler, özel olarak katlanıyor.
Masada kullanılan 31 ayrı tip çiçek dışarıda hazırlanıp saraya getirilir ama önemli olan yerleştirme sürecidir. Tek bir kişi için altı ayrı bardak konulan bir masada, her eşya yerine milimetrik ölçüyle yerleştirilir.
Davet başlamadan önce de mutlaka Kraliçe’nin onay vermesi gerekir. Bunlar sofraya dair detaylar ama başka dedikodular da vereyim size...
Donald Trump’ın eşi Melania Trump, 24 saatte dört ayrı kıyafetle çıktı, İngiltere kamuoyu karşısına... Giydiklerinin çoğu Fransız moda evlerine ait markalardı.
Takı kısmında da küçük bir yarış oldu ama Prens William’ın eşi Kate Middleton, bir zamanlar Prenses Diana’nın olan 1914 yapımı tacıyla açık ara fark attı Melania Trump’a...

Yavaş giden de sorun ama...
Trafikte kurallara uyma anlayışımız azami hız sınırını aşanlarla mücadele etmek üzerine kurulu.
Otoyollarda dolaşan trafik polisleri olmadığı için ne hatalı sollama yapan ağır vasıtalar ceza görüyor ne de sol şeritte kaplumbağa hızıyla gidip, arkasında uzun konvoylar oluşturan, trafik güvenliğini tehlikeye atan uzun yol acemileri... Sayıları o kadar çok ve yarattıkları tehlike o kadar büyük ki, azami hız gibi asgari hız sınırı da belirlenmeli diye düşünüyor insan.
Sol şeritte, olması gerektiğinden yavaş giden her araç, arkadaki araçların tehlikeye girmesine ve trafik kurallarını ihlal etmesine neden oluyor. Bu durumun farkında mıyız acaba?

Umuda yolculuk diyoruz buna...
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, üniversite giriş sınavında yapmayı düşündüğü değişiklikleri konuşuyoruz günlerdir. Sistemin daha iyi olmasını sağlamak elbette önemli bir çaba ama daha önemlisi sistemin daha adil hale gelmesi.
İstanbul’un en iyi, yıllığı 80 bin TL olan liseleriyle, Doğu Karadeniz’in ya da Güneydoğu Anadolu’nun devlet liselerinden mezun çocukları sokuyoruz aynı sınava, aynı sürede ve aynı soruları cevaplamalarını istiyoruz onlardan...
Hal böyle olunca da ortaya çıkan tablo, ister istemez canımızı sıkıyor.
Mart ayından beri bu tablonun değişmesi umudunu yeşerten şeyler yaşanıyor Türkiye’de.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 81 il arasında 76’ncı sırada bulunan Diyarbakır’a, İl Milli Eğitim Müdürü olarak bir doçent doktoru atadı.
Felsefe eğitimi almış, eğitim felsefesi ve şiddet sorunu gibi konularda akademik çalışma yapmış olan bir isim, Feysel Taşçıer.
Yerel medyadan takip ediyorum, bir yandan ilçe ilçe, köy köy dolaşıp, öğretmenlere yaratabilecekleri farkı anlatıyor diğer yandan liyakat esasına uymayan yönetici kadrolarını değiştiriyor hızla.
Eleştirilmemek için iş yapmamayı tercih edenlerin çok olduğu bürokrasi dünyasında iş yapayım da varsın eleştirsinler kafasıyla gidiyor.
Bizim ihtiyacımız olan da, elini taşın altına sokan, makamından çok çocukları seven eğitimciler değil mi zaten?
Diyarbakır’ı, orada olup bitenleri takip ediyorum, şaşırıyorum, seviniyorum ve umudum artıyor...

Muhteşem hala sen çok yaşa
Güven Hokna deyince aklıma, 1994, o zaman görece yokluk içinde olan Bakü gelir hep.
Bulabildiğim tek Türk dizisi ‘Ferhunde Hanımlar’ı seyretmiştim haftalarca...
Orada tanıdım Hokna’yı, sonra ‘İkinci Bahar’ başladı, hayranlığım katlanarak arttı.
Sinema salonlarının görece boşaldığı bir dönemde ‘Aykut Enişte’ filmiyle uzun bir aradan sonra sinemaya geri döndüğünü öğrendim.
Doğru olan filmi seyrettikten sonra yazmaktı ama tam da bayram da aile ziyaretlerini unuttuk tartışmalarının olduğu bir dönemde bir aile komedisi, eski Yeşilçam filmleri gibi aileyi öne koyan bir iş olduğunu öğrenince dayanamadım, seyretmeden yazdım.