SEN UYU KUZU BİZ UTANIRIZ

Sen, bir kaldırım kenarında dünyanın en rahat yatağında yatarmış gibi betonun soğuğunu küçücük vücuduna çeke çeke uyu kuzu...

Becerebilirsek utanırız biz...

Utanırız çünkü tüm çocuklar melektir diye öğretilmişti bize...

Müşteriden arta kalan patates kızartmasını yediği için akranın olan çocuğu döven bir müdür hiç olmadı bu ülkede.

Yoksa oldu mu?

Sanki savaştan ve ölümden kaçmak yerine zevk için ülkemize gelmişsiniz gibi kimse muamele etmedi size...

Yoksa etti mi?

Senden 1-2 yaş büyük abi ve ablalarının Taksim’de bir otobüsün egzos gazında ellerini ısıttığını görüp de kimse kafasını çevirmedi.

Yoksa çevirdiler mi?

Hiç kimse “Biz kendi açımızı doyuramıyoruz, nereden çıktı bu Suriyeliler?” demedi.

Yoksa dediler mi?

Kemeraltı’nda dakikalarca kovalayıp sonra da dövülen vatandaşın çocuk var ya, ailesiyle beş yıldızlı tatil yaptırdık ona biz.

Dayağın acısı geçmiş, ruhunda hiç iz kalmamıştır hatta “Bir daha dövseler de tatil yapsak yine” diyordur.

Yoksa demiyor mudur?

‘Küçük Kibritçi Kız’ masalını okuduğunda gözleri dolan, kendi evladına daha bir sıkı sarılan insanların ülkesi burası aslında.

Sen, bir kaldırım kenarında dünyanın en rahat yatağında yatarmış gibi, betonun soğuğunu küçücük vücuduna çeke çeke uyu kuzu...

Belki, becerebilirsek, insan olduğumuzu yeniden hatırlarız biz...

MESLEĞİ: ÜNLÜ

Kerimcan Durmaz, bu ülkede polemik konusu da olabildi sonunda.

Cengiz Semercioğlu ile Oben Budak köşelerinde tartışıyorlar 2-3 gündür.

Mantığım Cengiz’den yana ama Oben Budak’ın itirazlarında da ciddiye aldığım nokta çok.

En azından hepimize yutturulan, sesi olmayan şarkıcıları ve sinema dili olmayan yönetmenleri sorguluyor Oben. Bilmem hatırlar mısınız, mankenlerin kariyerlerine haber spikeri ya da şarkıcı olarak devam ettikleri dönemler vardı? Hem oyuncu hem de şarkıcı çoktur bizde, sanatçı diye bilerek yazmıyorum.

Ünlü olmak sonuçta bir meslek haline geldi. Nasıl ya da hangi özelliklerle ünlü olduğunuzun bir önemi kalmadı.

Tamam dünyada da ünlü olmak bir meslek ama en azından ilk basamakları çıkarken bazı özellikler gerekir.

Bizde kısa sürede ünlü olmak mümkün ama unutmayalım ki, hızla yükselenler aşağıya daha hızlı indiler.

Kerimcan Durmaz meselesinde de aynısı olacak...

CEM YILMAZ, ŞAHAN, KABAK TADI...

Her seferinde birini geçmiş olmaya sevinmek.

Bu sevincini herkese ilan etmek, geçene mi fayda sağlar yoksa geçilene mi?

Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz’ı gişede ya da başka bir konuda geçtiğini her ilan edişinde aklıma bu soru geliyor.

Konuyu biraz daha açayım:

Cem Yılmaz’ı geçtim mesajı ya da görseli karşı tarafta hangi duyguyu uyandırıyor?

Demek Cem Yılmaz’ı geçmek bu kadar önemli.

Demek Cem Yılmaz’ı geçmek çok sevinilecek bir durum. Demek ki bu piyasada başarı çıtasını belirleyen kişi Cem Yılmaz.

Bu saydıklarım işin bir yanı diğer yanda da bu ikili arasındaki duruma medyanın atlama iştahı var. Şu şunu geçti, bunu bunu geçti başlıklı haberler kabak tadı veriyor bana.

Yazı Cem Yılmaz’ı kayırır gibi oldu ama hiç öyle bir duygum yok. Aksine, Cem Yılmaz’a Leman Kültür günlerinde, Şahan’a da TV8’de Zoka’yı yaptığı dönemde daha fazla sempati duyan biriydim.

Şimdi ikisine de kayıtsız kalabiliyorum.

AKILLI SEÇİM

Türk Hava Yolları, reklam filmlerinde yıllarca dünya starlarını kullandı. Sonuncusunda oynayan Zach King’in adı ya da yüzü belki size çok tanıdık gelmeyebilir ama iyi seçim.Vine’ın, daha doğrusu altı saniyede meram anlatma alanı olarak bilinen platformun en ünlü isimlerinden biri Zach King.

Görsel efektler konusunda son derece başarılı, bunu Londra Film Festivali birincisi olarak taçlandırmış bir isim. Dünyada da bir sürü hayranı var. Dünyanın en zenginleri gibi herkesin kabul ettiği listeler yayımlayan Forbes Dergisi’nin, “YouTube’da en çok kazananlar” listesi açtığı bir dünyada Zach King’i reklamlarda oynatmak akıllı bir fikir olmuş.

Bir arama motoruna THY ve Zack King yazıp da filmi seyrederseniz, siz de bana hak vereceksiniz...

DÜNYADA ZENGİNLER BİZDE DOMUZLAR...

Petrol siyah altın diye bilinir ya, Trüf mantarı da siyah elmas diye anılır. Beluga havyarından sonra dünyanın en pahalı yiyeceğinden söz ediyoruz.

Rakam üzerinden konuşursak, İtalya ve Hırvatistan’da yetiştirilen beyaz trüf mantarının kilosu
10 bin dolar seviyesinde.

Türkiye’de 100 gram siyah trüf mantarı şu an 150 ila 200 TL arasında değişen bir fiyata satılıyor. Eskiden dünyada zenginlerin yediği, Türkiye’deyse insanlar ilgi göstermediği için yaban domuzlarının tükettiği bir üründü trüf mantarı.

Artık devlet, üniversiteler ve çiftçiler iş birliği yapmaya başladılar ve son üç yılda ciddi mesafe alındı. Ancak asıl önemli olanı bir sürü ormanda beyaz dahil çeşit çeşit doğal trüf mantarı bulunması.

Çıkarıldıktan sonra tercihen bir hafta içerisinde tüketilmesi gereken bir ürün olduğu için, bu işin üretimi kadar pazarlamasına da kafa yormamız lazım artık.

‘MUHTEŞEM YÜZYIL KÖSEM’ BAŞLIYOR

Yapımını TIMS Productions’ın, yapımcılığını Timur Savcı’nın üstlendiği ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’, 14 Kasım Pazartesi FOX’ta başlıyor. Dizinin yeni sezonunda, Nurgül Yeşilçay, Metin Akdülger, Farah Zeynep Abdullah, Caner Cindoruk ve Aslı Tandoğan gibi başarılı oyuncular yer alıyor. Senaryosunu Yılmaz Şahin’in, yönetmenliğini Çağatay Tosun’un üstlendiği ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’, ‘Devlet - i Aliyye’ ile nikahlı Kösem Sultan ve oğlu Murad’ın savaşını konu alacak.