TUTULMA, DEPREM, UÇAK KAZASI İLİŞKİSİ

Güneş tutulmasıyla depremler, depremlerle de uçak kazaları arasında ilişki kurmaya bayılıyoruz.

Bu konuda bilimsel bir çalışma da olmadığı için inanması en kolay hurafe halinde...

Yine de yapılmış bir istatistik çalışması var. Buna göre 1900 ile 2005 yılları arasında toplam 239 tutulma olayı yaşanmış.

239 tutulmanın yaklaşık yüzde 40’ından önce, yaklaşık yüzde 45’inde ise sonra altı ve üzeri büyüklüğünde bir deprem olmuş. Tutulmaların sadece yüzde 15’inin yakınında hiç büyük deprem olmamış.

Böyle bakınca ilişki var gibi gözüküyor ama durum tam olarak öyle değil.

Tutulma öncesi ve sonrası toplam 20 günlük çalışmalar da çıkan bu sonucun benzeri, rastgele bir tarih seçildiğinde de aynıya yakın çıkmış.

Belirlenen rastgele bir tarihten önce olan deprem oranı yüzde 43, belirlenen tarihten sonra da yüzde 42 çıkmış.

Yani depremler tüm dünyada fazlasıyla oldukları için tutulma zamanlarıyla, x bir zaman, aynı sonucu veriyor.

Bir diğer tez de, Güneş ve Ay’ın sadece tutulma esnasında değil, Yeniay evresinde de aynı şekilde hizalandığı ve tutulmalarla depremler tetiklenecek olsa, dünyada her 15 günde birçok büyük deprem olması gerektiği yolunda.

Sonuç olarak, “Fala inanma, falsız kalma” derler ya, hurafeler için de aynı durum geçerli galiba...

Bebek Parkı’nda Filipinli dadılar

Çocuğumuz, tenis oynasın, ata binsin, mutlaka bir enstrüman çalsın, yabancı bir dili mutlaka çok iyi konuşsun...

Bu saydıklarım anne-babaların eskiden beri hayali.

Şimdi ilkokul öğrencilerine kodlama dersleri verenler var, robotik kurslar açılıyor her tarafta.

Özel okullarda İngilizce dersleri ana sınıfta başlıyor daha...

Normal, zira hepimizin aklında kalan şey başta 1-3 yaş arası olmak üzere, çocukların yabancı dili daha kolay öğrendiği.

BBC Future dergisinde öyle bir makale okudum, öyle araştırma sonuçları gördüm ki, mutlaka yazmam gerek diye düşündüm.

Birinci gerçek, “1-3 yaş arası çocuklar aslında tam anlamıyla yabancı dil öğrenmiyor, daha çok aksanı ve konuşmayı taklit ediyor” diyor uzmanlar.

Hem ABD’nin hem de dünyanın sayılı üniversitelerinde biri olan MIT, internet üzerinden 670 bin kişinin katıldığı bir anket yapmış.

O anket, bir İngiliz gibi İngilizce konuşma ve yazma için ideal yaşın 10 olduğunu ortaya çıkarmış.

İngiltere’de İngilizce öğrenen 2 bin Katalan öğrenci üzerinde yapılan araştırma, dil öğrenmeye geç başlayanların daha erken başlayanlardan çabuk öğrendiklerini ortaya çıkarmış.

Son olarak İsrail’de yapılan bir çalışmada, 12 yaşındaki çocukların hem 8 yaşında hem de 21 yaşında olanlardan daha iyi oldukları ortaya çıktı.

Uzunca bir süredir Bebek Parkı’nda baktıkları çocuklara İngilizce şarkılar söyleyen dadılara rastlıyorum.

Bu anne-baba hırsımızı gözden geçirmek lazım galiba...

MUSTAFA SANDAL’LA DM’DEN TANIŞTILAR

Ceren Hindistan, Kanal D’de, ‘2. Sayfa’ programına konuk oldu, Mustafa Sandal’la aralarında olanlara dair konuştu.

“Sevgiliyiz” demedi ama “Mustafa Sandal’a aşık olmayacak bir kadın tanımıyorum” dedi.

“Sosyal medyada tanıştık” dedi ve ardından “Mesajın detaylarına girmeyeyim, çok özel bir boyut” diye eklemeyi ihmal etmedi.

Hindistan’ın tartışmalı bir diğer ifadesi de şöyle: “Karşı tarafın açıklamamı istememesi beni bastırıyor.” Yani, “İlişki var ama ben mecburen tanıma sürecindeyiz deme durumundayım” gibi bir laf bu...

“Özel hayata dair konuşmayı sevmiyorum” dediği bir röportajda söyledi bunları Hindistan.

Bir de sevse acaba ne olurdu?

Bilmem farkında mısınız ama uzun zamandır tüm Serdar Ortaç haberleri birbirinin aynısı.

En popüler arama motoruna “Serdar Ortaç boşanıyor mu?” diye yazdım 338 bin sayfa çıktı karşıma.

Adam 2014’te evlenmiş, 2015 sonundan beri “Boşanıyor mu?” diye haber yapılmış.

Ortaç hastalanır, “Boşanma ertelendi” diye yazılır. Chloe Loughnan motosiklet kazası geçirir, “İrlanda’ya gitmedi, kesin boşanıyorlar” diye haberi verilir.

Artık adım gibi eminim ki, “Boşanacak mısınız?” sorusu en çok sorulan ve buna dair en fazla haber yapılan çift Ortaç ve eşi.

Nedense Türk medyası boşanmaları gerektiğini düşünüyor bu ikilinin.

Bu kafayla devam edilirse yakında bir muhabir arkadaş, “Boşanın da kurtulalım artık” diyecek.

İş oraya gidiyor son sürat...