Gerçekten öyle mi bilmiyorum ama Emrah’ın ‘cimri’ olduğundan söz eden bir sürü haber ve yorum okudum geçmişte.Gerçekten öyle mi bilmiyorum ama Emrah’ın ‘cimri’ olduğundan söz eden bir sürü haber ve yorum okudum geçmişte.Medya yıllardır ‘Cimri’ diye tanımladığı Emrah’ın, hovardalık haberini yaptı dün.Neymiş, ailesiyle rahat yolculuk yapmak ve gözleden uzak tatil yapabilmek için 3 milyon dolar’a deniz uçağı alıyormuş.Gözden uzak tatil yapmak isteyen, yat alır, rahat yolculuk yapmak isteyen de deniz uçağı değil, normal uçak alır, değil mi?Sonra haberin detayını okuyunca mesele daha net ortaya çıkıyor.Emrah, 16 kişilik bir deniz uçağı sipariş etmiş, tahminen özel havacılık işine girecek, tatil bölgeleri için uçak kiralayacak.Mantıksız değil, Bodrum’a, Çeşme’ye ya da Kaş’a, özel de olsa, uçakla gittiğinizde ister istemez bir transfer zamanı geçiyor.Deniz uçakları için bu süre minimum ve o yüzden tercih ediliyor.Emrah, bilet satılan tarifeli bir sivil havacılık işine girmese de, uçağını kiralayıp, zaman içerisinde kâr edebilir.Her neyse, ‘Cimri’ dediğiniz bir adamı, bir günde hovarda ilan etmenin hiç anlamı yok.
Dalga geçebilme haliKameraların çevrildiği insanlar zaman içerisinde bir değişim yaşıyor, ilgiden egoları zirveye çıkıyor.
Haklı ya da haksız bu egolar, zaman içerisinde Yunan mitolojisinin tanrı ve tanrıçaları gibi davranmaya başlıyorlar.
Nurgül Yeşilçay’ı iki sebepten dolayı severdim:
Birincisi, ünlendiği ve dikkat çektiği ‘İkinci Bahar’ dizisinden beri, duruşunu değiştirmedi.
Yani egosunu yönetmeyi bildi. İkinci sebebim daha yakın tarih; çok para kazanmak adına yaşadığı duygusal şiddete sessiz kalmadı, itiraz etti ve kişiliğinden taviz vermedi.
Bunlara üçüncü bir sebep daha eklendi benim açımdan:
Ayaklarını güzel bulan takipçisine verdiği yanıt, kendisiyle dalga geçebilen, gerçekçi hali...
Çok abartılacak bir durum değil belki ama o kadar naylon ve o kadar doğallıktan uzak tavırların olduğu bir camiada, iyi geliyor insana, kendisiyle de dalga geçebilenlerin olduğunu bilmek...
Finansal astroloji çağıDünya 2020’de küresel bir ekonomik kriz yaşar mı yaşamaz mı?Dünya 2020’de küresel bir ekonomik kriz yaşar mı yaşamaz mı?Dünyanın saygın tüm gazete ve dergilerinde bir süredir tartışılan konu bu. Hal böyle olunca da insanların finansal astrolojiye ilgileri artıyor. Hande Kazanova, eski ve her konuda söylediklerine çok güvendiğim bir arkadaşım, astroloji konusunda da yıllardır kendisine yatırım yapıyor.Geçenlerde uluslararası bir sempozyumdan dönmüştü, oturup konuştuk uzun uzun.“Bana finansal astroloji ne öğretir misin?” diye sordum, güldü ve anlatmaya başladı:“İki ayağı var finansal astrolojinin: Gezegen hareketlerinin içinde bulunduğumuz ekonomik düzene ve döngülere etkisi bir ayak... Diğer ayak da, kişinin döngülerinin, kazancı, kazanç kaynakları, yatırım fırsatları gibi alanlarda ortaya koydukları.”“Hande, bu çok teorik bana daha somut anlatsana” dedim, “Günah benden gitti” diyerek başladı...“Kasım 2018’den beri, ekonomik trendleri belirleyen Kuzey-Güney aydüğümleri yengeç-oğlak aksına kaydı. 5 Mayıs 2020’ye kadar tutulmaları bu alanda yaşayacağız. Oğlak tutulmalarında işe, organizasyonlara, kurumlara, finansa, ekonomiye, yönetime odaklanırız, bu alanda güneyay düğümünün bulunması, daralmaya, çözülmeye, bırakmaya, sonlanmalara ve yeni düzene işaret eder. Hattın diğer ucunda olan yengeç tutulmalarıysa yerel sorunlara, evlere, toprak ve arazilere, üretime, gayrimenkul, güvenlik ve aile işlerine algımızı çevireceğiz.”Dinledim, alabildiğim kadar not da aldım sonra yine itiraz ettim, “Hande, gazeteci milleti somut tarih ister ya” dedim, yine güldü. “15 Ağustos’a kadar herkes dikkatli olmalı, 28 Eylül-2 Ekim arasında döviz konusunda dikkatli olunmalı ama kasım sonu ve aralık oldukça dikkat çekici” dedi.Ardından biraz daha konuştuk, özellikle de tüm dünyada finansal astrolojiye artan ilgiden söz ettik.Sürpriz mi? Bana sorarsanız kesinlikle değil...
Zeki erkekler çekici midir?Zeki erkekleri çekici bulan kadınların sayısı, gün geçtikçe artıyor dünyada.Zeki erkekleri çekici bulan kadınların sayısı, gün geçtikçe artıyor dünyada.Akım kötü olmasa da, zeki erkekler meselesi her zaman beklenen sonucu vermiyor ilişkilerde.Albert Einstein ve Mileva Maric’in hikayesini bilir misiniz?Zekası, çalışkanlığı, Einstein’ı, Einstein yapan kadındır o.Zürih Politeknik Üniversitesi’nde Eisntein’dan daha yüksek not alan tek öğrenciden söz ediyorum.Bilim çalışmalarında Einstein’a ufuklar açan kişidir ki, Einstein da bazı mektuplarında dile getirir bu durumu.Aynı zamanda fedakârlığın, kendinden ve dehasından vazgeçmenin, iyi bir eş, iyi bir anne olmanın en önemli örneklerinden birisidir.Notları Einstein’dan iyi olmasına rağmen, ilişki başlayınca bebeğini doğurmak için okuluna ara verir, Einstein’dan olan iki oğlundan birine şizofren teşhisi konduğunda, boşanırken aldığı tüm parayı son kuruşuna kadar harcar, beş parasız ölür.Tüm bunları öğrenmemi sağlayan şey, bir bale bestesi ve o eserin librettosu.Konuya, Ulaş Kurugüllü’nün orkestrasyon çalışmasına başladığı süreçte dahil oldum.Garip bir şekilde bağlandım, polifonik müziğe dair bilgim arttı, notaların meram anlatma sürecine tanık oldum.Belki Devlet Opera ve Bale, belki de bir başka sahnede, mutlaka izleyeceğiz bu hikayeyi.Heyecanımı paylaştığım sanat camiasından bir arkadaşım, “Bale dünyası dışarıdan gelenlere pek sıcak bakmaz” dediği için iki uçlu yazdım seyretme kısmını.Pek ihtimal vermiyorum doğrusu bu inanışa.Murat Karahan gibi evrensel bir sanatçının başında olduğu, Volkan Ersoy gibi, sanat camiasına çocuk yaşında adım atmış insanların bulunduğu bir kurumda, muhafazakârlık olacağını sanmıyorum...