TUTUKLAMAYIN, TEDAVİ EDİN
Bu adamın sabun köpüğü şöhreti sürsün diye yaptıkları gün geçtikçe dozunu artırdı.
Bir değil, iki kere yazdım; ‘Bu işin sonu kötü yere gidecek, intihar şov bile gelebilir’ diye.
Yazının çıktığı gün ‘MasterChef’ yarışmasıyla ünlenen Murat Özdemir, sosyal medya canlı yayınında sağını solunu kesti.
O yüzden tutuklamayın, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi altına alın.
Şu sabun köpüğü şöhreti sürsün diye yapacağı saçmalıkların önüne geçmenin tek yolu bu.
BU KADAR AVRUPALILIK FAZLA...
Hollanda’da bir okul, gazete ilanıyla müdür aramaya başlamış.
Garip ama neyse deyip devam edelim... Başvuruda bulunan adaylara öğrenciler soru soracak, sonra da müdür çocukların oylarıyla belirlenecekmiş.
Doğru tanımlama değil ama buna “Avrupalılık” diyecek olsak bile, bu kadarı fazla ve bence iyi de değil.
Çocuklar doğaları gereği, daha az ders, daha çok oyun, daha fazla abur cubur ve az sağlıklı gıda ister.
Şimdi çocukların oy kullanacağı bir seçimde neler söylenir, neler vaat edilir bir düşünsenize...
Havadaki kar tanesi yere düşmeden valilerden kar tatili istiyor bizim çocuklarımız da, ki bu da ayıp değil, çocuk onlar.
Doğru olmayan, yaşları gereği daha bencil olacak miniklerin oylarıyla müdür seçme çabası...
O çocukların babası kim?
Uzun süren bir ihanet haberi gibi yazıldı gazetelerde, oysa baba nedir, kime denir haberiydi tam da...
21 yıldır evli olduğu eşinden boşanırken, üç çocuğunun kendisinden olmadığını öğrenen adamdan söz ediyorum.
Haberde, artık çocukları görmek istemediğini açıklamış adamın avukatı.
O çocukların babaları kim peki?
Anneyi hamile bırakan adam mı yoksa o çocuklar için emek, zaman ve para harcayan adam mı?
O çocukların rol modeli kim? ‘Örnek aldıkları kahraman’ deyince, kimin adı geliyor akıllarına?
Sen geliyorsun arkadaş, annelerini hamile bırakan adam değil!
Çünkü “Baba” olmak bir kadını hamile bırakmakla alakalı bir durum değil...
Tıpkı çocuk için sadece para harcayarak da baba olunamayacağı gibi...
Baba olmak demek, emek harcamak demektir çocuğun için.
Sonra ve en önemlisi zaman harcamak demektir.
Gerektiğinde çocuğun için hayatından, alışkanlıklarından vazgeçmeyi başarmaktır. Çocuk çağırmadan gelebilmek, çocuk “Ah” demeden hissedebilmektir halini. Her baba çocuğuna “Bu hayatta en çok seni seviyorum” der de, içini doldurabilir mi, o ayrı bir sorudur ama en önemli sorundur aynı zamanda.
Sonra o çocukları düşünmez mi insan?
Anneleri sadece babayı değil, en çok o çocukları kandırdı.
Annelerinin kandırdığı, yaşamları boyunca baba dedikleri adamın sırt çevirdiği üç çocuk var ortada.
Yaşanan elbette bir dram ama en ağır travmayı çocuklar yaşıyor.
Annesinin kandırdığı, baba dediği adamın başlarından attığı çocuklar ne hissediyordur acaba?
Hadi ama ‘Domates Güzeli’
Ayşen Gruda’nın lakabıdır ‘Domates Güzeli’. Babası ölünce okulu bırakıp, çalışmak zorunda kalmış bir genç kız diye başlar oyuncunun hikayesi. 16 yıllık tiyatro macerasından sonra televizyondaki skeçlerden birinde ‘Domates Güzeli Nahide Şerbet’ olarak dikkat çekti ve o günden beri de bu şekilde anıldı adı. Bir sürü filmde ve oyunda rol aldı, onlarca karakter canlandırdı ama hiç kötü karakter olamadı. Şimdi bir hastanede iyileşmeye çalışıyor Gruda.
Hepimizin çocukluğu, gençliğidir biraz ama en çok masumiyetidir aynı zamanda.
Günümüzün internet ve hızlı tüketimi arasında yeri dolmayan isimlerden birisidir.
Fark etmek, aramızda olmasının önemini hatırlatmak için yazmak istedim...
Tam üç haftadır ‘Ebru Yaşar ile Yaşam’ programını takip ediyorum radyoda.
Nihat Hatipoğlu’nu da konuk etti, meteoroloji denince akla ilk gelen isim Prof. Dr. Orhan Şen’i de...
Herkesin aklındaki soruları, herkesin anlayacağı bir dille soruyor Yaşar, cevaptan soru çıkarıyor ve iyice açıyor konuları.
Bambaşka ve çok daha az bildiğimiz bir Yaşar profili çıktı ortaya.
Takip etmekte fayda var...