Kayahan damadına bıçak mı çekti?

Eski damadı Tayfun Duygulu, geçmişte bir zamanlarda, bir şarkı tartışması sırasında, Kayahan’ın kendisine bıçak çektiğini anlatmış.

Anlatmış dediğime bakmayın, yaptığı bu ama doğru fiil iddia etmiş olmalı.

Kayahan aramızdan ayrılalı yıllar oldu, kendini savunması ya da olayı yalanması mümkün değil.

Peki Duygulu bunca zaman sonra neden bu olayı anlattı sizce?

İçinde yara kaldığı, haksızlığa uğradığını düşündüğü için mi yoksa yıllar sonra Kayahan’ın sırtından adını hatırlatma çabası mı bu?

Piyasada bu tarz adam ve kadınlardan

o kadar çok var ki, insanın midesi kaldırmıyor bir yerden sonra bu ucuz çabayı.

“Peki niye yazdın?” diyeceksiniz, yazdım zira aptal olmadığımızı, kafalarının ardından geçen gündeme gelmek için her yol mubah felsefesini anlamadığımızı bilmelerini istedim.

Gökhan Kırdar deyince aklına gelen...

Gökhan Kırdar adını duyunca aklınıza, ‘Kurtlar Vadisi’ müziği geliyorsa, ortada bir sorun var demektir.

Eğer, ‘Yerine Sevemem’, ‘Fayton’ ya da ‘Üstüme Basıp Geçme’ şarkılarını bilmiyorsanız, parçalardan birini dinlerken duygularınızda bir kıpırdanma olmuyorsa durup, bir daha düşünmek lazım.

Düşünmeniz gereken şey, Gökhan Kırdar’ı bilip bilmemekle alakalı değil.

Hayatı nasıl yaşadğınızla alakalı bir durum sözünü ettiğim aslında...

BAK ŞU BESLENME EFSANELERİNE...

Dünyada kaç tane ‘İnsan Beslenmesi Profesörü’ var bilmiyorum ama Martijn Katan’ın bu unvanı taşıdığını ve Hür Asmterdam Üniversitesi Beslenme Bilimleri Kürsüsü’nde görev yaptığını biliyorum.

Emekli olduktan sonra bir gazetede yazmaya başlayan bu profesör, zaman zaman çok ilginç bilgiler paylaşıyor.

C vitamini fayda mı, zarar mı?

Sanılanın askine C vitamini insanı hastalıklardan korumuyormuş. Her gün bin miligram C vitamini alan birinin, hastalığı atlatma süresi sadece dikkate alınmayacak kadar daha kısa oluyormuş. “Eee tamam, işte faydası” diyeceksiniz ama durum tam olarak öyle de değil. C vitaminin bir bölümü, vücutta oxalat maddesine dönüşüyormuş ki, bu madde de böbrek taşlarının yapı taşı diye biliniyormuş. Biz ne biliyoruz, bilim ne diyor...

Çiğ yeme, pişir...

Sebzeler pişirildiğinde besin değerlerini kaybeder diye biliriz ya, durum öyle değilmiş. Bu profesöre göre, sebzeyi değerli kılan tek şey, içindeki folik asit ve C vitamini. Pişirdiğinizde C vitamini azalıyor ama folik asit aynı seviyede kalıyor. Adam diyor ki: “Pişmiş sebzenin yoğunluğu azalır daha çok yersiniz ve aynı zamanda koli basili gibi zararlı bakterilerden de kurtulursunuz...”

Organik sebze-meyve efsanesi

Organik meyve ve sebzeyle geleneksel tarım ürünlerindeki fiyat farkı çok ama bu profesöre göre, daha organik ürünlerle daha sağlıklı olmuyoruz.

Hatta organik gıdalarda görülen nitrat eksikliğine bakacak olursak, durup iki kere düşünmemiz lazım. Nitratın eskiden kanserojen bir etkiye sahip olduğu düşünülüyormuş ama bunun doğru olmadığı ortaya çıkmış. Şimdi nitratın tansiyon düşürücü etkisi ve faydasından söz ediliyor.

Ancak hatırlatmam lazım ki, AB içinde, meyve ve sebzedeki zirai ilaç kalıntısı çok ciddi takip ediliyor ama organikle normal ürün arasında fark yok. Ancak bizim memlekette durum öyle değil.

Boşanmış kadınlardan mesaj yağdı...

Çarşamba günü, iki çocuğuyla beraber yaşam mücadelesi veren boşanmış bir kadına önce asılan, sonra iftira atıp, evinden çıkartmaya çalışanları yazmıştım.

İyi yürekli insanlar “Kardeş, ailemiz olsun” diye mesajlar yazdılar, televizyon kanalları o genç anneyi bulmak için benimle temas kurdular.

Bunlar işin güzel yanı ama asıl dehşete düştüğüm nokta, boşanmış kadınlardan gelen mesajlar oldu.

Ne garip, hemen hepsine ilk asılan, yüz bulmaya çalışan, evli olduğu dönemde, arkadaş çevrelerindeki insanlarmış.

Ne acı, eşinden boşanmış kadınları, genellikle evli kadınlar da dışlamış, kocaları için potansiyel tehlike olarak gördükleri için... Eşinden ayrıldığı duyulduktan sonra ofiste, alışveriş yaptığı yerde, mahallede çok daha farklı davranışlar ve bakışlarla karşılaşmış kadınlar.

‘İstanbul’da boşanmış kadın olmak zor’ demiştim, sandığımızdan çok daha zormuş meğer...

Bekleriz efendim...

Cem Mumcu’nun adını duymuşsunuzdur mutlaka... Kimi televizyonda izlemiştir, kimi kitaplarını okumuştur, kimi televizyon kanallarında yakalamıştır. Hayata, aşka ve yolculuklara dair söyleyecek cümleleri olan bir adam o.

Hayal kurmayı da, hayal kırıklıklarını da, yalnız olmayı da biliyor. Kalabalıklar arasında tek başına kalmanın ne demek olduğunu da... Mumcu’yla bu gece saat 22.00’den itibaren Radyo Viva’da, canlı yayında olacağız.

Başlayacağız, programın ne zaman biteceğine, söz, müzik, şiir ve dinleyenler karar verecek.

Bir maniniz yoksa sizi de bekleriz...

İvan, Svetlana ve otobüs tamircisi...

İsimleri ben uydurdum ama bir olay ya da hikaye falan anlatmayacağım.

Değerinin farkına varamadığımız turizmin dolaylı etkisini anlatmak için seçtim bu başlığı.

Hani turist gelince oteller, hediyelik eşya satanlar ya da restoranlar para kazanıyor zannediyor ya, durum hiç de öyle değil. 2016 ve 2017 krizinde Türkiye’de büyük otobüs satışları inanamayacağınız kadar azaldı.

Elde olan araçlar, kilometre yapmadı ve bakım aralıkları uzadı, turizm krizi bir anda otobüs sektörü krizine de döndü.

Bu sene turizm sinyalleri düzeldi ya, otobüs tamircileri de mutlu...