GÖRMEDEN AŞIK OLMAK

Gaziantep’te yaşayan bir genç, sosyal medya üzerinden tanıştığı bir kadına, arabasını satıp, akrabalarından borç da alarak tam 108 bin TL’sini kaptırmış. Hiç yüzünü görmediği, sadece fotoğraflarına baktığı, telefonla konuştuğu birine defalarca para yollamak, üç kere akıllı telefon parası yolladıktan sonra dördüncü kez de telefon yollamak nasıl bir saflığın eseridir bilmem, ama konu bu değil.

Son dönem bir sürü hikaye duyuyorum, birçok erkek hiç yüzünü görmediği, hatta sesini duymadığı kadınlara, 3-5 internet mesajından sonra “Sana aşık oldum”, “Seni seviyorum” falan yazıyor. Bunu yaptıran şeyin bir tarafında derin bir yalnızlık duygusu varsa, diğer tarafında da hem sözlerin hem de hislerin içini boşaltan ve artık duygu da tüketen günümüz maymun iştahlılığı var.

Kadınların hisleri, sezileri ve duyguları erkeklerden çok daha güçlüdür. Yüzünü görmeden, sesini duymadan “Aşık oldum” diyen bir erkekten etkilenmezler, hatta normal şartlarda o an konuşmayı da kesmeleri beklenir.

Ancak o derin yalnızlık duygusu ve tüketme maymun iştahlılığı, sadece erkekleri değil kadınları da vuruyor. Sonuç mu hiç karşı karşıya gelmeden, göz göze bakmadan, sesini duymadan sarf edilmiş aşk sözcükleri, dijital bir mezarlıkta yatıyor.

Halit Ergenç haklı

Popüler dizilerin daha doğrusu adı dizi kadrosuna yazıldığında belirli bir reytingi garanti olan isimlerin bölüm başı aldıkları ücretlerin tartışılmasına isyan etmiş Halit Ergenç. Haklı hem de çok haklı. Bir dizinin çekimleri haftada kaç saat sürüyor farkında olan var mı? Sadece çekim değil senaryo okuma, ezberleme ve hazırlanma kısmını da ekleyin buna. Sonra dizi ekranda olduğu sürece, saçınızın, sakalınız ve kilonuzun hiç değişmemesi mecburiyetleri.

Doğru, az sayıda dizi oyuncusu ciddi paralar kazanıyor ama o zamana ve başarıya gelinceye kadar katlanılan maliyetler. Hastanede bir profesöre ödediğiniz muayene ücreti, onun size ayırdığı zaman, artı o güne kadar öğrendiklerini kapsar. Aynı durum dizi oyuncuları için de geçerli. Peter Dinklage, ‘Game Of Thrones’ dizisinden bölüm başına 1.8 milyon dolar ücret almıştı...

Hay sizin gözünüze

Dolmuş ve minibüs ücretlerine gün içerisinde zam gelince, “Vatandaş ne diyecek?” diye merak edip, eve toplu taşımayla gittim. İstinye’den minibüse bindim, Sarıyer’e kadar gittim. Sabah işe eski fiyattan gidip akşam zamlı dönen vatandaşlardan şaşıranlar ve itiraz edenler oldu ama sonuçta herkes ödedi parasını.

Daha garip olan durumuysa Tarabya-Kireçburnu arasında yaşadım. Ayakta gidiyorum, minibüs birden karşı şeride geçti sonra da kendi şeridine doğru yarım bir daire çizdi. Sonra bir daha karşı şeride geçti, ardından tekrar yarım daire çizdi.

Anlaşıldı ki yola arka arkaya iki hız tümseği yapılmış ama tümsek demeye bin şahit ister, bildiğin tümsek gökdeleni. Arkadaş, hem dar hem de yüksek tümsek yapmak kimin fikri? Kazaya engel olalım derken, kaza yaptıracaksınız millete. Böyle işler yapacağınıza, biraz para verip şunun doğru düzgün olanını koysanıza.

Emrah Serbes içki içti mi, içmedi mi?

Yazılmaya çalışan bir delikanlılık senfonisi daha Allegro bölümünde bitti. Sonradan anlaşılacağını bildiğin bir durumu itiraf etmek erdem değil kurnazlıktır, çok yazıldı, işin o kısmına girecek değilim.

Ancak kaza yapan arabada içki şişeleri bulunduğu iddiası ve yaşanan tartışma var ya, o konuda bir düzenleme yapılmalı. Kazadan günler sonra teslim olan birinin alkollü olup olmadığını anlamak mümkün değil ya, Kanadalılar işi çözmüşler. Eğer arabanın içerisinde kapağı açık içki şişesi varsa sürücü alkollü araç kullanmaktan ceza alıyor. Tek istisna kapağı açık şişenin arabanın bagaj kısmında yani sürücünün uzanamayacağı bir yerde taşınıyor olması. Hiç fena bir fikir değil aslında...

İnsan kaynaklı depremler

Metrekareye düşen komplo teorisyen sayısı yüksek olan ülkemizde, bilerek depremler yaratıldığı iddiası zaman zaman seslendirilir. Normalde gülüp geçtiğimiz bu teori aslında doğruymuş.

İnsan Kaynaklı Deprem Veritabanı, son 150 yılda insanların sebep olduğu deprem sayısını 730 olarak açıkladı. Bunlar genellikle 3 ila 4 büyüklüğünde. Zannedildiği gibi nükleer denemeler ilk gerekçe değil. Yüzde 37 madencilik sektörü, yüzde 23 de barajlarda toplanan suyun oluşturduğu basınç sebep oluyor depremlere. En dehşet verici bulguya gelince, Çin’de 2008’de meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Siçuan depremini tetikleyen ve bardağı taşıran damla olarak nitelenen depreme, merkez üssüne sadece birkaç kilometre uzakta olan barajda toplanan 320 milyon ton suyun yarattığı basınç neden olmuş. Sonuç mu, iddia edildiği gibi denizaltılarla falan deprem üretilemiyor ama insan kaynaklı depremler oluyor dünyada.