Teoride, bir kadını hamile bırakmak, baba olmaya yetiyor. Ama gerçekte baba olmak için, emek, sevgi ve ilgi gerek.
Teoride erkek olmak için bir uzuv yeterli.
Ama pratikte o lafın içini doldurmak zor. Mustafa Sandal, kitabında iddia ettiği gibi geçmişte Defne Samyeli’yle bir ilişki yaşadı mı, yaşamadı mı diye merak ediyor insanlar.
Zerre merak etmiyorum.
Velev ki yaşamış olsunlar, bu yıllar sonra Sandal’a, kitabının tanıtımı için Samyeli’ni çerez olarak kullanma hakkı verir mi?
Onca yılın anlatıldığı söylenen bir kitap, Samyeli üzerinden konuşuluyor günlerdir, belli ki başka ilginç bir noktası yok.
Samyeli, “Hayatım boyunca toplam dört kere gördüm diyor” şarkıcıyı.
‘Biri yalan söylüyor ama kim?’ dedektifliği yapmaya gerek yok.
Sandal, 2014’te Posta’ya verdiği bir röportajında “Hep uzun ilişkilerim oldu, çapkın değilim ki.
1-1.5 sene sürerdi genelde” demiş ve eklemiş “Her erkek kadar gecelik kaçamaklarım olmuştur” diye...
Şu ‘her erkek’ kısmı ilginç geldi bana.
Her erkek, şimdi ya da geçmişte beraber olduğu kadının adını bırakın kitaplarda yazmayı, arkadaşlarına bile anlatmaz, özelidir.
Erkek dediğin, araya ayrılık girmiş olsa da, bir zamanlar paylaştığı duygu ya da tutkuya saygı duyar, o insanı reklam malzemesi yapmaz.
Sandal’ın, kitabında iddia ettiği gibi geçmişte Samyeli’yle bir ilişki yaşadı mı, yaşamadı mı diye merak etmeyin hiç.
İlk aşkınızın, elinizi ilk tutan ya da sizi ilk öpen erkeğin, yıllar sonra bir kitap yazdığını ve izninizi almadan sizden bahsettiğini düşünün bir an.
Ne hissedersiniz böyle bir durumda?
Yazının başındaki cümleye dönelim...
Pratikte erkek olmak için bir uzuv yeterli ama yürekte ve davranışta erkek olabilmek başka bir duruş, başka bir tavır gerektirir...
Oscar adayı ama sinemada gösterime giremedi
‘İrlandalı’, tam 10 dalda Oscar adayı oldu.
Kadrosunun ve yönetmeninin yaş ortalamasına baktığımızda bir dönemin son filmi demek mümkün yapım için.
Bu proje tüm dünyada sinema salonlarında gösterildi ama Türkiye’de vizyona giremedi.
Giremedi zira sinemada gösterime girmiş olsaydı, yapımın sahibi Netflix, beş ay boyunca kendi platformunda yayına veremeyecekti ‘İrlandalı’yı. Geçtiğimiz sene yaşadığımız, ‘Sinema bileti mi, patlamış mısır mı?’ tartışması sırasında, ‘Organize İşler-2 Sazan Sarmalı’ Netflix’te yayınlanmaya başladı ya...
O tartışma sırasında yasa maddesi çıkardık, beş ay sınır koyduk iki mecra arasına.
Tepki üzerine çıkarılan yasaların bugüne kadar işe yaradığını hemen hemen hiç görmedim, burada da aynı durum geçerli.
Sinema sektörü, hep birlikte kendi ayağına sıktı, şimdi onun bedelini seyirci ödüyor.
Karşılıklı suç işliyorlar
Şu ifşa meselesinin tadı kaçtı iyice... Sahte bir hesaba Instagram’dan attığı mesajlar ifşa olan Rafet El Roman, sonra kendisine yazan kadın hayranlarını ifşa etti.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek diye bir suç var bizim yasalarımızda.
Hatırlayın Fatih Terim, eski Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ile arasındaki yazışmalar televizyonda açıklandığı
için dava açmıştı.Burada da özel mesajlar izinsiz ifşa diye kamuya açılıyor.
Şikayet olmadığı için açılmış bir dava yok ama bu olmayacağı anlamına gelmez.
En fazla ifşa edilen futbolcu Emre Mor ve benzeri sosyal medya çapkınlarının işine yarama ihtimali olsa bile, ortada delik deşik hale gelen bir yasa maddesi var.Kimsenin umrunda değil ama ileride birilerinin canı fena halde yanacak...
Berkay’ın parasının bekçisi olmayalım
Asena hikayesi dönemindeki tavırlarından dolayı, yaptıklarından hoşlandığım biri değildir Berkay.
Ama özneyi sevmiyorum diye, yükleme bakmamazlık da edemem.
Ailesiyle Maldivler’e tatile gitmiş Berkay, normal maaşla yaşayanlar için, çok sayılacak bir para harcamış.
Maldivler’in en lüks otellerinden birisinde konaklamış Berkay ve ailesi...
Gazeteler bir gece konaklama ücreti için 27 bin 500 TL yazdılar, baktım, haftaya gitseniz, iki yetişkin, iki çocuk bir odanın geceliği 41 bin 26 TL.
Adamın parası varsa, vergisini de ödediyse, dilediği yerde, dilediği harcamayı yapmasına karışma ya da eleştirme hakkımız yok.
Arda ile olan mahkemesinde “Aylık gelirim bin TL” beyanına ya da “Arda ile yol açtıkları olaylar çok ayıp değil mi?” cümlelerinin hiç önemi yok.
“Berkay, Arda ile yaşadığı olayın ardından sahne ücretine hatrı sayılır bir zam yaptı ve gelen talepler çok arttı” demişti bu işlerin içindeki bir arkadaşım.
Adı olaylarla anılan bir adam için, bu kadar talep oluşturanlara, yani kendimize kızmamız lazım önce.
Berkay’a kızmak, büyük kolaycılık...
Kelepçe sırasından manikür sırasına
Ahmet Kaya’nın ‘Beni Tarihle Yargıla’ şarkısında en sevilen bölümdür, “Hoşcakalın” diye başlayan, “Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram” diye devan eden kısım...
12 Eylül’ün ardından müebbet hapis cezası almış Ersin Ergün Keleş’in bir şiirinden bestelemiştir Ahmet Kaya o parçayı.
Bir zamanlar, kelepçe ve banyo sırasından söz eden sol şarkılardan, şimdi içinde sol geçen, manikür-pedikür sırası kavgası haberlerine geldik.
Şaka değil, CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin kuaföründe sıra tartışması yaşamasının ardından, o kuaförün, İlgezdi’nin eşinin belediye başkanı olduğu Ataşehir zabıtalarınca mühürlendiğine dair haberler vardı her yerde.
Her iki tarafın da olaya dair anlattıkları şeyler bambaşka, kim haklı, kim haksız, bilemem. Bildiğim, böyle bir durumu konuşuyor olmanın bile, aslında son derece can sıkıcı olduğu.