Bu aralar çocuklar arasında en büyük fenomen ‘Kral Şakir’...
Varol Yaşaroğlu ve Grafi2000 ekibi öyle bir iş başarmış ki, miniklere televizyondaki yayın yetmiyor, internette de seyrediyorlar.
Onlar da yetmiyor, kitaplarını okuyor, ardından boyama kitabına geçiyorlar, ardından “Hadi tiyatrosuna gidelim” diyorlar.
Geçen pazar, ‘Kral Şakir’i izlemeye gelenler arasında Acun Ilıcalı ve kızı Melisa da vardı.
Baba Ilıcalı, ekrandakinden fizik olarak hiç farklı değil ama çok daha sevecen, daha hassas.
Pazar gün ortasında, ‘Önce babayım, sonra ünlüyüm’ diyen birini uzaktan izlemek de keyif veriyor insana.
Yanıtsız soru haberiGazetecilik, eskiden soruya verilen cevaplar üzerinden yapılan haberlerle şekillenirdi.
Ne zaman ki PR ile habercilik arasındaki çizgi yok oldu, artık yanıtsız sorular haber formunda pazarlanmaya başlandı.
Hani şu ‘Birlikte öğle yemeği yediler’ diye bile basın bülteni geçilen Metin Hara-Adriana Lima ilişkisinde yeni bir gazetecilik perdesi açıldı.
Hara bir yerde kahvaltı etmiş, artık kim çok merak ediyorsa, “Lima ile barıştınız mı?” diye sormuş, o da cevap vermemiş.
Dün bir baktım, bir sürü yerde kocaman haber, foto galerileri vesaire...
Adım gibi eminim ki, bu da posta kutularına düşen bir basın bülteni ve içinde kamuoyunun, gerçekten varsa, merakını gideren tek bir bilgi kırıntısı yok.
Hara, “Halen haberlerim çıkıyor” diye sevinebilir ama aslında üzülmeli!
Kimse, “Yeni kitabınız ne zaman çıkıyor?” ya da “Nerede bir söyleşiniz var?” falan diye sormuyor ve kariyeri ünlü model üzerinden devam ediyor...
İnternet reklamları ve çocuklarDünya Sağlık Örgütü, dijital medyada çocuk ve gençlere yönelik sağlıksız gıda reklamlarına dair bir rapor hazırladı.
Rapor uzun ama özeti net: Her gün sanal dünyada daha fazla zaman geçiren çocuklar, aşırı şeker, yağ ve tuz içeren sağlıksız ürünlerle ilgili reklam bombardımanına tutuluyor.
Bu işin bir düzene sokulması gerektiğini ve miniklerle, gençlerin bilinçlendirilmesi gerektiğini söylüyor Dünya Sağlık Örgütü.
RTÜK, bir süre önce son derece akıllı bir iş yaptı ve çocuk kanallarıyla, onlara yönelik yayınlar için reklam kısıtlamaları getirdi.
Eğer miniklerin internet dünyasında geçirdiği zaman azalıp, TV karşısında geçirdikleri zaman artıyor olsaydı içimiz rahat olabilirdi.
Ancak durum bunun tam aksi, artık daha çok internet ortamında vakit geçiriyorlar.
Gelecek nesilleri korumak adına, bu konuda ne yapılabilirse yapmalı RTÜK.
Merkezi başka ülkelerde olan platformlara müdahale etmek kolay değil biliyorum ama en azından bu konuda çaba göstermek gerekiyor.
Unutmayın ki, Türkiye’de üretim yapan ve çocukların tercih ettiği global bir firmanın, Almanya’da sattığı ürünler Türkiye’de sattıklarından daha sağlıklı.
Çocuklarımızı sevmek lafla değil, onları koruyarak olur...
Müthiş bir şovmen gittiBizim kafes dövüşü diye nitelediğimiz MMA yıldızı Conor McGregor, kariyerine son verdiğini açıkladı.
İnanılmaz bir dövüşcü değildi ama müthiş bir şovmendi.
Basın toplantıları sırasında giydiği kıyafetler, çıkardığı planlı gerginlikler, hatta ağzını bozduğu anlar bile bir kariyer planının parçasıydı.
O yüzden videoları en fazla seyredilen, reklam dünyasının tercih ettiği bir adamdı.
Artık ister kafes dövüşcüsü olun, ister futbolcu, ister bir bilim insanı, önemli olan sadece işinizdeki başardıklarınız değil.
İnsanlar sıradan olmayanları, yaptıkları işin şov kısmını unutmayanları tercih ediyor.
Bunu bilenler kazanıyor, fark edemeyenler hayata küskün olarak ölüyor...
Kim bu adam?Adı Yaşar Alptekin, kim olduğunu biliyoruz aslında.
Modellik yaptığı dönemlerde işini iyi yapanlar arasındaydı, kuşağının en bilinen isimlerinden biriydi.
Sonra podyumları bıraktı, başka bir hayat tarzı seçti.
Hiç sıkıntı yok, insan kendini nasıl mutlu ve huzurlu hissediyorsa öyle yaşamalı zaten.
Ancak seçtiği hayat tarzında olmakla yetinmiyor Alptekin.
Sokakta sigara içen kadınlar için “Ucuz” dedi mesela geçtiğimiz gün.
Kimsin sen arkadaş, hiç tanımadığın binlerce kadına “Ucuz” deme yetkisi ve hakkını nereden buluyorsun?
Kimin ucuz, kimin pahalı olduğunu belirlemek ve bunu dile getirmek sana mı düştü?
Cinsiyet üzerinden böyle toplu bir saldırıda bulunmak kadar ayıp ve en önemlisi büyük bir günah var mı?