Dolar kurundaki hareketlilik sadece akaryakıt fiyatlarını değil, televizyonların ve platformların yayınlarını da etkileyecek. Neler değişecek derseniz çok şey deyip, sıralamaya başlayayım:
- Ocak ayları televizyon kanallarında reklam gelirlerinin en düşük olduğu zaman. Her ocakta diziler en az bir bölüm tekrar yapar, stüdyo programları kolaj olarak ekrana gelir. Bu sene ise daha fazla tekrar ve kolaj izleyeceğiz.
- Televizyonlarda yabancı film sayısı azalacak. Aslında filmler her zaman paket olarak satılır. Mesela iyi bir filmi kanalınızda yayınlamak istiyorsanız, pakette olan ve kalitesi daha altta olan filmleri de alırsınız. Yabancı film paketleri için dolar üzerinden anlaşma yapıldığından bu sene daha fazla yerli film seyredeceğiz.
- 2017’de gösterim hakkı sayısı birden fazla olan filmler, kısa aralıklarla tekrar ekrana gelecek.
- Platformlar, fazla reklam geliri olmayan yabancı diziler ve yabancı dizi kanalları arasında ayıklama yapacak. Yine reklam geliri çok az olan belgesel kanalları da tasarruf kurbanı olabilir.
- Haber, en pahalı işlerden biri olduğu için bu sene daha fazla
ajanstan gelme haber seyredeceğiz, olay yerinden yayın yapan muhabirlerin sayısı azalacak.
- Kanalların bölüm başı 600 bin TL’yle milyon TL ödedikleri yeni dizi sipariş etme hızı azalacak. Stüdyo programları yeniden prototiplere girecek. Aslında uzun zamandır unutulmuş televizyonculuğa geri döneceğiz.
- Prime Time harici saatlerde efsane olmuş dizilerin tekrar yayınlanmaya başladığını göreceğiz.
- Bir dönem hemen her haber kanalında Prime Time’da yayında olan ekonomi programları yavaş yavaş tekrar başlayacak.
KARINIZ YA DA KOCANIZLA EVLENİR MİSİNİZ?
İSTER TRT’Yİ SEVMEYİN İSTER ERHAN ÇELİK’İ...
Türkiye’de öznelere o kadar çok takılıyoruz ki yüklemlere bakmayı unutuyoruz çoğu zaman... Yalan söylemek kötüdür, değil mi? Oysa biz uzunca bir süredir, yalanı kimin söylediğine bakıp, ona göre tavır takınıyoruz. Sevdiğimiz biri yalan söylediyse sorun etmiyor, sevmediğimiz biri söylediyse iki kat tepki veriyoruz. Lafı daha fazla dolandırmayayım. Pazartesi akşamı, Erhan Çelik ve TRT, insanlık, duygu ve ahde vefa adına harika bir iş yaptı. Ölmeden önce bir kez daha ekrana çıkmak, haber sunmak istediğini söyleyen, yıllarca TRT’nin en önemli ekran yüzlerinden biri olan Mesut Mertcan’ı ana haber koltuğuna oturttu.
İster siyasi muhaliflik adına TRT’den nefret edin, ister Erhan Çelik’i antipatik bulun
Not: Bu süreç Medyaradar’da yapılan bir röportajla başladı. Hem röportajı yapan Alev Gürsoy Cimin’i hem de bu dileği manşete taşıyan site yöneticilerini de tebrik etmek lazım...
TEŞHİR CEZASI
EN PAHALI TAKIM ELBİSELER
Sanılanın aksine erkekler şık olmak için kadınlardan çok daha fazla para öderler.
Kol düğmeleri altın, üzerinde pırlanta olan modelleri bir kenara koyup, takım elbise fiyatlarını okuyunca siz de hak vereceksiniz bana:
- Mesela en yaygın, İtalyan tasarımı lüks takım elbise markası, Merinos koyunundan elde edilen yünle dokunan ve her bir elbisenin dikimi için 45 terzinin çalıştığı bir modelini 60 bin dolara satıyor.
- Bir başka değerli takım elbise İngiltere’de dikiliyor. Ultra hafif olarak ünlenen ve her birinde 200 saat işçilik bulunan bu elbiselerin fiyatı; 75 bin dolar.
- Bir diğer pahalı marka Fransa’dan... 1842’de İngiltere’ye elbise ihraç etmek fikriyle doğan dev marka, elbiselerinde İngiliz ve Fransız kumaşlarını kullanıyor ve kimi modellerinin fiyatı 95 bin dolara kadar yükseliyor.
- İşin içine değerli taş ve minareller girince rakamlar hızla katlanıyor. Dünyanın en pahalı takım elbisesi, lüks ürünler tasarımcısı bir İngiliz vatandaşının elinden çıkma. 800 saatte dikilen, yün, kaşmir ve ipek kumaşların kullanıldığı, üzerinde 480 elmas parçasının bulunduğu elbisenin fiyatı tam olarak 892 bin 500 dolar.