HAKLI OLMAK HAKLI KALMAK...
Türkiye’de yayımlanan tüm gazetelerin günlük tiraj toplamı 3 milyon 300 bin
Yani “Medya hep haksızlık ediyor, Arda Turan sinirlerine hakim olamadı” falan gibi bir durum yok ortada. Medya haksızlık ettiyse, gazetelerden neredeyse iki katı daha fazla insana ulaşan, sosyal medya hesabından cevabını verir, dava açar, tekzip metni yollar, haberi ya da yorumu yazanla da selamı sabahı kesersin, olur biter.
Bir insana verilecek en büyük ceza onu yok saymaktır. Sonra çok önemli bir başka nokta daha var. Haklı olmakla haklı kalmak arasında bir fark vardır.
Haklı olan, canının her istediğini yapma hakkına sahip olsa, cinayet ya da yaralamanın suç olmaktan çıkması gerekir. Oysa alacağını zorla tahsil etmek ya da etmeye çalışmak bile suçtur dünya üzerindeki tüm ceza yasalarında.
Gelelim, Arda Turan- Bilal Meşe olayı özeline: Bilal Meşe’nin yazısında Arda Turan’ın iddia ettiği gibi ailesine ve kişiliğine hakaret falan yok.
Velev ki yazıda bunlar vardı ya da Arda Turan yazıyı herkesin anladığı gibi anlamadı. Bu babasından bile yaşlı olan bir adama herkesin içerisinde saldırmayı, ağza alınmayacak küfürler etmeyi mazur gösterir mi? Eğer gösterir diyorsanız, çapkınlık yaparken fotoğrafı çekilip, eşinden boşanmak zorunda kalan adamların, o haberleri yapan gazetecileri çekip vurmasına laf edemezsiniz...
Futbol dünyası, semt kültürü, “sürüden ayrılmak” falan gibi süslü gerekçelere sığınmasın kimse. Türkiye’de, babası iki üniversitede okumuş tek milli futbolcunun oğlu ve Kasımpaşa’dan dolayı da semt kültürünü bilen biri olarak yazdım bu satırları.
Alaçatı’da flamingo görmek...
Doğal alanlarda kontrolsüz yapılaşmanın, her zaman diğer canlılara haksızlık olduğunu inananlardan biriyim. Ancak ilk kez doğal hayatın canlandığı bir projeye şahit oldum ve yazmak istedim. Önünden çok geçtiğim ama tek bir kere içine girmediğim Port Alaçatı projesinden söz ediyorum. Bu hafta, 1990’lı yıllarda, liman bölgesinde su derinliğinin 15-20 santime kadar düşmesiyle kaybolan doğal yaşamın, açılan kanallarla birlikte yeniden canlandığını öğrendim. Hatta bu sene ilk kez çok sayıda flamingo Azmak diye bilinen bölgede uzunca bir süre konaklamış. Hem ezber bozan hem de şaşırtıcı bir gelişme...
Endonezya adaları...
Endonezya bir takım ada ülkesi, bizim şehirlerimiz gibi onların da adaları var.
Ancak ülkede toplam kaç ada olduğu tam olarak bilinmiyor. Yüzölçümü 1.9 milyon kilometrekare olan ülkede, resmi olarak 13 bin 466 ada var ama gerçek sayısının 17 bin civarlarında olduğu tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler’e göre, 4 tarafı denizlerle çevrili her toprak parçası ada değil, en az iki kişi tarafından varlığının ve adının da
bilinmesi, deniz yükseldiğinde de su üstünde kalması gerekiyor.
Endonezyalılar şimdi adaları baştan sayıyor ve bu sayede kara sularını genişletip, daha geniş alanlarda balıkçılık yapmaya çalışıyorlar. Bu konu şu an BBC dahil dünyanın bir sürü medya kuruluşunda haber oldu. Balıkçılığa etkisi ne olur bilmem ama bu haberlerin turizme fayda sağlayacağı kesin...
Kadın düşmanı bir başlık
Halle Berry’nin çekilen bir fotoğrafının ardından bebek beklediği yolundaki tartışmayı “İnsan bu yaşta hamile kalır mı!” başlığıyla duyurdu Hürriyet, internet sitesinde. Dikkat edin, başlıkta soru işareti yok, ünlem var. Ünlem bir cümlenin sonundaki duyguya vurgu yapmak için kullanılır.
Peki siz 60 ya da 70 yaşında baba olmuş bir erkek için “İnsan bu yaşta baba olabilir mi!” diye bir cümle kurulduğunu gördünüz mü? Bugüne kadar görmediniz, bundan sonra da göremezsiniz. Kadınların yaşları ilerledikçe hamile kalma ihtimalinin azaldığını bilmiyor değilim ama Google’da 1-2 dakikalık bir arama yapsalar ne bulacaklardı biliyor musunuz? Türkiye’de 51 yaşında anne olan bir hanımefendiyle Sibel Arna röportaj yapmış, Hürriyet uzun uzadıya yayımlamış. Ünlüler dünyasından Janet Jackson 50 yaşında anne olmuş, o haber Hürriyet’te yine yayımlanmış.
Hürriyet’in kurumsal olarak kadın düşmanı bir tavır içinde olduğunu söylemek haksızlık olur, böyle bir iddiam yok. Ancak sonuna ünlem işareti konarak atılan sorunlu bir başlığa kimse dikkat etmeyince ortaya fazla erkek ve kadınların hoşuna gitmeyecek bir başlık çıkmış...
İstanbul’a gelen turist sayısı...
Çarşamba günü İstanbul’a hangi ülkeden kaç turist geliyor gibi bir istatistik yayımlandı. Aslında çok da doğru değil o rakamlar. Mesela Afrika ülkelerinden gelen herkes turist değil çoğu kaçak olarak Avrupa’ya gidinceye kadar burada kalmaya çalışıyor. Ya da Gürcistan’dan, Ermenistan’dan gelenlerin belirli bir kısmı aslında çalışmak için geliyorlar. Yeni Zelanda’dan gelenlerse İstanbul’dan giriş yapıp direkt Çanakkale’ye Anzak anma törenlerine geçen turistler. Açıklanan rakamlar daha çok Türkiye’ye İstanbul’dan giriş yapanların sayısını gösteriyor. Bu kadar turist geldi diye sevinirsek hata ederiz...