Biz erkekler; bir kadına doğum gününde, sevgililer gününde ya da yıl dönümünde çiçek almanın, yollamanın çok ince bir jest olduğunu düşünürüz. Büyük bir yanılgı. Özel günlerde her kadın bir hediye geleceğini ve çiçek alacağını bilir. Oysa çiçek, herhangi bir gün, son derece sıradan ve beklenmeyen bir zamanda gelmeli. Aynı sayıda gül ya da orkideden daha mutlu edeni, beklenmeyen zamanda gelen çiçek olur. Sonra bir de çiçeği yollama kısmı var. Kadının o çiçeği gördüğü an, üzerindeki kartı okuduğu zaman yüzünü görememek ne büyük eksiklik. Genellikle o anı internet siparişlerini teslim eden çiçekçiler görüyorlar. Sokakta, trafikte çiçek satanlar var ya, aslında onlar bu ülkenin ve şehrin sürpriz duygusunun canlı kalmasını sağlıyorlar.
Bravo bay başkanlar!
Kandırılmaktan sıkılmadınız mı?
Hemen her gün bir yerlerde, yedikçe kilo verdiren besinlerden söz edilir. Üzgünüm ama yok öyle bir besin. Akciğeri temizlediği söylenen ya da “Yersen, içersen, kesin kanserden korunursun” denilen yiyecek ve içeceklerden de bahsediliyor. Üzgünüm
ama uzmanlar, öyle bir yiyecek ya da içecek maddesi de olmadığını söylüyor. Sonra “Sizi seviyor mu?” ya da “Sizi aldatıyor mu?” diye sıralanan maddeler çarpar gözünüze. Dünyada 7 milyar insan var. Yarısı erkek desem, 3.5 milyar kişi eder ve
3.5 milyar insanın aynı 10 davranışı göstereceğine inanmak hiç de akıl kârı bir iş değil aslında. İnsanlar her zaman umudu almak ister. İyi beklenti için para, emek
ve zaman harcarlar ama kandırılma kötü bir duygudur.
Aynı nakarat...
Sadece Türkiye’de değil dünyada da durum üç aşağı beş yukarı aynı. Her sene konuştuklarımız da şekilde. Telefonun fiyatı, özellikleri, hangi ülkede ne zaman satışa sunulacağı... Bu, global bir pazarlama başarısı. Noel ya da yılbaşı hediyelerinin ne olacağının düşünüldüğü bir dönemde, bize yepyeni bir ürün sunuluyor. Ardından o ürünü almak için günler öncesinden sıraya girenlerin haberlerini ve yeni ürünü Türkiye’ye ilk getirecek operatörü konuşacağız. Her sene aynı nakarat, her sene aynı filmi aynı heyecanla seyretmek bizimkisi.