Bu ülkede belirli bir yaşa geldiğinde, hiç genç olmamış gibi yaşamayı marifet sayıyor insanlar. Sadece kendi hayatlarına değil, herkesinkine müdahale ediyorlar bir de...
Ece Hakim, genç bir oyuncu olarak girdi yaşamımıza...
Harvard Üniversitesi’ni kazandığı haberi geldiğinde, “Henüz şöhret basamaklarının başındayım” falan demedi, ABD’ye uçtu. Sosyal medyada paylaştığı bu fotoğrafın altına yapılan bir yorum sayesinde hatırladık Ece’yi.
Şöyle yazmış bir takipçi:
“Sadece okulunla ve derslerinle ilgilen Ece’cim. Ailen seni bu soytarılıklara, bu gereksiz aktivitelere katılman için göndermedi. Ailen sen orada okuyabil diye burada kim bilir neler çekiyor, neler yaşıyor bunları unutma. Ve kafanı derslerinden kaldırma.”
Nesi soytarılık acaba bu fotoğrafın?
Karedeki tüm gençlerin Harvard’a kabul edilecek kadar çalışkan olmalarına takılmayın, sıradan bir üniversitede de çekilebilirdi bu fotoğraf.
Bırakın gençler gülsünler, biraz eğlensinler, kafalarını boşaltsınlar ve rahatlasınlar...
Bu yorumu yazan hiç genç olmadı mı? Hiç ders kırmadı mı? Arkadaşlarıyla neşeli bir zaman geçirmedi mi acaba? Kaldı ki birini sosyal medyada takip ediyor olmak, onun hayatına müdahale etme hakkını da vermez kimseye, burada eleştiri değil, bildiğiniz kulak çekme tavrı da var.
Gençlere güvenmek ve onların robot değil, insan olduklarını hatırlamak bu kadar mı zor?
Çok yazık! Gençliğini yaşayamamış ya da o dönemini unutmuş insanlara...
Bu kare iş yapıyor
TeknoFest başladı ve sona erdi. Organizasyon bitti ama haber etkisi hâlâ sürüyor. Özellikle de bir F-16 savaş uçağı bir Formula-1 aracı, lüks otomobiller ve motosiklet arasındaki yarışa dair video, başta YouTube olmak üzere, birçok yerde hâlâ haber ve seyrediliyor. Bu tarz bir yarışı ilk düzenleyen ülke biz değiliz ama çekimleri iyi, yarış en yenisi ve yarışanlar arasında Dünya Şampiyonu unvanı taşıyan bir sporcu olunca, ilgi beklenenden fazla oldu. İngilizler’in en saygın gazetelerinden tutun da motor sporu üzerine yayın yapan dergilere kadar, her yere yayıldı o video...
YouTube’da birçok kanalda yine yarışın görüntüsü var.
Onlar seyredildiği sürece TeknoFest bitmemiş demektir.
Bak şu konuşana!
Yarın, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak olan ülke belirlenecek. İki adaydan biri Türkiye, diğeri de Almanya... Almanya’da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Mesela kulüp taraftarları, 2006 Dünya Kupası’nın rüşvet vererek alındığına dair soruşturmanın üstünün kapatılmasını protesto ediyor. Bu hafta oynanan Stuttgart-Dusseldorf maçı sırasında da tribünlere yolsuzluğu hatırlatan pankartlar asıldı ve Alman Futbol Federasyon Başkanı istifaya davet edildi. Futbolcuları bizzat Alman Futbol Federasyonu tarafından, ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kaldığı için milli takımı bırakan, kimi şehirlerinde hâlâ Nazi selamı verilen ve aşırı sağcıların göçmen avına çıktıkları bir aday ülkeden söz ediyoruz şu an.
Tüm bunlara rağmen Alman Futbol Federasyonu Başkanı, ZDF’ye çıktı ve Türkiye’yi kötüledi. “Bizim dosyamız daha kuvvetli, daha dolu” diyemedi ve geçmişte bu tarz organizasyonlara yaptıkları ev sahipliğini garanti olarak göstermekle yetindi, ‘Türkiye verdiği dosyada yer alanları yapamaz’ demeye getirdi.
Bu röportaj gösterdi ki, eğer işin içine siyaset karışmaz ve bazı ülke iktidarlarının Türkiye alerjisi oylamaya yansımazsa, 2024 Avrupa Şampiyonası’na Türkiye ev sahipliği yapacak.
Okul tuvaletleri...
Terörün başa bela olduğu yıllarda, Güneydoğu’da bir sürü okula kitap toplayıp, götürdüm. İstanbul’daki birçok sivil toplum örgütünün oradaki okulları nasıl değiştirdiğini ve ne mucizeler yarattığını gözlerimle gördüm.
Aklımdan çıkmayan Lice’deki okul oldu. İngilizce dersleri için hazırlanan sınıfın olanakları, İstanbul’daki birçok devlet lisesinde olmadığı kadar iyiydi.
Sivil toplum kuruluşları şimdi de tuvaletlere el atmalı. Çok okul gezdim, tuvaletlerin beyaz fayansları bile neredeyse gri hale gelmiş ve muslukların bir kısmı ya çalışıyor ya da bozuk.
Sabun ya da hijyen maddelerinin çoğu yok.
Türkiye’de sosyal sorumluluk projelerine para harcayan çok sayıda büyük firma var. Birisi lütfen okul tuvaletlerine el atsın, çocuklarımızı hem hastalıklardan koruyalım hem de temiz bir tuvaletin hayatın vazgeçilmezlerinden biri olduğunu kavramalarını sağlayalım.
Pekkan’ın göbek deliği
Sosyal medyada paylaştığı tatil fotoğrafında, göbek deliği olmadığı için çok konuşuldu Ajda Pekkan. Yorumlar, fotoğrafla oynayan kişi acele etmiş ve ortaya bu tablo çıkmış, şeklinde... Pekkan’ı göbek deliği üzerinden konuşmak, büyük haksızlık aslında...
Her konserine, mesleğe yeni başlayan biri gibi ciddiyetle hazırlanan, söyleyeceği şarkıların listesini hazırlarken bile kılı kırk yaran, çıkacağı sahnenin girişi, bitişi ve dansçılarıyla provasını yapan tam bir profesyoneldir kendisi. Adının Türkiye’de hemen herkes tarafından bilinmesinin sebebi de, bu çalışma tarzı aslında. Sosyal medyada ikidir onu konuşuyoruz. İlki, mutfakta çekilmiş bir fotoğrafın kalça kısmıydı, ikincisi de göbek deliği bulunmayan kare oldu. Pekkan kendisine bir miktar haksızlık yapmış olabilir, fotoğraflarla oynanmasına izin vererek. Ama onu, sadece bu kareler üzerinden konuşarak, haksızlığın büyüğünü biz yapıyoruz.