Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pazartesi günü bir sürü yerde bu hanımların fotoğrafları vardı. Sadece bu kareler değil, daha seksi kıyafetler ve pozlarla çekilmiş olanlar da yer aldı. Fotoğrafları vardı ama isimleri yoktu. Şaka değil, Habertürk magazin yazarları bu hanımların isimlerini anmadan Murat Boz’u eleştirmişler. Bir başka gazete, “İşte Benim Stilim kızları” diye özetlemiş her iki ismi. Ne acı değil mi adları bile anılmadan haberlere, tartışmalara konu oluyor bu iki hanım...

SON ÜNLÜLERİMİZ  BU HANIMLAR
Tartışma ne, Murat Boz ve Eser Yenerler ile alem gecesi yaşandığı iddiası, değil mi? Doğru bu ülkede ünlü olmak kolay, rezil olmak zor değil mi? Ama bir başka yerde gittikleri gece kulübünde fazlasıyla ilgi gördükleri yazıyordu. Görmüşlerdir, hiç şaşırmam bu duruma. Hatta Hürriyet bir gece kulübüne girerken çekilmiş, fotoğraflarını da basmış. Nihal-Bahar Candan kardeşlermiş isimleri, gazetecilerin sorularına cevap vermemişler ama içeride gördükleri ilgiden mutlu olmuşlar vesaire... Arkadaş, harcanan santime, sütuna yazık değil mi? Modern sanatlarda zayıf olduğumuzu yazan sevgili Cengiz Semercioğlu, Hıncal Abi İstanbul’u yazdı, ben Anadolu’yu sorayım sana. Mersin Devlet Opera ve Bale’nin sahnelediği ve salonu hınca hınç doldurduğu ‘Bahçesaray Çeşmesi’nin prömiyerine dair tek bir cümle duydun mu? Duysan tek kare fotoğraf koyar mıydın köşene ya da sayfalarına? Yoksa Akdeniz’deki bale aşkı, bu iki hanım kadar önemli değil mi? Ya da balerinler ve baletler, pop dünyasından insanlarla birlikte olmadan haber olamazlar mı bu ülkede?

Haberin Devamı

Genç lider mi dediniz?

Fransa’nın 39 yaşındaki yeni cumhurbaşkanı çok konuşuluyor ya, dünyanın en genç lideri aslında 29 yaşında. 33 bin nüfuslu San Marino’nun başındaki isim olan Vanessa D’Ambrosio. Sol görüşten gelen, bir dönem Suudi Arabistan’da da yaşayan D’Ambrosio, 2016 yılından beri görev başında bulunan en genç lider...

Kırım’dan Mersin’e...

Kırım’ın en önemli tarihi zenginliklerinden biridir Hansaray... Bahçesaray şehrinde bulunur. Rus edebiyatının kurucusu sayılan, tüm Rusya’ya şiiri sevdiren isim olan Puşkin, yazdığı özgürlükçü şiirler Çar Aleksandr’ı kızdırınca Kafkasya’ya sürülür. Sürgün sırasında Hansaray’da kalan ve Gözyaşı Çeşmesi’ni gören Puşkin, çok etkilenir ve 1824 yılında da ‘Bahçesaray Çeşmesi’ şiirini yazar. Bu senfonik şiir, 1934 yılında baleye uyarlanır ve Moskova’da sergilenir. Türkiye’de 1979 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından oynanan eser, daha sonra 1993’te ilk kez Mersin seyircisiyle buluştu.

Haberin Devamı

Prömiyerinden tam 24 yıl sonra Mersin Devlet Opera ve Balesi, ‘Bahçesaray Çeşmesi’ni yeni koreografisiyle tekrar sahneye koydu. Kırım Hanı Giray Han’ı Ender Üçdemir, esir alınarak hareme getirilen Maria’yı Büşra Ay ve hanın gözdesi Zarema’yı, Özlem Şenormanlılar oynadı. O gece tıklım tıklım dolansalonda, dakikalarca alkışlanan bu isimlerin yanına, koreograf Serbülent Biçer
ve orkestrayı yönetenBurak Şatana adını dayazmam lazım.

Mersin’de ve çevre illerde, modern sanatları tutkuyla takip eden bir seyirci grubu var. İlginçtir bu geceye dair notları bana aktaran, fotoğrafı çekip benimle paylaşan Cüneyt Büyükyaka da taa İstanbul’dan kalktı gitti oraya. Ender ve Büşra’nın yüzlerinde yaptıkları işe dair tutkularını görüyoruz da, arkadaşlar alem özürlü oldukları için haberleri sayfa sayfa çıkmıyor gazetelerde...

Haberin Devamı

Yaşa be Fransa...

Avrupa’da modanın kalbi, Paris ve Milano’da atar. Yani mankenler için hedef bu iki şehirdeki podyumlarda yürümektir. Fransa Meclisi, aşırı sıska mankenlerin çalıştırılmasını yasaklayan bir tasarıyı kabul etti geçtiğimiz hafta. Yasağa uymayan şirketlere 75 bin euro para cezası verilecek. Peki bir mankenin aşırı sıska olup olmadığına kim karar verecek derseniz, yasa doktorları işaret ediyor. Daha önce İspanya ve İsrail’de benzer yasalar çıkarılmıştı ama asıl etkiyi sağlayacak olan şey Fransa’nın aldığı bu karar.

Dünya genelinde rol model olmak giderek zorlaşıyor, Türkiye hariç...

Kara tren gecikir belki hiç gelmez

SON ÜNLÜLERİMİZ  BU HANIMLAR
Bu aralar Discovery Channel’de Avustralya’da çalışan büyük trenlerin belgeselini seyrediyorum. Sadece Avustralya değil ABD’de ve Çin’de de uzunluğu 5 kilometreyi bulan yük trenleri var. Almanya seferden çekilen Concorde uçakları dahil, bir sürü ağır yükü tren yoluyla taşıyor. Bir yük treninin her vagonuna iki konteyner yükleniyor. En büyük konteyner 12 metre civarında; diyelim ki vagon boyu da 14 metre olsun. 50 vagonlu bir yük treni 100 tane tır kadar yük taşıyor.

Hem tırların, hem de trafik yüzünden diğer araçların sağlayacağı yakıt tasarrufunu, bozulan yolların bakım-onarım maliyetlerinden sağlanacak faydayı düşününce, yük trenleri en iyi seçenek olarak çıkıyor karşımıza. Ama nedense tren yollarıyla daha yeni yeni barışıyoruz biz. Şimdilik insan taşımada gelişme var ama asıl hedefimiz yük taşımacılığı olmalı. Ne zaman, ‘Kara tren gecikir belki de hiç gelmez’ türküsü yerine, ‘Tren gelir hoş gelir’ şarkısını söylemeye başlarız, o zaman başardık demektir.