Mesut Özil’in uğradığı ayrımcılık, gördüğü ırkçı muamele nedeniyle Alman milli takımını bırakmasını herkes haklı buluyor Türkiye’de.
Yine aynı Türkiye’de, az sayıda da olsa, belirli bir grup insan, 2018-2019 sezonunun adının Lefter Küçükandonyanis Sezonu olmasına itiraz ediyor. Ne fark var ikisi arasında?
Böyle sefer saati mi olur?
Böylesini ilk kez gördüm ömrümde... Bir bürokrat, akıl almaz işler yapıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor.
Hani Beşiktaş-Adalar seferini kaldırdığı için çok eleştirilen Şehir Hatları Genel Müdürü var ya, yaz mevsiminde seferleri geri koydu. Ama nasıl biliyor musunuz?
Mesela Kurban Bayramı veya pazar günleri, Kınalı ve Burgaz’a 10.30’a tek bir sefer koymuş, sonraki sefer saatleri 17.45-19.00 ve 20.45. O son üç sefer zarar yazar kesin ve sanırım amaç da “Bu hatlar zarar ediyor, benim kararım doğru” diyebilmek...
Heybeli-Büyükada seferleri hafta içi ve cumartesileri sabah 07.00’de, sonra 17.35’e kadar başka sefer yok.
“İnsanlar Adalar’a yüzmeye nasıl gidecek?” sorusunun cevabı var mı bu sefer saatlerinde?
Pazar ve tatil günleri ilk sefer 11.00’de, sonraki 17.35’te.
Belli ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kimse bu soruları sormamış, sefer saatlerine bakmamış.
Yetkili biri gitse görecek ki, Beşiktaş’tan motorlar vızır vızır ve dolu olarak işliyor hemen her saat...
Her neyse bir sürü insan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne iletti konuyu, çözüm oradan çıkacak büyük ihtimalle...
‘Cayır cayır yansın Yunanlar’
Düşman diye öğrettiler bize Yunanistan halkını. Oysa kendi asker kaybetmek istemeyen emperyalizmin hayalini kullandığı bir ülkenin çocukları olarak geldiler Anadolu’ya. Selanik, Osmanlı’nın en önem verdiği şehirlerden biriydi, İstanbul’dan sonra ilk tramvay Selanik’e kurulmuştu. Tam 21 bin Osmanlı askeri olmasına rağmen tek kurşun atmadan teslim etti bir paşa şehri. Mübadele yaşandı, her iki yakada da karşıya bakıp, ‘Doğduğum topraklar’ diye gözyaşı dökenler oldu. Sazın bozuk şeklinden buzuki, İstanbul’daki Arnavut kasapların hayvan kesmeden önceki danslarından sirtaki türedi. Cacıki ya da pilakiden çok fazlaydı ortak noktamız. Kıbrıs’ta 20 Temmuz gecesi Yunan Alayı’yla Türk alayı çatıştı bir süre, adı konmamış bir savaş gecesi de yaşadık. Türkiye, Kıbrıs’a çıktığı gün bize savaş ilan edemediği için devrildi Albaylar Cuntası. Demokrasi öyle döndü, yani Yunanistan’a. Yine de bizden daha kinci Yunan halkı. Askeri darbedeki ABD parmağını affetmediler asla ve ne zaman bir ABD başkanı gitse, Atina savaş alanına döndü. 12 Eylül’den 19 sene sonra Erkan Bebek, Başkan Clinton’ın burnunu sıktığında sevindik hepimiz. Yunanistan halkı, doğal düşmanım falan değil benim. Düşmanlık zaten insan doğasına aykırı. Evet savaştık, şehitler verdik, onlar da asker kaybettiler ve hiç unutmuyorum ki, planı kuran Yunanlar değildi, onlara “Gidin, öldürün, yağmalayın” dediler, öleceklerini söylemediler. Biliyorum, her iki ülkede de düşmanlık şarkısına katılmaya hevesli olan çok... Ben Atina’daki yangına “Cayır cayır yansınlar” diye sevinen ve aynı ülkede yaşadığım insanlar adına utanıyorum.
Ne acı, ne acımasız bir tavır bu.
Beren Saat gibi haber olmak
Beren Saat hemen her sene bikinili bir fotoğrafla Bodrum sahillerinde haber oluyor. Evet, fotoğraf bikinili ama haberlerin konusu bikini değil, çevre duyarlılığı.
Geçen yaz denizden pet şişe toplayan ünlü yıldız, bu yaz da plaja atılmış şişeleri temizledi. Umarım sadece bikiniyle haber olmakla yetinenlere örnek olur bu tavır...