Sevdiği kızın başkasıyla evleneceğini duyup, “Ya benimsin ya da toprağın” diyen bir sürü katil gördük bu ülkede.
Katil olmayıp kendi canına kıyan ve geride gözü yaşlı insanlar bırakanları da gördük.
Tüm bunları bilince Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’nden gelen hırsızlık haberine kızamıyor insan. 17 yaşındaki bir delikanlı sevdiği kızın başkasıyla evleneceğini öğrenmiş. Sonra da gidip, gizlice kızın evine girmiş ve nişan elbisesini çalmış. Düşünsenize ‘elbise olmazsa o nişan olmaz, sevdiğim kız da başkasına yar olmaz’ diye düşünmüş. Aile şikayetçi olunca genç yakalanmış, sonra da adliyeye sevk edilmiş. Tutuklandı mı yoksa serbest mi kaldı, bilmiyorum ama onca cinayet olayından sonra nişan elbisesi çalan genç çok bir masum geldi bana...
DENİZ SEKİ DEĞİŞMİŞ MİDİR?
Bir kadın için kozmetik ürünler ya da makyaj malzemeleri önemlidir değil mi?
Deniz Seki çok uzun zamandır hasret bunlara.
Bir kadın için çok normal olan şeyler Seki için ulaşılmaz şeyler çok uzun zamandır. Mesela, banyodan çıktıktan sonra bornozla dolaşmak, saçlarını hünerli bir kuaförün ellerine teslim etmek, internet ortamında dolaşmak, cep telefonuyla sağı solu aramak, sosyal medya hesaplarını kontrol etmek.
Alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda kalmak, hayatı mecburiyetler toplamı olarak yaşamak daha katı yapar insanı.
Deniz Seki, değişmiş olarak çıkacak içeriden ama kalbi nasırlaşmış olmayacak.
Artık kandırılması daha zor ama tanık olduğu hikayelerin etkisiyle gerçek acıyı ya da dramı daha fazla bilen bir Deniz olacak karşımızda...
Hayatının ve özgürlüğünün değerini daha fazla bilen ama kandırılması çok daha zor bir sanatçı bulacağız karşımızda.
Bugüne kadar duygularının peşinden bodoslama giden bir Seki vardı, bir sürü adamdan daha mert bir hayat yaşamıştı.
Bundan sonra duyguları çok daha canlı ve kırılgan ama aklı her zaman tetikte olan birini bulacağız karşımızda.
Yeni değil, yenilenmiş bir Deniz Seki için geri sayım zamanındayız artık.
Bir sürü gazeteci için Seki’nin cezaevi anıları çok ilginç olabilir ben cezaevinin şarkılarına etkisini merak edenlerdenim.
Dışarıda olana sayılı gün çabuk geçer, içeride olan içinse uzadıkça uzar...
Sık dişini Deniz, çok az kaldı...
SEVMİYORUM AMA İYİ İŞ OLDU
Türkiye’de hangi partiden olursa olsun istisnasız tüm belediye başkanlarının en
çok sevdiği şeydir konser düzenlemek. Bazen hepsinin içinde organizatör olma isteği yattığını düşünürüm bu yüzden.
Yazıya böyle girdim zira Sarıyer Belediyesi geçen hafta 6. Edebiyat Günleri ve buna bağlı bir kitap fuarı düzenledi. Laf olsun diye değil, son derece çalışılmış bir organizasyondu. Şiirlerinin neredeyse tamamını ezbere bildiğim Ahmet Telli de oradaydı, Nazım Hikmet mısralarıyla Genco Erkal da... Beyaz Martı Ödülü’nü bu sene bir başka söz üstadı olan Murathan Mungan aldı, kapanışta Yeni Türkü konser verdi.
Sadece edebiyat dünyasının usta isimlerini okurlarla buluşturmakla kalmayıp, Fakir Baykurt Öykü Ödülü de düzenlendi. Hoşuma giden, üç dalda toplam 661 öykünün yarışması, yani son derece yüksek olan bu katılım oldu.
Başlığa açıklık getirerek yazıyı bitireyim...
Tüm hayatım boyunca en sert telefon tartışmasını yaşadığım kişi Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’tir.Sevmeme durumum devam ediyor olsa bile, bu sene güzel bir iş çıkardı Başkan.
Sezar’ın hakkı Sezar’a yani...
‘Rocky 3’ü seyret Arda
Arda Turan bu aralar eleştirilerin hedefindeki isim. Haklı, haksız bir sürü eleştiri var ortada.
Arda’nın yeteneği ortada, ismi üzerindeki kara bulutları dağıtmak da sadece onun elinde.
Arda’ya tek tavsiyem ‘Rocky 3’ü defalarca seyretmesi.
Şöhretin kariyere verdiği zararı anlamak ve düştüğün yerden kalkmayı bilmek adına muhteşem bir filmdir.
Üzülmek ya da öfkelenmek yerine Arda düşünmeli ve düştüğü yerden tekrar kalkmalı...