Gencecik bir üniversite öğrencisi öldürüldü.Cezaevinden bir değil, iki kere firar etmiş, bir katilin, son kurbanı oldu Ceren. Ama cinayetin tek faili o katil değil, tüm sistem.
Ordu’nun nüfusu yaklaşık eşit 770 bin kişi. O alçağı, cinayetin üzerinden 24 saat geçmeden yakalayan sistem, 1 Aralık’tan cinayet saatine kadar neden
bu firariyi yakalayamadı peki?
Daha önce de, cinayet işlemiş birisiyle, bir uyuşturucu satıcısının cezaevinden firarı aynı önemde olamaz, olmamalı.
Bir katil firar ettiğinde, o ildeki tüm güvenlik birimleri, bir başka cinayet daha işlenmeden alarma geçer diye umuyorduk, belli ki olmamış.
Gelelim, ikinci ve en can yakıcı soruya: Cinayet işleyip, yarı açık cezaevinden firar eden, firari olduğu sırada hırsızlık yapıp yakalanan biri, nasıl tekrar yarı açık cezaevine konur?
Bu nasıl bir ihmaldir, dünyada bir örneği daha var mı acaba?
Üçüncü soru firardan sonra yapılanlara dair:
Mesela o katilin saklanmış olabileceği düşünülen adreslere baskın yapıldı mı?
Koğuş arkadaşlarından tahliye olanlar varsa onların adreslerine bakıldı mı?
Ailesi varsa, kimseyle temas kurup kurmadığı sorgulandı mı ya da aileye ait telefonlar dinlemeye alındı mı?
Cezaevinde en son kim para yatırmış bu adama ya da koğuş arkadaşları parası pulu var
mıydı diye sorgulandı mı?
Cinayet aletine nasıl ulaşmış bu katil? Satın mı almış, bir yerden mi çalmış, o 72 saatte şüphe uyandıracak hırsızlık ihbarı gelmiş mi hiç?
Gelelim bugüne, Ceren’in artık yaşamadığı zamana dair sorulara:
Aynı cezaevinden bir değil iki kere firar etti ya bu adam, bu kaçışlarda ihmal ya da kastı bulunanlar, geçmişte ya da şimdi en azından açığa alındılar mı?
O yüzden Ceren sizin evladınızmış gibi bu işin üzerine gidin, alınması gereken kim varsa alın görevden, soruşturma açtırın...
Ceren’i kurtaramadık ama diğer çocukları kurtarmanın başka yolu yok...
İnanmak, başarmanın yarısıdır
Avrupa Şampiyonası finallerine dair konuştu Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş. “Galler ve İsviçre’yi yenerek, altı puanla gruptan çıkacağımzı düşünüyorum” dedi hoca. Ya İtalya ile finallerin açılışında, Roma’da oynayacağımızı maç?
Belli ki Şenol Hoca, İtalya’ya kendi evinde yenileceğimizi düşünüyor.
Mantıklı olabilir ama futbol mantık oyunu olduğu kadar duygu ve inanç oyunu da...
İlginç tesadüf, aynı gece Galatasaray kendi evinde Tuzlaspor’a 2-0 mağlup oldu.
Futbola mantıkla bakarsanız, Tuzla’nın hiç maça gidip masraf etmeden, 3-0 hükmen mağlubiyeti kabul etmesi gerekirdi.
Şenol Hocam, önce sen inan, sonra da bizi inandır İtalya maçına.
En azından mağlubiyeti peşinen kabul edip, “Altı puanla gruptan çıkarız” demek yerine, en az altı puan alırız de ki hocam, İtalya ile berabere kalabileceğimizi falan düşünelim.
Ne kadar erken alırsanız, o kadar zenginsiniz
Milli Piyango yılbaşı büyük ikramiyesi 80 milyon TL olarak açıklandı.
Piyango bileti alacaklara tavsiyem, son haftayı beklememeleri, mümkün olduğunca erken bilet almaları.
Şans, istatistik ya da başka bir sebepten dolayı değil bu tavsiyemin sebebi.
Neredeyse hepimiz piyango bileti aldıktan sonra büyük ikramiyenin bize çıktığını ve hayatımızın nasıl değişeceğini düşünürüz.
Kimi villa alır kendisine, kimi en lüks arabalarla dolu garaj kurar, kimi başka ülkelerde bir yaşam kurmanın hayaline dalar.
Hayalller çok farklı olsa bile sonuçta çekiliş gecesine kadar olan zamanda güzel düşler kurar insanlar.
Bu zaman diliminde güzel hayaller kurabilmek büyük bir zenginlik haline geldi.
O yüzden, piyango bileti alacaksanız, çok beklemeyin, ne kadar erken düş kurmaya başlarsanız, o kadar zenginsiniz demektir.
Ne meraklıyız yabancı enişteye!
Adam, Avrupa’nın en ünlü 75 DJ’i arasında yok, belki ilk 100’de yoktur ama ben ilk 100 gösteren liste bulamadım.
Instagram hesabında 91 bin civarında takipçisi var, kimler takip ediyor diye baktım, sayfalar dolusu Türk var, devamını getiremedim ve sıkıldım. Adam İtalyan ama İtalyanlar bizim kadar ilgilenmiyor, ne yapıp ettiğiyle...
Şeyma Subaşı’nın sevgilisi olmaktan öte bir özelliği olmayan bir adamı ‘milli enişte’ ilan ettik. Yetmedi ‘milli enişte’ Subaşı’nı aldattı mı, aldatmadı mı derdine düştük.
Bu ikisi yetmiyormuş gibi, ‘Milli enişte, Şeyma’yı hangi Türk kadınla aldattı?’ gibi garip ve belli ki Subaşı ile benzeri özellikleri olan bir kadın daha girdi hayatımıza.
Vasatın belki biraz üzerinde ama önemli bir marka olamamış bir DJ ile ‘eski eş’ kontenjanından hayatımızda kalan birinin hikayesine ne bu merak?
Kendi kendime söylenip, bu topa hiç girmeyecektim ama bir baktım ‘milli enişte’ iki gözüm önüme aksın ki aldatmadım tadında bir mesaj yazmış, biz de üzerine atlamışız, her yerde o Twitter mesajının haberi var.
PISA testi sonuçlarına göre sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı olan ailelerin çocukları, varlıklı ailelerin çocuklarından 70 puan daha az aldı oysa.
Eğitimde fırsat eşitliği falan hikaye olmuş, dönüp, ‘milli enişte’yi konuşuyoruz. Ayıp, günah, okullardaki milyonlarca çocuğa haksızlık üstelik...
İki laf, bir mahkeme
15 Mayıs 2019 tarihinde, Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık Çağatay Aksu, kızını öldürmekle suçlandığı babaya “O zaman kızına sahip çıksaydın” dedi.
4 Aralık 2019 tarihinde, yine Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, yine sanık Çağatay Aksu, “Şule’nin ölümüne ailesi kadar üzüldüm” dedi.
Sanıklar, ceza almamak ya da daha az ceza almak için şekilden şekile girebilir mahkeme önünde, alışkınız.
İnsanın canını sıkan, bu 180 derece farklı sözlerin sarf edildiği mahkemede yine indirimler içeren bir cezanın çıkmış olması...