Alaçatı’nın Gazino Sako’su durdu geçtiğimiz hafta. ‘Ünlü sanatçı Emre Altuğ iflas etti’ diye verdi bu haberi bir sürü medya kuruluşu...
Skandalsız da oluyor işte
Ebru Yaşar, magazin sayfalarında, skandallarla ya da bikini giyerek haber olmuyor. Sosyal medyada sağa sola çemkiren mesajlar yazarak ya da takipçilerine giydirerek dikkat de çekmiyor. Buna karşın önce Çanakkale Geyikli’de ardından Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde binlerce insan topladı ve onlara şarkılar söyledi. Demek ki ‘reklam olsun, adım gündemde kalsın’ diye kafayı gözü dağıtmaya pek gerek yokmuş...
TRAFİK POLİSİ VE SEMPATİ...
İçişleri Bakanlığı, bu aralar trafik güvenliği ve eğitimi için büyük çaba harcıyor. Medya kuruluşlarında yayınlanan spotlar ve yollardaki uyarı dolu levhalar bu kampanyanın bir parçası. Çeşme ve Alaçatı’da bu kampanyanın bisikletli trafik polisi ayağını gördüm.
Gencecik polisler, gülen yüzleriyle büyük sempati topladılar.
Çocukları trafik eğitimi için hazırlanan yap-bozlardan dağıttılar, bir sürü insan fotoğraf çektirdi onlarla.
‘Böyle bir kampanyaya ihtiyaç var mı?’ derseniz, kesinlikle vardı.
Ancak damla damla toplanan sempati, söz konusu İstanbul olduğunda kovayla geri gidiyor. Mesela Etiler’e musallat olan bir trafik çekicisi var. Geçenlerde sabah 07.30’da devletin açtığı alana park eden bir mesai arkadaşımın arabasını çektiler 07.45’te.
Gerekçe arabanın park ettiği yer, yaya kaldırımına değil, yaya kaldırımının bittiği yere yakınmış. Park edilmez levhası yok, uyarı yok, çekici var, o günden sonra dikkat ettim, o çekici Ebulula Mardin Caddesi üzerinde her sabah araba çekiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu belli ki trafikteki gidişattan memnun değil ve duruma neşter atmak istiyor.
Sayın Bakanım, şu çekici görev aşkıyla mı çalışıyor yoksa başka bir motivasyonla mı bir emir verin de baksınlar lütfen. Trafiğin en civcivli olduğu saatte, kavşakların düğüm haline geldiği, yasa tanımayanların üstünlük elde ettiği saatlerde ortalıkta göremediğimiz trafik polisini, çekicide av peşinde görmek düşündürüyor insanı...
Sinek ilacı ve belediye saygısızlığı
İstanbul’da ilçe belediyelerinin çoğu, saat özürlü. Trafiğin başladığı ve en yoğunlaştığı saatlerde çöp topluyorlar. Günlerdir Türkiye’nin önemli tatil beldelerinde turluyorum. Buradaki belediyeler de aynı durumda. Düşünün, akşam 20.00 oluyor, insanlar evlerinin bahçelerinde yemek yiyecekler ama sinek ilaçlaması başlıyor. Arkadaş, o zehir havada asılı kalmıyor ki, yere inerken insanların yediğine, içtiğine de bulaşıyor. İş yaptığınızı gözümüze sokmaya mı çalışıyorsunuz, bu ne aymazlık?
Herkes gelsin, bu karikatür adam hariç
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, eşi Carla Bruni’yle Bodrum koylarında tatil yapıyor.
Eski devlet ve hükümet başkanlarının aktif siyaseti bıraktıktan sonra bile özgül bir ağırlığı olur.
Sarkozy’nin hiçbir ağırlığı yok, zira Kaddafi’den gelen gizli yardımlar başta olmak üzere, hakkında yolsuzluk soruşturmaları var ve belki de hapse girecek.
Görevde olduğu dönemde, Fransa adına Ankara’ya resmi ziyarette bulunmayan, başkanı olduğu bir organizasyon adına geldiğinde Ankara’dan altı saatte kaçan, ülkemin temsilcilerini ağzında sakızla karşılayarak, medyaya mesaj vermeye çalışan bir karikatür bu adam.
Herkes, hatta fikren Türkiye’ye en karşı olan insanlar gelsin ve bu ülkeyi ve halkını tanısın diye düşünürüm her zaman...
Sarkozy onların arasında yok. Zira fikrine göre değil; rüzgara göre hareket eden ve saygısızlıklığı marifet sayan birisi o.