Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘BOŞANDI YA, BANA KALACAK’
İnsan psikolojisinin en garip özelliklerinden birisi de, hayran oldukları kişinin tek başına olması ya da kalmasından mutluluğu...
Daha garibi, hayranları bozulacak diye erkek ya da kız arkadaşını, hatta evli olduğunu saklayan kimi isimler... Oysa hayran olduğunuz birinin normalde mutlu olmasını, o sayede daha çok ve daha iyi eserler üretmesini beklemek gerekir.
Yok ama hem bizim memlekette hem de dünya genelinde hayranlar, sevdikleri, beğendikleri kişiyi nedense tek başına istiyor. Hani, süper loto devrettiği zaman, “Belki haftaya bana çıkar” diye umut etmeye devam edip, başkasına çıktığında, umut etme şansı bittiği için bozulur ya insan, onların durumu da bunu benziyor galiba. Özcan Deniz’in eşinden ayrıldıktan sonra kadın hayranlarından gördüğü abartılı ilgi bana hem komik geldi hem de insanın bencil yanını hatırlattı bir kez daha... Kendi hayalimiz sürsün diye bir başkasının mutsuzluğunu ya da yalnızlığını istemek.
İnsan, ey insan...

Şapkasız çıkmam abi!
Son zamanlarda başta Gazi Koşusu olmak üzere Veliefendi’deki at yarışlarında şapka takan kadınlar görmeye başladık.
Bu geleneği İngiliz özentisi bulanlar var ama aslında bu işin kökeninde soyluluk vurgusu var.İngiltere’de Kraliyet protokolüne göre aileye mensup kadınların önemli etkinliklerde saat 18.00’e kadar şapkayla katılması, saat 18.00’den sonra da evli olanların taç takması gerekiyor.
Bu kuralı tek delen kişi, “Başımızda şapka varken, nasıl bir çocuğa sarılabilirsiniz ki?” diye soran Prenses Diana olmuştu. Her neyse, önemli günlerde ve özellikle kamuoyuna açık faaliyetlerde şapka takma işinin kökeni bu.At yarışlarına gelince, Royal Ascot yarışlarının kökeni 1711 yılına kadar gidiyor ama kıyafet işine el atıldığı tarih 1807.O sene erkeklerin yarışlara kravat, siyah ceket ve pantolon giyme zorunluluğu geliyor, kadınlardan da şık olması isteniyor.
Dönem, soyluların at yetiştiriciliği yapabildiği yıllar olduğu için de şıklık deyince, şapkalar akla geliyor, başa geçiyor.Yarışlara 1825 yılında Kraliyet Töreni eklendikten sonra haliyle Ascot’tan başlayıp, tüm yarışlarda şapka şıklığın sembolü haline geliyor. Zaman içerisinde de bu gelenek, tüm halka iyiden iyiye yayılıyor.
Veliefendi’de şık ve şapkalı kadınlar-beyler görmenin keyfi elbette güzel ama insanın aklına hemen, kot üzerine ceket, içine de fanila giyilen önemli ödül törenleri geliyor. Garip ve de komik, dışarıdan bakınca, atlara olan saygısı, kendisine ve sanata saygısından daha fazla olan bir milletiz biz..

Tabela özürlü tek megapol
İstanbul’da halen Atatürk Havalimanı adresini gösteren bir sürü trafik tabelası var. Mesela Bahçeşehir’de... Bir de Çevreyolu tabelaları var. O tabelayı görünce bekliyorsunuz ki, Çevreyolu tabelası sizi, gideceğiniz istikamete göre alternatifler sunan bir kavşağa çıkarsın. Yok İstanbul’da o tabelayı ciddiye alıp, Avcılar’dan dönmek de mümkün İstanbul’da. Yazması ayıp ama New York’tan tutun da Londra’ya kadar bir sürü yerde araba kullandım. Bir Tokyo’da zorlandım, tüm tabelalarda İngilizce bilgi yoktu, bir de İstanbul’da zorlanıyorum. Doğup büyüdüğüm, tüm ömrüm boyunca yaşadığım şehirde...

Parayla hata tamir olmaz ki
‘BOŞANDI YA, BANA KALACAK’
Bir sürü yerde Hadise’nin annesi ve kız kardeşiyle çıktıkları İtalya tatilinin faturasına dair haberler vardı. Otele şu kadar para harcadı, tekne kirasına şu kadar para ödedi diye. Rakamlar yüksek ama benim takıldığım nokta, bu haberlerin, Hadise geçmişteki hataları telafi etti gibi bir mantıkla verilmesi. Nedense dünyanın en yıkıcı duygusunun hayal kırıklığı olduğunu öğrenemedik bir türlü. İnsan bir yabancıdan gelene değil, sevdiği ve güvendiği insanlardan gelene üzülür, kırılır en çok. O kırgınlık da sadece para harcayarak giderilebilir bir kırgınlık değildir. Hadise ya da aile ilişkilerine dair bir bilgim yok, cümleleri de onların durumu için değil, bizim ‘para harcadı, hatalar tamir oldu’ bakışımız adına yazdım. Bu kadar para odaklı bakmamak lazım hayata...

Prenses olmak isteyenlere uyarılar
‘BOŞANDI YA, BANA KALACAK’
Her genç kız prenses olmak
ister ya, zannedildiği kadar keyifli bir iş değil aslında... Alın size İngiltere’den bazı yasaklar:
u Mesela, kraliçe sevmediği için Saray’da kuruyemiş bulunması yasaktır.
u Zehirlenme riski taşıdığı için
ne ıstakoz ne de midye dolma,
daha doğrusu kabuklu tek bir deniz canlısı yiyemezsiniz.
u Asla koyu renk oje süremez, abartılı makyaj yapamazsınız.
u 12 yaşından sonra eşiniz ve oğlunuzla asla birlikte seyahat edemezsiniz, zira iki veliahtın aynı uçağa binmesi yasaktır.
u Otururken bacaklarınızı çapraz yapmak zorundasınız. Çeneniz de yere paralel durmak zorunda.
u Oy kullanma hakkınız yoktur. Dışarıda tek bir yerde bile imza atmanız yasaktır.
u Okul arkadaşlarınızı gördünüz, sarılamazsınız, Kraliyet üyelerine dokunmak yasaktır.
u Pijama ya da eşofmanla ne kahvaltı edebilir ne de
akşam yemeği yiyebilirsiniz...