HA LAHMACUN HA JENNIFER LOPEZ...

Parası olanın pahalı tüketimden rahatsız olmadığı bir ülkeyiz biz. Hatırlayın, Bodrum’da lahmacun fiyatları tartışılırken, aileden zengin olan gençlerden birisi, “Para bizim, size ne?” tadında bir cümle kurmuştu.
Şimdi benzer bir durum Jennifer Lopez’in 6 Ağustos’ta Antalya’da vereceği konser için de geçerli... 2019’un konser bilet ücreti en pahalı ismi, Lady Gaga... Konser biletlerinin ortalama fiyatı 420 dolar yani, 2 bin 320 TL seviyelerinde...
Bu rakam, Las Vegas’taki kumarhanelere ait mekanlara gittiğinizde, loca benzeri bir yer kiraladığınızda 7 bin 300 dolar’a yani, 41 bin TL’ye kadar çıkıyor.
Celine Dion konserlerinin ortalama bilet fiyatı 355 dolar, Rolling Stones’un ortalama bilet fiyatı 269 dolar olarak hesaplanmış.
Lopez konserinin bilet fiyatlarının ayakta 7 bin TL, locada 300 bin TL seviyesinde olması, bu rakamlara bakınca pahalı gibi geliyor insana.
Ancak lahmacunla dünyaca ünlü bir sanatçının konseri arasında fark edilebilir farklar yok değil.
Bir lahmacunun içine taş çatlasa 75 ila 90 gram arası kıyma konuyor ama konser işi öyle değil. Ses ve ışık düzeninin gelmesi, kurulması, konser alanlarının seyirci kapasitesi, sahne önü ve arkası, konser görevlileri, onların ulaşım ve konaklama maliyeti bile ABD’deki fiyatlarla Türkiye’deki arasında ciddi bir fark yaratır. Rakamlar, Türkiye ortalaması için pahalı ama ‘Para bizim, size ne?’ diyenler de haklı. Yeter ki, konser için bir gecede harcadıkları paradan daha az vergi vermemiş olsunlar...

‘Şeker Portakalı’ okunmalı
Merve Boluğur, Bozcaada tatilinde ‘Şeker Portakalı’ okurken görüntülenmiş.
Fotoğraftan, arkadaşlarımın, “Aa çocuk kitabı okuyormuş” diye muhabbet etmeleri sayesinde haberdar oldum. Çoğu insan bir çocuk kitabı zanneder ‘Şeker Portakalı’nı, oysa değildir. Vasconcelos’un bu unutulmaz ve serinin aslında ilk kitabı olan eseri okuduğumda, 12 yaşındaydım. Hâlâ her 3-5 yılda bir kitabı tekrar elime alır ve okurum. Her defasında, daha önce gözümden kaçmış ya da çocuk-genç aklımla fazla önemsemediğim bir detayı bulurum içinde...
Eğer okumadıysanız, ‘Şeker Portakalı’nı okumanın yaşı yoktur, hemen öneririm.
Sevgi üzerine yazılmış en iyi kitaplardan biridir. Maddi zorlukların sevgimize verdiği zarardan, dostluğa, abla olmaktan ve hayal gücünün zenginliğinin faydalarına kadar bir
sürü şey öğretir o kitap.
O yüzden iyi okumalar, Merve Boluğur...




Fark yüzdeki ifadede...
Bu sene, “Taş gibiyim ben taş” diye bağıran fotoğrafları paylaşma modası var.
Sayfada gördüğünüz fotoğraf 54 yaşındaki model Elizabeth
Hurley’e ait...
Şimdi yerli kareleri bir düşünün, sonra bu kareye tekrar bakın.
Aradaki en büyük farkı, görebildiniz mi?
Yerli, ‘Taş gibiyim ben, taş’ fotoğraflarında yüze verilen ifadelerde çoğunlukla cinsellik mesajları var. İngiliz modelin bu pozundaysa, bir kadın duruşu bulunuyor.
Duyguyu, mantığı ya da tutkuyu, hepsini barındıran bir ifade bu...
Ucuz bulduğumuz karelerle, bize ucuz gelmeyenler arasındaki farkı, hemen hemen aynı şekilde sergilenen bedenler değil, yüz yaratıyor...




HEPİMİZİN ÜTOPYASI...
Yiyerek, kilo vermek,
spor yapmadan fit olmak,
çalışmadan, zengin olmak
istiyoruz hepimiz.
Sonra herkes bizi sevsin ama
seveceklerimizi biz seçelim istiyoruz. Herkes kültürlü olsun, klasik müzik sevsin, belgesel seyretsin gibi de arzularımız var. Peki herkesin aynı hayali kurduğunu ve aynı anda
gerçek olduğunu bir düşünsenize....
Bir hafta, 10 gün eğlenceli
olabilir de ondan sonrası sıkıcı olmaz mı? Hayatta renkleri, farkları ve en önemlisi bir hedef koyup,
ona ulaşmanın sonucunu görmek de güzel aslında...

Turizm pahalı olmalı...
Avrupa’nın en pahalı suit otel odası Yunanistan’da... Atina yakınlarında, Lagonissi’deki bu suit odanın geceliği 47 bin dolar, bir ay kaldınız mı 1.4 milyon dolar’ı geçiyor fatura. Cenevre, gölü ve doğası, çikolatalarıyla güzel bir şehir ama İstanbul’dan daha pahalı iki ayrı suit odası olan otelinin bulunması garip geldi bana. Dünyada içinden deniz geçen nadir şehirlerden biri olan, İstanbul’daki en lüks suit odanın gecelik fiyatı Yunanistan’daki suit odadan
20 bin dolar yaklaşık 110 bin TL daha ucuz ve insanın aklı ya da mantığı almıyor önce bu farkı...
Sonra markalaşmanın önemini, şehri toptan pazarlamanın değerini hatırlıyor ve susuyor insan...