Heykelini gördüğünüz adam, İstanbul’un kurucusu olarak bilinen Doğu Roma İmparatoru Konstantin.
Roma’daki bir müzede sergilenen bu heykel, şimdi Avrupa sanat dünyasında tekrar konuşulmaya başlandı.
Zira Roma’daki bir müzede sergilenen antik bronz heykelin 38 santim uzunluğundaki kayıp parmağının Paris’teki Louvre Müzesi’nde olduğu ortaya çıktı. Böyle yazınca çok çarpıcı gelmiyor insana. 1584 yılında koptuğu düşünülen parmağın, 1863 yılından beri Louvre Müzesi’nde olup da yeni fark edilmesi nereden baksanız çok ilginç geldi bana. Şimdi heykelle, parmak birlikte sergilenecek heyecanıyla yazılıyor bu haber, Avrupa gazetelerinin sanat sayfalarında... Bizim memlekette, restore edilen tarihi eserlerin komik halleri dışında, bu tür haberlere rastlamanın pek imkanı olmuyor maalesef. O yüzden İstanbul’u kuran adamın parmağından haberdar etmek istedim sizi...
Dışkı fiyatına bak sen!
Endonezya’da, kahve çekirdeği taşıyan meyveyle beslenen Misk kedisinin, dışkısından toplanan çekirdekle yapılan Kopi Luwak kahvesinin kilosu 660 dolara satılıyor. İddia o ki, hayvanın bağırsağından sindirilmeden geçerken fermente olan bu çekirdekler, kavrulunca tatlımsı bir tat kazanıyor.
Durun, dışkıdan elde edilen ve çok pahalı olan tek kahve bu değil. Bir de Tayland’ın siyah fildişi kahvesi var. Bu kahvenin çekirdekleri de fillerin dışkısından toplanıyor ve kilosu bin 800 dolara satılıyor.
Rakamlar yüksek ama neyse ki, dünyanın en pahalı içeceği dışkıdan elde edilmiyor. Çin’in Wuyi Dağı’nda, 350 yıllık bitkilerden toplanan Da Hong Pao çayının 20 gramı, 2002’de 28 bin dolara satıldı. Yani kilosu 1.4 milyon dolar olan bir çay çeşidinden söz ediyoruz. En son 2005’te ürün alınabildiği için Da Hong Pao çayı gelecekte daha kıymetli olacakmış. Saate yatırım yapan çok insan gördüm de, çaya yatırım yapmak başka bir kafanın eseri...
Aşk nedir bilmezseniz...
“Aslı Enver, Murat Boz’u unutmak için Meksika’ya gidecek” diye bir haber girdi dolaşıma.
Ağabeyinin yanına, yeğenini görmeye gidecek birinin yolculuğuna “Bir aşkı unutmak için” anlamını yüklemek pek anlamsız geldi bana... Kaldı ki birini çok seviyor ve özlüyorsanız, nereye giderseniz gidin, kafanız ve yüreğiniz sizinle geldiği sürece fark etmez.
Ama ‘gittiği yerde ortak anısı yok, eşyalar bile başka’ diyerek itiraz edenler çıkabilir bu fikrime. Bu doğru da, unutmayın ki seven bir kalp, farklı bir yerde, güzel şeyler görür ya da yaşarken “Keşke birlikte gelseydik” diye de düşünmeden edemez.
Aşka dair başlık atarken biraz daha düşünmek ve özen göstermek gerekir.
Bilmem anlatabildim mi?
Ali Koç’un ilk yönetmesi gereken şey...
Ne transferler, ne yeni teknik direktör, ne de sportif direktör.
Ne basketbol, ne de amatör branşlar...
Fenerbahçe Başkanı olarak Ali Koç’un ilk yönetmesi gereken şey, taraftarın beklentisi.
Çıta o kadar yükseldi ki, taraftarlar bir sezonda tüm sorunların çözüleceğini, üst üste kupalar geleceğini düşünmeye başladı.
Koç’un seçildikten sonra yaptığı konuşmada söylediği, “Elimde sihirli değnek yok” cümlesi, aslında bu yönde verilen ilk mesaj ama belli ki bunlar mesajın daha fazla tekrar edilmesi gerekiyor. Çok uzun yıllardır devam eden, tek adam yönetiminin izlerini silmek, bir felsefeyi oturtmak, kurumsallaşmayı sağlamak ve aynı zamanda sportif başarıyı yakalamak, bir sezonda olabilecek şey değil.
Kaldı ki, Fenerbahçe’nin sadece şampiyonluğa değil, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, bir şehre gitmesi bayram havasına neden olan kulüp kimliğini, yeniden kazanmaya da ihtiyacı var.
O yüzden hem destek vermek hem de sabretmek gerekiyor...
Ekran memuriyeti
Burcu Esmersoy, 18 Haziran’dan itibaren ‘Yaşamak Ne Güzel’ programıyla Lifetime ekranlarında olacakmış. Program hafta içi her gün ekrana gelecekmiş ki, bunda da bir gariplik yok.
Anlamadığım şey, programın saat 09.00 ile 16.30 arasında yayınlanacak olması. Günde 7.5 saatten, haftada 37.5 saat yayın demektir bu, ne can dayanır böyle bir işe, ne de yüz. Tahminen program başka türlü bir projedir ama bizim memlekette her duyduğunu sorgusuz sualsiz yazma dönemini yaşıyoruz. Bu haberi yazarken, hiç merak eden olmadı mı bu nasıl süre, nasıl bir format acaba diye?