Televizyona çıkıp, “Belgrad Ormanı’na gömdüğümüz şeyleri çıkarırız” diyen birisi var, adı Ahmet Maranki.
Son bir haftadır hakkında çok ağır yazılar yazıldı ama adam bırakın ağzını, burnu ve kulaklarıyla gülüyordur halimize...
Haksız diyemem, zira hakkında en ağır cümleler kuranlar bile bu adama sahip olmadığı bir unvan verdiler farkında olmadan.
“Nasıl yani?” demeyin ve şimdi dikkatlice okuyun lütfen:
Ahmet Maranki, şifalı bitkileri ve faydalı karışımları tanıtıp, satarak hayatımıza girmiş birisi, değil mi?
Son bir haftadır bu adama saydıranlar, “Evet, profesör ama tıp değil, ekonomi profesörü” diye yazıp duruyor. İyi de bu adam profesör falan değil.
Bu kişiye dair kalem oynatan herkesin baktığı özgeçmişin içindeki kelime oyunlarını merak eden ilk kişi ben oldum maalesef.
Siz de eğer açıp bakarsanız, Maranki’nin özgeçmişinde profesörlük kısmının tam bir paragraf olduğunu ve içinde çokça kısaltma kullanıldığını fark edersiniz.
Onca kelime arasında gördüğüm ‘İlmi Şura’ lafı dikkatimi çekince, meseleyi biraz kurcaladım.
Maranki’nin profesör unvanını aldığını söylediği yer olan International Personnel Academy, bir üniversite değil. Ukrayna merkezli, üniversiteler arası iletişim sağlayan bir devlet dairesi.
İnternet sitelerine baktım, kurum bazı unvanlar dağıtıyor ve bunlardan birisi de yanda nişanını da gördüğünüz fahri profesörlük.
Gerçek bir profesörle, fahri arasındaki fark, dağlar değil,
sıradağlar kadar!
Peki araya ‘İlmi Şura’ lafını sıkıştıran Maranki ne yazmış paragrafın sonuna biliyor musunuz? Ben yazayım: “Economy alanında profesör unvanı almıştır.”
Hem İngilizce hem de Türkçe olarak yazmak bir yana, fahri profesörlüğü gerçekmiş gibi yazmak nasıl bir ruh halinin eseridir, ona siz karar verin.
Bu kişinin ne ekranda anlattıklarından, ne de ifade verirken söylediklerinden kıvırmasına şaşırırım!
Beni şaşırtan şey, adama sövmeye çalışırken olmayan bir unvanı kullanan medyanın, meraksız ve araştırmaya üşenen hali.
Yoksa ne dün ne bugün ne de gelecekte, bu köşede yazı konusu olacak kadar önemli biri benim için Ahmet Maranki...
BİRAZ CESARET...
Show TV, Alişan-Buse Varol çiftine program sunmaları teklifinde bulunmuş.
Seda Sayan’ın programı gibi bir format üzerinde çalışılıyormuş.
Ünlü isimlere, bildik şeyler yaptırma çabasından daha başka bir şey değil bu durum.
Bu çiftin yakaladığı şöhret dalgasını reytinge çevirmenin yolu, bildik şeyler yapmaktan geçmiyor oysa...
Madem böyle bir niyet var, o zaman
E! Entertainmet kanalında bir sürü örneği olan, eve kamera yerleştirerek ünlülerin
6 bin TL’lik garabet...
İspanyol moda firması, fotoğrafını gördüğünüz tişörtleri yaklaşık 6 bin TL’lik bir etiketle satışa sunmuş.
‘Deve desem değil, kuş desem hiç değil’ gibi bir ürün bu.
Kaç tane satarlar bilmiyorum ya da bu tasarıma onay verip, satışa sunanların bizimle kafa bulmak gibi bir niyeti mi var, onu da bilmiyorum...
BBC ulaşıp, neyi amaçladıklarını sormuş ama açıklama yapmamış firma yetkilileri.
Tamam, moda zaman zaman sınırları zorlar. Ama bu gördüğümüz şey sınırsız bir zevksizlik değil de ne acaba?
BİR BOŞANMA HABERİ VE DİĞERLERİ
İnsanlar, evlenir veya boşanır, kendi hayatları kimseyi alakadar etmez.
Ancak daha iki ay önce Instagram hesabından özel fotoğrafları yayınlanan, kadının “Eşim beni dövüyor” diye paylaşımda bulunduğu, sonra da “Hesabımız hacklenmiş” diye açıklama yapan bir çift boşanma kararı aldığında insanın merakı gıdıklanıyor.
O dönemde de bana biraz garip gelmişti olan bitenler ve yazmıştım.
Birinin sosyal medya hesabını ele geçirip, oradan mesajlar yazılabilir. Ama özel fotoğrafları almak için telefonun tamamını ele geçirmek gerekir.
O zaman avukat aracılığıyla yapılan uzun açıklamadan iki ay sonra geldi boşanma haberi.
Peki o olayın sonucu ne oldu acaba?
Mesela gerçekten suç duyurusunda bulunuldu mu ya da suç duyurusundan ne gibi bir sonuç çıktı acaba?
ÇOCUĞUNUZUN KAÇ ARKADAŞI VAR?
Genellemeler üzerine kurulu ve bilimsel gerçekliği olmayan testler gibi oldu başlık ama yazı öyle değil.