Avrupa’da ülkelere göre değişmekle birlikte, her radyo istasyonu arasında 300-400 khz aralık vardır. İstanbul’da FM bandından yayın yapan radyo sayısı 104 olduğu için bu aralık, sadece 200 khz. Kamuoyu, Çamlıca’daki antenlerin tek bir kuleye toplanması çalışmalarını biliyor ama işin başka boyutları da var.
Mesela, Anayasa Mahkemesi, bireysel bir başvurunun ardından RTÜK’ü 27 yıldır yapılmayan frekans ihalesine zorlayacak bir karar verdi. İhale mi düzenlenir yoksa yasal bir değişiklikle kanallara frekans tahsisi mi yapılır, o kısım henüz belli değil.
Bu arada İstanbul’da yayın karmaşasına son vermek için bazı toplantılar düzenleniyor ve bir yöntem bulunup, frekans aralığının 300 khz olması için uğraşılıyor. Bu ihtimal hayata geçtiği takdirde, İstanbul’da FM bandından yayın yapacak istasyon sayısı 70’li rakamlara düşecek. Yani minimum 30 civarında radyonun İstanbul’da yayın hayatı sona erecek.
‘Ne olacak, nasıl olacak?’ diye, RTÜK Başkanvekili ve teknik konulara son derece hakim bir isim olan Esat Çıplak’la konuştum. Başkan, bu haliyle, yani 200 khz aralıkla, yayınların sürdürülmesinin imkansız olduğu görüşünde. Ancak bugünden yarına hemen bir değişiklik de öngörülmüyor. Önce siyaset, izlenecek yönteme karar verecek, ardından RTÜK yol haritasını belirleyecek. Sonuç mu? Bugün olmasa bile 2-3 seneye kadar radyo dünyasında değişen çok şey olacak...
BİR KARŞI DEVRİM FESTİVALİ COACHELLA
Woodstock Festivali, 1969 yılında düzenlendi. Çiçek çocuklar ya da daha yaygın bilinen isimleriyle hippiler, o festivalde Vietnam Savaşı’na karşı seslerini yükseltmiş, barış çağrıları yapmıştı. Bir mesajı, amacı ve itirazı olan etkinlikti...
Son üç yıldır, Türkiye’den giden ünlü isimlerle birlikte daha fazla konuşulur hale gelen Coachella Festivali’nin görünürde bir mesajı yok. Ama konser biletlerinin fiyatlarından tutun da, çok ünlü aşçıların hazırladıkları menülere, havuz partilerinden moda devlerinin sırf bu festival için ürettiği özel kreasyonlara kadar özü de sözü de paranın gücü olan bir festival...
Hadise’nin sırf bu festival için 100 bin TL’lik alışveriş yaptığını yazmıştı gazeteler. Hande Erçel, kaynak saçlarının bir kısmını maviye boyatmış, bir başkası da bilmem ne yapmış, o kadar çok detay var ki... Sonuç mu? 1969’da savaşa karşı çıkan, “Biz” diyen çocuklar festival düzenliyorlardı... 2018’de dünyada hâlâ savaşlar var, kimyasal silah kullanımı tartışmaları nedeniyle füzelerin patladığı zaman diliminde, sadece havai fişeklerin patlamasıyla ilgilenen ve “Ben” diyen çocuklar zamanına geldik işte.
SEYRETMEYEN EKSİK KALIR
43 yaşında ama hâlâ bugüne dair de mesajlar taşıyor. İsveç’te tam 12 sene vizyonda kaldı, dünya rekoru kırdı. 3 milyon dolar maliyetine karşılık, 108 milyon dolar gişe yaptı. Film, Metallica’nın ünlü şarkılarından ‘Welcome Home’un esin kaynağıdır. 1993 yılında ABD Kongre Kütüphanesi tarafından önemli filmler arasına seçilmiş ve Ulusal Film Arşivi’nde muhafazaya alınmıştır.
‘Guguk Kuşu’ndan söz ediyorum. Yönetmeni Milos Forman, dört gün önce hayatını kaybetti ve film bir kez daha hatırlandı. Hayata karşı daha zengin olmak adına mutlaka bulup, seyretmenizi öneriyorum.
DAHA BAŞKA BİR TÜRKİYE UMUDU
Beklemekten kurumuş poğaça nasıl taze hale getirilir bilir misiniz? Büyük bir çay ocağının üzerine, demlikten su buharı çıkan tarafta, bir peçetenin üzerine dizilen poğaçalar, beş dakika sonra taptaze olur.
Şişli Terakki Lisesi’nde, lise son sınıf öğrencilerinin işlettiği bir lokal açılmıştı, 1986 yılında. Çalışır, çay demler, masa siler ve elde ettiğimiz kârı da kardeş okullara gönderirdik. Savoy Pastanesi, o zamanlar bu kadar çok tanınmıyordu, İttihadi Milli Pasajı’nın karşısındaki ara sokakta küçük bir mekandı. Sahibi Mahmut Abi, projeyi duyduktan sonra, yarım saat daha erken atardı poğaçaları fırına, sabah okula giderken alır ve 07.30’da satışa sunardık.
Durduk yere dönmedim 32 yıl öncesine. Cumartesi günü MEF’in Ulus kampüsünde pırıl pırıl gençler gördüm, tasarladıkları sweat-shirtleri satıyorlardı. Satıştan elde edilen gelir, tasarım konusuna göre, TEMA, LÖSEV, Mor Çatı ya da hayvan barınaklarına gidiyordu. Genç Başarı Vakfı ile birlikte yürütülen bir projeymiş bu...
Düşünmek, üretmek, satmak ve tüm bunları yaparken zaman harcamak, bir yaraya merhem olduğunu bilmek ne güzel duygudur.
Böyle örneklerin sayısı arttıkça, Türkiye daha başka ve güzel bir ülke olacak. Umutları tazelediniz ya, çok yaşayın siz genç arkadaşlar...