Haber almak için sadece sosyal medya kullananlar, Sibel Ünli’nin İstanbul Üniversitesi’nin yemeklere yapıp, sonra pazar gecesi geri alınan zammı yüzünden intihar ettiğini düşünüyorlar.
Oysa sosyal medya hesabında, “Yemekhane kartımda para kalmamış, sadece 1 TL var” mesajını 7 Kasım’da atmış Sibel. Evden son çıktığı
tarih 2 Ocak Çarşamba, cesedinin bulunduğu gün 3 Ocak Perşembe...
Pazar günü üniversite üniversite yazdım yemek fiyatlarını ve şimdi geri alınan zammın ne kadar acımasız olduğunu...
Sapla samanı karıştırmamak ve asıl suçluyu bulmak lazım. “Kız zaten hastaymış, tedavi görüyormuş” mazeretine sığınmasın kimse.
Arkadaşları hem Twitter’da hem de
‘Curious Cat’ platformunda Sibel’in dış görünüşüyle ilgili alaycı mesajlara, zorbalığa maruz kaldığını söylüyor.
Dış görünüşüyle dalga geçtiğiniz Sibel var ya, kampüsteki tüm kedilere sahip çıkan, onlar hastalandığında tedaviye götüren pamuk kalpli biriydi.
Hani siz yüzünü beğenmediniz ya da vücudunu güzel bulmadınız ya, sokakta kimsesizlere çorba dağıtan bir hareketin gönüllüsü olarak çalışıyordu. Siz onu, daha doğrusu kendinizi sevmediğiniz için Sibel’e acı çektirdiniz ya, o, tanıyan herkesin sohbetinden hoşlandığı birisiydi... İnternet zorbalığına maruz kalanların sayısının giderek arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Sibel’i dış görünüşüyle yargılayanlar, size kötü bir haberim var.
Sibel estetik ameliyatlar geçirip, sizin zorbalık yapmayacağınız kadar çekici bir hale gelebilirdi ama sizin kötülüğünüz hiçbir ameliyatla düzelmez!
Dubai’ye gitmeseydin be
Başlıkta Aleyna’nın adı var ama aslında bu Türkiye’de yaşayan herkese çağrım.
Birleşik Arap Emirlikleri, son dönemde Türkiye aleyhine elinden ne geliyorsa yapıyor.
Hatta yüz milyonlarca dolar verip, tarihi çarpıtan diziler çektiriyor, o yapımlardaki saçmalıklara Arap dünyası yazarları bile
itiraz ediyor. Türkiye’ye bu kadar düşmanlık yapan bir ülkeye gidip, dolar’lar saçmak bana hiç de doğru gelmiyor.
Aramızda kriz olduğu dönemde Ruslar, Antalya’ya gelmediler.
Avusturya’daki ırkçı yönetim, havalimanlarına “Türkiye’ye gitmeyin” ilanları asıyor.
Turizm ekonomisi artık siyasi bir güç haline geldi ve kullanmasını bilenler için önemli bir silah.
‘Yunanistan’a gidenlere değil de Dubai’ye gidenlere neden laf ediyorsun?’ diye merak edenler çıkabilir, söyleyeyim:
Demokrasi olan ülkelerin halklarıyla iyi ilişkiler kurmak, düşmanlık siyaseti güden siyasetçileri koltuğundan eder.
Dubai’de, halk sizi ne kadar severse sevsin, Şeyh ya da ailesini iktidardan indiremezsiniz...
Şeyma’nın dilek kutusu
- Burning Man Festivali için gittiğim Black Rock Çölü’ndeki rahatım için üç katlı çadır yapılsın. THY Black Rock Kanyonu’na direkt zeplin seferi başlatsın...
- Türkiye’de 40 bin satan kitabım, tüm dillere çevrilsin, Miami, Tayland ve Zanzibar gibi yerlerden edebiyat ödülü gelsin. Nobel Ödülü istemem, Stockholm’de bikinimle selfie çekip,
paylaşamam...
- THY’den Ibiza’ya direkt sefer istedim diye benimle dalga geçen erkekler, karılarından boşansın ayda 1 milyon TL nafaka ödesin. Benimle dalga geçen kadınlar, kocalarından boşansın, asgari ücret kadar nafaka alsın...
- Benim adım geçtiğinde alaylı cümleler kuranlar, Türkiye’de Nobel Ödüllü, insan gibi insan, Aziz Sancar’dan daha çok tanındığımı her gün bir kağıda 100 kere yazsın, denden koymasın...
Daha bir sürü dilek uydurmak mümkün ama Subaşı’nın bu ülkede Sancar’dan daha fazla tanındığı da doğru, kitabının40 bin sattığı da... Bu da bize dert olsun...
Görgüsüzlük sınavı: sis farı
Adı sis farı olan bir far, haliyle sadece sisli havalarda kullanılır zannediyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz.
İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’de çok sayıda görgüsüz adam, bu farı normal havalarda da kullanıyor ve arkadan gelenlerin
görüşünü katlediyor.
Adam diye bilerek yazdım, zira normal havada sis farını açmış hiç kadın şoför görmedim.
Çocukluğunda tahminen fazla uzay dizisi seyretmiş ya da bilgisayar oyunu oynamış adamlar açıyorlar normal havada sis farlarını...
O sayede otomobillerine
uzay aracı havası mı veriyorlar yoksa araçları gözlerine daha mı güçlü geliyor bilmiyorum, ama yapıyorlar işte.
Normalde trafik polisinin bu adamları çevirip ceza yazması lazım ama bununla da ilgilenmiyorlar.
Tıpkı araba kullananların sigara içme yasağında olduğu gibi, bir gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudaki rahatsızlığını dile getirirse,
o zaman ilgilenirler...
Hadise’nin edebi
Hadise’nin sahne kıyafetlerine bakıp, edebi konusunda yorumlar yapmış insanlar, o da çıldırmış haliyle...
Komik ve tamamen bize özgü bir tartışma bu.
Eski kuşaklar hatırlayacaktır, Madonna, şöhretinin zirvesinde olduğu yıllarda sahnede en cesur kostümleri giyen kadın oldu.
Kimse edebini tartışmadı.
Şarkılarına ve konser performansına bakarak değerlendirdi insanlar onu.
Rock müziğin babaannesi Tina Turner’ın, 70’li yaşlarına
yaklaştığı dönemde verdiği konserlerin kostümleri Hadise’ninkilerden daha cesur.
İnsanlar konserlere, sahneye çıkan şarkıcının göğüsleri ya da bacaklarına bakmak için gitmezler zaten, ‘show business’ denilen sahne dünyası, hem işitsel hem de görsel bir ziyafet sunmayı amaçlar, para verip konser bileti alanlara...
Beyonce, Jennifer Lopez, Britney Spears, 1970’lerden itibaren Cher ve daha bir sürü global yıldız, sahnede seksi kostümler giydi ve
kimse edeplerini sorgulamadı.
“İlla kıyafete bakarak yorum yaparım” diyenlere tavsiyem, 2014’te rahibelerin yönettiği Tuam Katolik yetimhanesi olayını araştırmaları. İrlanda polisi, yetimhanenin altındaki kanalizasyon sisteminden tam 800 bebek cesedi bulup çıkarmıştı.
Bilmem anlatabildim mi?