MÜTHİŞ BİR AŞK HİKAYESİ

Düşünün, eşiniz çok hasta...

Yakalandığı bir alerjiden dolayı siz dahil kimseyle temas etmemesi gerekiyor.

Eğer temas ederse ve etkilenirse vücudu korumakla görevli hücreler mutasyona uğruyor ve sağlıklı hücrelere saldırıyor.

Aynı televizyon programını evin farklı katlarında seyrediyor, birbirinize mesaj

atıyorsunuz. Bir de hastalığın bu kadar ilerlememiş olduğu flört zamanı ve evliliğin ilk yıllarındaki resimlere bakıyorsunuz. Ama birlikte değil, ayrı yerlerde yine mesajlaşarak. Genellikle hastalanan erkekleri kadınlar terk etmezler ya, bu hikayede tam tersi oluyor. Erkek tüm gün çalışıp eve geliyor, eşine yemek yapıyor sonra ayrı katlarda yaşıyorlar. Yemek dediğim aslında yenilebilen sadece 15 cins ürün var ve adam bunlardan sadece ikisini yapabiliyor.

Doktorlar her türlü tedaviyi denemişler ama bir sonuç alamamışlar hâlâ...Nadiren yan yana geliyor ve her buluşmada mutlaka maske takıyorlar.

Nasıl oluyor da bir evlilik böyle gidiyor sorusuna “İyi günde kötü günde diye birbirimize söz verdik ve öylece devam ediyoruz” diye cevap veriyor, ABD Minnesota’da yaşayan çift... Hikayelerini okurken kah gözlerim doldu, kah dünyada hâlâ böyle insanlar olduğunu görmenin sevinci kapladı içimi... Müthiş bir aşk hikayesi bu ama içinde bir de soru barındırıyor. Siz kadının ya da erkeğin yerinde olsanız bu kadar sağlam durabilir miydiniz?

ALIN O ALETİ ELİNDEN

İngiltere’de bir anne ve baba, okuldan eve gelir gelmez tablete sarılan, cep telefonunu elinden düşürmeyen, ödev yapmayan, evdekilerle çok az diyalog kuran 13 yaşındaki oğullarıyla yaşadıkları hikayeyi anlatmışlar gazetelere.

Önce sözle uyarmışlar, işe yaramamış. Sonra saat sınırı koymuşlar, çocuk bir süre uymuş sonra eski tas eski hamam. Baba dayanamamış ve bir yıl boyunca cep telefonu ve tabletini geri vermemek üzere almış çocuğun elinden. Sonra ne mi olmuş?

Çocuk ilk altı hafta tepki göstermiş, yalvarmış, ağlamış, surat asmış, aileyi protesto etmiş. Ama sonra evde ve sokakta daha sosyal olmaya başlamış. Ardından da notları yükselmiş. Şimdi bağımlılığından kurtulmuş ve mutlu biri olarak yaşamaya devam ediyor o 13 yaşındaki çocuk...

Bu arada İngiltere’de psikologların ailelere bir başka önerisi daha var; o da dijital günbatımı. Yani çocuk yatmadan 1-2 saat önce elindeki tüm teknolojik aletleri bırakma kuralının getirilmesi...

İşe yarayan bir örnek bulduk, altı hafta direnmek bazen çocukların gelecek 60 yılını kurtarabiliyor demek ki...

NUSRET VE ÜÇ BÜYÜKLER

Leage of Legands, dünya üzerinde efsane haline gelmiş az sayıdaki oyundan birisi. İş oyun ama dünyanın en iyi takımları her sene bir ülkede turnuvada buluşuyor. Oyunun yaratıcısı Riot Games bu turnuvayı ve takımları kendisine ait televizyon kanalından yayınlıyor. Geçen sene Seul’da düzenlenen final maçına da 70 bin kişi gelmişti. Şimdi Türkiye adına önemli bir gelişmeden söz edeceğim size.

Riot Games İstanbul ofisini kuran Hasan Çolakoğlu, gelişmekte olan pazarlardan sorumlu direktör görevine getirildi ve Los Angeles’a taşınıyor. Babası, Türkiye’deki haber televizyonculuğunun temellerini atan Nuri Çolakoğlu olunca bu duruma şaşırmamak lazım aslında. Sayfada gördüğünüz fotoğrafa bakıp Nusret’in tuz serpme görüntüsünün Leage of Legands’ın bir parçası olduğunu sanmayın. Aslında bu bir caps ama kim yaptıysa müthiş yapmış. Yakın bir gelecekte bu görüntü gerçekten oyuna eklenir mi bilmiyorum ama şimdiden yazmış olayım, Galatasaray da Leage of Legands takımını kurduktan sonra Türkiye’de de oyunun ligi başlayacak ve 3 büyüklerin takımları kapışacak...

NEOPALPA DONALDTRUMPI

Şu Amerikan mantığını anlamak mümkün değil gerçekten. Bugün yeni Başkan Donald Trump yemin edip, resmen görevine başlayacak. Kaliforniya Üniversitesi bu hafta yeni bulduğu bir güve türüne başlıkta gördüğünüz adı vermiş. Onurlandırmak mı bu, yoksa dalga geçmek mi karar veremedim doğrusunu isterseniz. Hoş, geçtiğimiz sene de görevdeki Başkan Obama’nın adı benzerliği dolayısıyla bir balığa verilmiş ve bilim dünyası kayıtlarına Tosanoides Obama adıyla geçmesi sağlanmıştı.

PASAPORT HARCI YOK...

Türkiye’de okul öncesi eğitime önem verilmiyor diye haklı olarak şikayet eder dururuz. Çarşamba günü öğrendim ki devlet anaokulu öğrencilerinden de pasaport harcı almıyor. Bu yaşıma geldim ömrümde ilk kez devletin anaokuluna gidenleri de öğrenciden saydığını gördüm. Bu kararı alan her kimse kutlamak lazım.

SEZEN AKSU MU SAZAN AKSU MU?

Siyasi açıklamasını beğenmediği için Sezen Aksu’ya Sazan Aksu diyen siyasetçi nerede bugün? Ben söyleyeyim, siyasetin dışında... Peki ya Sezen Aksu nerede, hâlâ aynı yerde ve daha önemlisi şarkıları farklı tüm siyasi düşüncelerin dilinde. Eserleri insanların duygularına dokunabilen kişilerin sanıldığından çok daha güçlü olduğunu defalarca görmüştük tarihte. İnsanlar, Sezen Aksu’ya siyasi fikirleri nedeniyle kızsalar bile Minik Serçe’yi dinlemekten kolay kolay vazgeçmezler. Gidip özellikle bir CD’sini almazlar belki ama sokakta ya da radyoda bir şarkı takılır dillere, özlediğini fark eder insan. Onca zamandan sonra yeni bir Sezen Aksu albümü dinlemek keyifli olacak benim için...