Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bilinen adıyla HBO tam açılımını yazacak olursak Home Box Office, ABD’nin en bilinen televizyon platformudur.

HBO, ‘Game of Thrones’ gibi tüm dünyada fırtınalar estiren ya da ‘The Pacific’ gibi ABD’de çok yüksek izlenme ve beğenme oranlarına ulaşan diziler yapar. Bu dev platform hafta sonu bilgisayar korsanlarının saldırısına uğradı ve yaklaşık 1.5 terabayt büyüklüğünde veriyi çaldırdı.

HACKER’LAR BİZİM KANALLARLA UĞRAŞMAZ...

Çalınan veriler arasında, iyi dizilerin henüz ekrana gelmemiş bölümleri de var. Hangi dizilerden, kaç bölüm gittiği bilinmiyor ama korsanlar şu ana kadar, ‘Ballers ve Room 104’ dizilerinden birer bölümü internete verdiler bile.

Haberin Devamı

Bizim memlekette böyle bir şey olmaz, olsa da kanallara böyle zararlar verilemez.

Niye diyeceksiniz, sebebi basit:

Bizim memlekette sinema filmi uzunluğundaki dizilerin yayınlanmamış bölümleri daha çekilmemiştir de ondan. Aklınıza gelebilecek bütün iyi diziler, yeni bölümlerini genellikle yayın günü kanala teslim ederler.

En iyi ihtimalle de yayın gününden bir gün önce gelir yeni bölüm kanala.

O yüzden bizim kanallar, bilgisayar korsanlarının saldırısına uğrasa da en fazla arşiv kaybeder.

Birinci sıra merakı

Kavala’nın tatil beldesi ilçelerinden birisinde, Türk turistler arasında denize en yakın şezlong için kavga çıkmış. Arkadaşım gülerek anlattı, sonuçta kavgacı iki ailenin de tadı kaçmış, plajı terk etmek zorunda kalmışlar.

En öne, en yakına oturmak gibi bir dert var maalesef bizim ülkemizde. Okul gösterilerinden tutun da halk konserlerine kadar bir sürü yerde görürüz bu hastalığı.

Bir de kendisine ayrılan yer birinci sırada olmayınca küsüp, töreni ya da konseri terk edenler vardır. Birkaç yıl önce Tekirdağ’da düzenlenen Kiraz Festivali’ni terk etmişti bir oyuncu. Sadece halk ya da oyuncular değil, bu sene Ordu’da yaşanan örnek gibi bürokraside de var bu hastalık.

Düşünün, İl Emniyet Müdürü, protokolde birinci sıradaki bir koltukta oturmak için etkinlikten saatler öncesinde korumalarını koltuk başına dikiyor, bir milletvekilinin yerine oturduğu için kendisini uyaran Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’la tartışıyor, ortam geriliyor. Başkan’ın etrafı garip bir şekilde güvenlik güçlerince sarılıyor. Ne için, ikinci sıradaki kendi yerine değil, en ön sırada oturmak için yaşanıyor tüm bunlar. En ön sıraya oturduğu zaman daha değerli olacağını düşünmek yerine, ben nereye oturursam orası değerlidir diye düşünebilsek hiç sorun yaşanmayacak aslında...

Haberin Devamı

Denize sıfır havuzlu villa

HACKER’LAR BİZİM KANALLARLA UĞRAŞMAZ...

Denize sıfır, özel plajı olan, turistik tesislerde dev havuz ya da havuzlar olması işin doğası gereği. Ancak denize sıfır ya da deniz kenarı yerlerde patlayan müstakil havuzlu villa merakını çözemedim doğrusu. Deniz sağlığa faydalı, havuz sağlık için riskler taşıyor. Başta Çeşme olmak üzere bir sürü turistik yerde, su sıkıntısı çekiliyor ve suyun büyük kısmı havuzlara gidiyor. Elbette zevkler tartışılmaz ama havuz daha çok denizin olmadığı ya da denize çok uzak yerlerde bir ihtiyacı gidermek için kullanılır. Bakıyorum, bir sürü villa sadece özel havuzu olduğu için milyon dolarlara satılıyor. Bir ara İngilizler’in ikinci ülkesi konumuna gelen İspanya dağı taşı yazlıklarla doldurup, yeşilliği yok edince oldukça ağır bir bedel ödemiş, emlak fiyatları dibe vurmuştu.

Haberin Devamı

Şimdi benzer bir riskle biz karşı karşıyayız.

Kıyı şeridimizi ne kadar çok havuzlu ya da havuzsuz yazlıkla doldurursak, ödeyeceğimiz bedel o kadar çok artacak.

“O KADIN...”

Bravo sana Hürriyet’in Kelebek eki.

Karısını aldatan bir adamın haberini yaparken “O kadının kimliği belli oldu” diye yazmışlar resmin üzerine.

Bir sürü insan “O kadın” diye tanımlayabilir ama bir gazete bir kadını nasıl bu kadar kimliksiz ve basma kalıp bir bakışla değerlendirebilir.

Evli bir adam karısını aldatıyorsa, o kadın yoktur aldatan bir adam vardır.

Radyo edebiyatı

Sanılanın aksine radyocular sadece konuşmuyor, yazıyorlar da... Nihat Sırdar’ın yazdığı ‘35’i Beklerken’, geçtiğimiz senenin sonuna doğru piyasaya çıktı, üst üste yeni baskılar yaptı. Bu haziranda da Zeki Kayhan Coşkun’un son kitabı, ‘Kime Çektim Ben Bilmem Ki’ raflardaki yerini aldı. Zeki’nin daha önceki kitaplarında çok eğlenmiştim, bu kez Zeki’yle birlikte çocukluk yıllarına, eski İstanbul’a dair bir yolculuğa çıktım. Hayatın yoran koşuşturmasında, soluklanmak adına güzel bir seçenek, ‘Kime Çektim Ben Bilmem Ki’

Azap

Pazartesi günü motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksiti, bir önceki yapılandırmanın üçüncü taksiti ve son yapılandırmanın ilk taksitinin son ödeme günüydü. İnsanlar, İnternet Vergi Dairesi’ne girebilmek için büyük çaba harcadı.

Siteye girmek yetmedi, zira sistem tahminen yoğunluktan dolayı kredi kartlarını tanımadı, banka hesaplarından tahsilat yapamadı. Tamam ödemeleri son güne bırakmak hata da, yoğunluk oluşturacak üç ödemenin son günü aynı olunca, o sistemi çalışır tutmak da gerekiyor. Para ödemek için insanlara azap çektirmenin bir anlamı yok ki...