Bade İşcil, ‘Ezel’ dizisiyle ünlendi.
Oyun gücü ve fiziğiyle öyle bir dikkat çekti ki, her gün attığı adım sayısı üzerine bile haberler yapıldı.
Sonra peri masalının evlilik kısmı geldi, bir iş insanıyla evlendi.
Evlendikten sonra gazetecilerle ilk karşılaşmasında “Bana artık Bade Süalp diyeceksiniz” sözlerine şaşırmıştım çok. Durduk yere emir kipi kullanmanın ne gereği var diye düşünmüş, evlendiği kişinin maddi gücüne dayanan bir şımarıklık olarak yorumlamıştım bu cümleyi.
Son günlerde İşcil, yeniden gündemde.
Bir röportajında kurduğu “Fakire tipim müsait değil” diye başlığa çıkan sözü düzeltmeye çalışıyor.
Başlıktaki cümle elbette fakir rolü içeren karakterlerle ilgili kurulmuş bir cümle ama doğru değil.
‘Ezel’de canlandırdığı Şebnem karakteri de zengin bir kız değildi...
Aksine lüks yaşama özentisi ve zaafları nedeniyle ihanet edebilen bir roldü.
Aslında dizi ve filmlerde karakterlerin zengin ya da fakir olmasından çok iyi ya da kötü olmasının üzerinde durur seyirci.
Oyuncu, belki de cümlesini “İyi karaktere tipim müsait değil” diye düzeltmeli.
Zira Türkiye’de çekilen dizilerin çoğunda, kadın ya da erkek, sarışınlar hep kötü karakter olarak gösterilir...
Evli adamla beraberse dövün gitsinGarip bir adalet duygumuz var ve sapla samanı kolaylıkla karıştırıyoruz.
Bir televizyon muhabirinin, evli sevgilisinden gördüğü şiddetin adli sonuçlarına dair bir haber çıktı çarşamba günü.
Sosyal medyada ve çevremdeki yorumları takip ettim, bir sürü insan “Evli biriyle beraber olmadan düşünecektin bunları” havasında. Bu yorum kimin işine yarıyor sizce?
Evde karısı ve varsa çocukları onu beklerken başka bir ilişki yaşayan, ilişki yaşadığı kadına da şiddet uygulayan adama yarıyor sadece... Evli bir adamla ilişki yaşayan kadını eleştirmek, ayıplamak başka şey, gördüğü şiddeti normal kabul etmek başka şey... Bir kadına ihanet eden, bir başka kadına şiddet uygulayan adama tek laf etme, kalkıp bir günahın sadece yarısına ortak olmuş kadının gördüğü şiddeti onayla. Bu kafayla hangi yasayı çıkarırsak çıkaralım, kadına şiddet bitmez bu ülkede!
Önemli olan tazminat değil ki...Wayne Rooney, hem İngiliz hem de dünya futbolunun ele avuca sığmaz isimlerinden biri.
Parlak, çok para kazandığı günler oldu, kariyeri eskisi kadar parlak olmasa da halen çok iyi kazanıyor.
Alkol problemi olan ve en son karısını bir barmaid kızla aldatan Rooney, eşinden sert bir uyarı almış.
Yok, eşi Coolen, “Bir daha olursa seni boşar, çok ciddi tazminat alırım” dememiş kocasına.
Aksine alkol bağımlılığından kurtulması için ikinci kez rehabilitasyon merkezine gitmesini istemiş.
Ne yapacağını soran gazetecilere de eşinin daha fazla yardımına ihtiyaç duyduğunu söylemiş.
Hoşuma gitti bu vakur duruş, yazmak istedim...
Hayallerinin peşini bırakma“Tanıdığım hiç kimse vahşi doğada bir tane görmemişti... Ama bu hayal kurmamı engellemedi.”
Tırnak içindeki cümlenin sahibi olan kişi Burrad Lucas.
İsmi size bir anlam ifade etmemiş olabilir ama 110 yıl sonra kara panter olarak bilinen kara leoparın doğada fotoğrafını çekmeyi başaran ilk kişi o... Kendi internet sitesinde çektiği fotoğrafın hikayesinden önce çocukluğundan beri kurduğu hayali anlatmış. Arkasından dünyanın bir sürü bölgesinde tesadüf peşinde koşma, uğraşma ve iz sürme diye devam etmiş hikayesi.
Hayal kurmak güzeldir, hayallerinin peşini bırakmamak daha da güzeldir...
Evlense de kurtulsakUmut Akyürek, giyimi ve makyajı fazlasıyla konuşulan kızından söz açılınca, “Bazen diyorum ki, bir an önce büyüse de hayırlısıyla bir koca bulsa da aklını başına alsa, biz de bundan kurtulsak” dedi, Kanal D’deki ‘2. Sayfa’ programında...
Yazınca çok itici duruyor ama seyrettiğinizde aslında tonlama ve beden dilinden şaka kısmını fark edebiliyorsunuz.
Genç kızların erken yaşta makyaj yapması, büyük gözükme çabası bir sürü evde yaşanan dert aslında.
Çocuk masumiyetini gölgeleyen bu tarzı, ben sevmiyorum başkaları seviyor olabilir, kimsenin hayatına karışmak gibi bir derdim yok. Ancak televizyon ekranındaki şaka cümlesi, gazetelere düşünce işin rengi değişiyor biraz.
Okuyup da, “Bak onlar da, kızımız koca bulsun da biz de kurtulalım diyorlar” diye düşüneceklere söyleyeyim, o cümlenin sonunda kahkaha var. Kız çocuklarını koca bulmaları için değil, kendi ayakları üzerinde durabilen, sosyal, fobileri olmayan bireyler olarak yetiştirmek anne-babalara düşen görev.
Bazı annelerin ısrarla yaptığı gibi zengin koca bulmaya hazırlamak değil...