Kaan Tangöze, Kıvılcım Ural, Seçkin Piriler cephesinde yaşananlardan itinayla uzak durdum bugüne kadar. ‘Nasıl olsa susarlar, nasıl olsa sular durulur’ dedim ama hep daha beteri oldu.
Kıvılcım Ural’ın kendini ve sevdiği adamı suçlamalardan korumak adına çıktığı ekranda “16 yaşında birlikte oldum” demesi nasıl bir garabettir? Düşünün o dönem Kıvılcım Ural 16, Kaan Tangöze de 33 yaşında. Türk Ceza Kanunu ‘suç’ diye tanımlıyor bu durumu... Suç olmadığını varsayalım, bir sürü insanın aklı almaz böyle bir durumu. Bu itiraf, en çok Tangöze’ye zarar verdi. Sonra bir başka garabet örneği Seçkin Piriler’in durumu. Adını, Adnan Hoca denilen Adnan Oktar’ın yargılanması döneminde duymuştum ilk. Bir kadın, başka bir kadını tercih ettiğini bildiği adamı, erotik mesajlarla döndürmeye çalışır mı? İddia o ki, o sırada Piriler’in hayatında da birisi varmış. Peki ihanete uğramış olmaktan şikayet eden biri başkasına nasıl ihanet edebilir?
“Yuva yıkan ben değilim” diyen Kıvılcım Ural’ın diğer söylediğine dikkat ettiniz mi?
Seçkin Piriler’den gelen mesajı alıp, o sırada Piriler’in hayatında olduğunu söylediği adama iletmiş Ural. Yuva olmasa da en azından o an süren bir ilişkiyi bitirme hareketi bu, içinde kız arkadaşına sahip çık uyarısı olsa bile...
Can Yücel’in “Ne kadar rezil olursak o kadar iyi” mısrasının ete kemiğe bürünmüş haline döndü bu garip üçgen. Yazık ediyorlar, hem kendilerine hem de bu bombardımana maruz kalan bizlere...
Google takibinden kurtulmak
Haberi BBC’de gördüm ve deyim yerindeyse üzerine atladım. Meğer Google’da yaptığımız aramaların geçmişini ya da konum paylaşımını, reklamcılara pazarlamak için toplanan bir sürü veriyi silmek mümkünmüş. Tek yapmanız gereken ana sayfada yer alan uygulamalar ikonundan hesabınıza gitmek. Sonra ‘kişisel bilgiler’ ve ‘gizlilik’ bölümüne girip, geçmişi bulup silmek. Bir daha kayıt altına alınmasını engellemek mümkün.
Paran varsa 2018’e iki kere girebilirsin
Sidney ile Los Angeles arasında 19 saatlik bir zaman farkı var. Eğer 200 bin dolar paranız varsa ya da adam başı 20 bin dolar ödeyebilecek 10 arkadaşınız varsa, 2018’e önce Sidney’de, ardından en hızlı özel jetlerden biriyle Pasifik Okyanusu’nu aşıp Los Angeles’ta girmek mümkün.
Çankaya nere, Kanada nere?
Çankaya Belediyesi temizlik işçileri, çöpten kurtardıkları kitaplarla kütüphane kurdular diye yazdım ya, fotoğraf Kanada’dan geldi. Bir evin önünde çekilmiş bu kare... Birçok evin önünde böyle dolaplar var. İnsanlar, ya dolaplara ya da kutulara isteyenlerin alması için kitap bırakıyor. Kitapları alan kişiler o kutulara ya başka bir tane bırakıyor ya da okuduktan sonra geri getiriyor.
Bir ülke ne kadar gelişmişse kaldırım yüksekliği o kadar az olur falan diyoruz ama bu yetersiz bir ölçüt. Kitap çöpe atılmaz arkadaş, yerin yoksa, kitaplığında kalmasını istemiyorsan, bir duvarın üzerine bırak da başkası alsın okusun bari.
Cep telefonundan rahatsız edilmek
Bir bankaya ya da işletmeye cep telefon numaramı vermiş olmam, beni haftanın yedi günü her istedikleri saatte arama hakkı verdiğim anlamına gelmiyor, değil mi?
Diyeceksiniz ki numara vermediklerimiz de arıyor, SMS atıyor, verdiklerimize gelinceye kadar çok örnek var. Doğru ama Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun bu konuya dair açtığı bir şikayet sayfası var en azından. Doldurması çok fazla zaman alsa da bir yol var ama diğer kısmı daha beter. Cumartesi-pazar ya da akşam mesai saatinden sonra insanlar ürün tanıtma, pazarlama ya da bilgilendirme adı altında aranıyor. Daha ayıp olanı, arayan kimse sonuna kadar çaldırıyor telefonu.
Açarsanız da makine gibi konuşuyor, “Uygun musunuz?” diye sormak yüzde 99’unun ya aklına ya da işine gelmiyor. Arayan arkadaşlar tahminen asgari ücretle çalışan, emir kulu insanlar. Onlara değil ama beni her saat arayabileceğini düşünen markalarla tüm ilişkimi keseceğimi söylüyorum, hemen kapatıyorlar telefonu. Size de öneririm...