‘SENİN ACIN SANA, BENİM ACIM BANA’
Beş günde tam 8 bin 372 insan katledildi. Saatte 70 kişi öldürüldü demek bu, her dakikaya birden fazla ölü düşüyor. Rakamların duygusu yok, düşünün, her dakika, kurulmuş bir sürü hayal, kafalardaki düşünceler, duygular ve tecrübeler yok oluyor.
‘Srebrenitsa Katliamı’ diye geçti adı tarihe, Birleşmiş Milletler ‘soykırım’ olduğunu kabul etti, ama sorumlu bir ülke yok. Bosnalı Sırplar’a, kendilerine sığınan çaresiz insanları teslim edenler, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün Hollandalı askerleriydi. Hollanda’da açılan bir davada, tarihin en utanç verici kararlarından biri yazıldı:
”Biz Sırplar’a 350 Müslüman erkeği teslim ettik sadece, Birleşmiş Milletler bölgesinde olsalar bile, yaşama şansları zaten üçte bir oranındaydı, onların yakınlarına yüzde 30 tazminat öderiz.”
”Kalan 6 bin katliam kurbanının yakınına tazminat ödemeyiz zira, o insanları korumak Birleşmiş Milletler’in göreviydi, Hollanda Devleti sorumlu tutulamaz.”
Katledilenlerin sayısı 8 bin 372 de, neden dava açılan insan sayısı daha az diye düşünebilirsiniz.
Çok basit, katliamın üzerinden 23 yıl geçti ama hâlâ kimliği tespit edilememiş
2 binden fazla kurban var Srebrenitsa’da.
Gelelim bu işin Türkiye ayıbı kısmına...
Sosyal medya hesaplarında, Mekke’den ya da İstanbul’da verdiği iftar davetinden, bolca fotoğraf paylaşan bir sürü
ünlü var.
Srebrenitsa’ta çekilmiş bu Angelina Jolie fotoğrafı, onlara bir şey anlatır mı, umarım anlatır. Ve Türk solu, bu katliama, soykırıma, İslami kesimin duyarlılığı daha fazla diye, yıllardır beylik laflarla kınamadan fazlasını yapmadı.
Ayıptan öte bir durum, “Senin acın sana, benim acım bana” demek oysa...
Buyur buradan yak...
Gaziantep’te 60 yaşlarındaki adam, parkta, bir erkek çocuğunu taciz ederken yakalandı geçtiğimiz hafta...
Halk yakaladı, polise teslim etti ve karakola götürüldü.
Erkek çocuğun ailesi, miniğin psikolojisi bozulur ve adı çıkar diye şikayetçi olmamayı tercih etti. Savcılık da adamı serbest bıraktı.
Adam ertesi günü aynı parkta, Suriye’den göçmen altı ve sekiz yaşlarındaki iki çocuğun peşinden gidiyordu ve insanları fark edince, uzaklaştı.
Böyle bir adam neden serbest kalır biri anlatabilir mi, lütfen?
Türkiye’nin tek trafik kuralı...
Türkiye’de trafikte ceza gerektiren bir sürü yasa maddesi var ama bunlardan sadece biri uygulanıyor. Pazartesi sabahı Ankara’ya gittim, aynı akşam döndüm.
Çarşamba öğleden sonra da İstanbul’dan İzmir’e gittim. Türkiye’nin en işlek iki yolunu kullandım ve radardan başka bir trafik denetimi görmedim. Hatalı sollama, tehlikeli araç kullanma, ağır vasıtaların sol şeritte estirdikleri terör, rampada otomobil sollayan otobüs, hepsini gördüm ama ceza alan tek bir tanesi görmedim zira otoyol polisi kavramı halen havada.
Sonuç mu? Radarla hız denetimden başka uygulanan trafik yasası maddesi yok bizim ülkemizde...
TEŞEKKÜRLER MİNNETTAR...
Adının Arapça anlamı mintettar demek. Tesadüfen verilmiş bir isim değil bu, babası Lübnan asıllı bir ABD vatandaşı. Babasıyla gittiği bir Arap restoranında darbukayla tanışan, sonra masaya çıkıp dans eden bir çocuk o...
Sesini keçiye benzeten müzik öğretmeni tarafından okul korosuna alınmadığını biliyoruz. 15 yaşında çıkardığı ilk albümü, tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Pembe dizilerde oynadı, eğitim için müziğe, müzik için üniversite eğitimine ara verdi. Bu kısımları çok önemli değil aslında.
Asıl önemli olanı şöhret olduktan sonra yaptıkları...
Mesela bir sürü ödüle ve üne sahip olduktan sonra Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Marquez ile Latin Amerika’daki yoksul çocuklar yararına bir vakıf kurdu.
Avrupa ve Mısır tarihine meraklı, “IQ’n 140 mı?” diye sorduklarında “Annem ve babama sormak lazım” diye geçiştirecek kadar da zeki... Geçtiğimiz çarşamba akşamı herkesin bayıla bayıla konserine gittiği Shakira’nın hayatından kısa kesitler yazdıklarım.
Bunları bilince, sahnede şarkılar söyleyen ve dans eden kadına daha fazla hayranlık duyuyor insan...
