MÜTHİŞ BİR HİKAYE, SONY CHANNEL TÜRKİYE

Dün gece saat 21.00’de, yayın hayatına başlayan Sony Channel Türkiye’nin arkasında muazzam bir hikaye var.

Bir müzakere süreci düşünün ki, iki seçim, terör olayları yaşanmış.

Böyle yazınca çok basit gözüküyor belki.

Müzakere için gelen adamın uçağı havadayken Atatürk Havalimanı’nda terör saldırısı oldu, uçak geri döndü.

Süreçteki zorluklar sadece bunlar değildi.

Satış işlemi için atılan imzaların daha mürekkebi kurumadan FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Buna rağmen işler devam etti ve dün gece yayın başladı.Şimdi bir hakkı teslim etmek gerek...

Sony Channel’ın ortak olduğu Planet TV’lerin sahibi Sevin Ergun, aylar süren müzakere sürecinde Türkiye’nin ne kadar dinamik bir pazar olduğunu, ülkemize güvenenlerin her zaman kazanacağını anlattı.

Türk televizyonculuğunun en önemli isimlerinden biri olan Murat Saygı, sektörün ihtiyaçlarını, yaratılacak sinerjinin piyasada dolduracağı boşluğu gösterdi.

Eğer karşı tarafın da Türkiye’ye dair bir fikri ya da inancı olmasaydı bana göre bu iş gerçekleşmez, dün gece de yeni bir logo, yeni bir heyecan televizyonculuk hayatımıza katılmazdı.

Dün gece yayına başlayan kanal Sony Channels’ın Türkiye’deki ilk kanalı ama son değil.

Şu an Sony Channel-Sevin Ergun ortaklığı üç kanalı daha yayına hazırlıyor.

Çok zorlu bir zaman diliminde Sony Channel’ın Türkiye pazarına girmesi demek, diğer dev markaların da ardından geleceğinin işaretidir.

Social İstanbul

Ama Beyoğlu’nun durumunu hep büyük markaların mağaza açması ya da kapatması üzerinden konuşuruz.

Eğer Beyoğlu’nun çehresi değişecekse bu hiç şüphesiz sanat ve bilim sayesinde olacak.

Nisan ayında açılacak olan Social İstanbul, işte bu amaca hizmet edecek 4 bin metrekarelik bir yer... Bu mekan, Demirören İstiklal’de açılıyor, gazete de aynı grubun diye, görmezden gelemem bu gelişmeyi.

Zira bir sürü sanat mekanının kapandığını ya da yandığını görecek kadar yaşadım bu ülkede...

MERHABA MEKSİKA

Son beş haftada Türkiye’den iki firma, ürünlerini tanıtmak için gazetecileri Meksika’ya götürdü.

Tahmin edebileceğiniz üzere gidenler arasında tek bir muhabir yoktu.

Kafileler, yöneticiler ve köşe yazarlarından oluşturulmuştu.

Hani reklam kokan haber-yazı karşılığı hanut tartışması vardı ya, hatırladınız mı? O tartışmada gazeteciler.com’da yazan Nuran Yıldız ve bir de ben tartışamaya muhabirlerden başlamak doğru değil diye yazmıştık.

Hiç şüpheniz olmasın ki bu tartışma hızla sona erecek, sürmeyecek. Merhaba Meksika, hava nasıl oralarda?

Bu çirkinliğe el at Hidayet Başkan

Bayrampaşa’dan çıkan tek ünlü sporcu Arda Turan değildir.

Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu da Bayrampaşalı’dır.

Hayat hikayesini okursanız tam bir sıfırdan zirveye çıkan adam portresi görürsünüz.

Varlığı ve yokluğu bilen bir adam olarak şimdi Hidayet Türkoğlu’nun el atması gereken bir durum var. Hikaye şu: Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın düzenlediği bir turnuvada okul kız takımları karşı karşıya geliyor.

Adana Vakıfbank Ortaokulu, üçüncü çeyrekte 83-0 galipken koçları halen tam saha baskı yapılmasını istiyor. Averajın etkili olduğu bir maç olsa canım yanmaz, sadece hocanın çirkin hırsı. Rakip Bilecik Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu oyuncuları, bu acımasız tavır karşısında sahada ağlamaya başlıyor. Duruma üzülen hakemler de fauller çalarak maçın 103-4 sona ermesini sağlıyor.

Federasyon yönetmeliğini ve bu yönetmeliğin söz konusu turnuvada geçerli olmadığını biliyorum.

Ancak yapılabilecek şeyler yok değil.

Mesela travmayı atmaları için Bilecikli kızlar kadın basketbolcularla bir antrenmana çıksa mesela.

Ya da Hidayet Başkan, o çocukların bir antrenmanına katılsa veya bu çocuklara basketbolun bu olmadığını anlatacak bir yol bulunsa. Bir de hırsın çirkinleştirdiği ve kendi takımına basketbol öğretse bile sportmenlik öğretememiş hocanın durumu var.

Keşke onun için de yapılabilecek bir şey olsa...

Zehra Çilingiroğlu, eğitim hayatı devam eden genç bir kız. Bir sürü yaşıtından çok daha mazbut bir hayat yaşıyor.

Buna karşın medya ilgisi hep üzerinde, zira Hülya Avşar ve Kaya Çilingiroğlu’nun kızı.

Emirgan’da bir mekanda, iki arkadaşıyla otururken gazetecileri görünce paniklemiş genç kız. Ünlü olmanın getirdiği bir yük vardır ama Zehra ünlü değil. Bu anlamda tek suçu anne ve babasının ünlü olması.

O yüzden de iki arkadaşıyla oturan genç bir kızı rahatsız etmemek gerek.