Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı arasındaki mesafe kuş uçuşuyla
19 km.
Yani meteorolojik şartlar her ikisinde de hemen hemen aynı. Buna karşın, geçen sene olduğu gibi bu sene de kar yağdığında Atatürk Havalimanı iptal oldu, Sabiha Gökçen gecikmeler olsa da işledi. Ajans haberlerine baktım, Malezya’dan gelen uçak Atatürk Havalimanı yerine Elazığ’a inmiş. İyi de Elazığ’da kar yağışı alan illerden birisi ama oranın havalimanı açık durumda.
Uçuşlar yapılamadığında sadece yolcular sefil olmuyor, havayolu şirketleri de ciddi zarar ediyor. Binlerce insanı otellerde yatıran, yüzlerce uçuşu iptal olan THY’ye kar yağışı maliyetinin 100 milyon lira olduğundan söz ediliyor. Sivil havacılığın küçüldüğü bir dönemde az buz bir rakam değil bu. Geçen Ocak’ta, Amerika’nın Doğu kıyılarını vuran, devlet dairelerini bile tatil ettiren ve 1922 yılı rekoruna yaklaşan kar yağışı sırasında, gecikmeler ve bazı iptaller oldu ama New York’taki 3 havalimanı da açık kaldı. Kopenhag, Oslo havalimanlarına baktım onlarda da ağır kış şartları var ama uçuşlar sürüyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesi, kendi sorumluluğunda olan Atatürk Havalimanı’nda yaşananlar için mutlaka bir araştırma yapacaktır. Umarım sonuçtan dersler çıkarılır ve bir sonraki kar yağışında bu kadar sıkıntı yaşanmaz.
KIZLAR NE OLUYORSUNUZ?
EN GÜZEL LASTİK TAKVİMİ
Bu aralar ne reklama girer ya da girmez çok belli olmadığı için markayı yazamıyorum.
MAZLUM AYI...
Bir oyuncak firması piyasaya Mazlum adında bir ayı oyuncağı sürmüş. Oyuncak ayının yüzünde dikiş izi var. Kutusu üzerinde “vurunca, hoşuma gidiyor” yazılmış ki oyuncak ayı sesle de söylüyor bu cümleyi. Tam 25 film repliği seslendirebiliyor Mazlum, replikler “kaşınma kaşırım”, “çıkışa gel”, “benim babam senin babanı döver” gibi çocuklar için olmayacak şeyler. Piyasaya çıkan oyuncaklar kanserojen madde denetimlerine tabii tutuluyor ama belli ki bir de içerik denetimi lazım...
“DİŞİ KÖPEK KUYRUK SALLAMAZSA...”
- 37 yaşında, iki çocuk annesi, İngilizce öğretmeni bir kadın, Ankara’da eksi 11 derecede yürümemek için bir halk otobüsüne bindi.
-Şoför kadınının ineceği durakta durmuyor, kapıları açmıyor, bir okul yanındaki ıssız alana çekiyor otobüsü.
- Sonra üzerine atlıyor kadının, boğazını sıkıyor, kadın bayılıyor ve şoför tecavüz ediyor, sonra kadının ölmediğini fark edince tekrar boğazını sıkmaya başlıyor. Kadın yalvar yakar, kimseye söylemeyeceğim diyerek canını kurtarıyor sonra da bir apartmana sığınıp polisi arıyor.
- Polis şoförü alıyor, ayrı ifadesinde de şoför klasik tecavüzcü savunması yapıyor:” Beni öp” dedi”, “Arsaya çek dedi”, “Biz önceden tanışıyorduk.”
- Bu şoför hakkında daha önce çeşitli şikayetler olmuş, işlem yapılmamış olmalı ki, Şoförler Odası, tecavüze uğrayan kadını suçlamaya çalışan bir açıklama yapıyor.
- Tecavüz mağduru bir kadına şu an “Keşke tecavüze uğrarken ölseydim” dedirtiyor tüm bu yaşananlar.
- Bu ülkede,bir sürü tecavüzcü, ifadelerinde “Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek peşinden gitmez” saçmalığının gerektirdiği şekilde konuşuyor.
- Gece yarısından sonra İstanbul’un göbeğinde tecavüze uğrayan genç kız için “O saatte sokakta ne işi varmış?” diyebilenlerin ülkesiyiz biz.
- Ve bu bakış açısı herkesin sokakta dolaşabilme özgürlüğüne tecavüz ediyor, göz göre göre. Farkında mıyız acaba?
FETHİ SEKİN’İN ÇOCUKLARINA BURS...
Pazartesi günü ana gazetede İzmir’in anlı şanlı üç okulu, Türk Koleji, Amerikan Koleji ve Tevfik Fikret okullarına, kahraman şehidimiz Fethi Sekin’in üç çocuğuna da yüzde 100 burs vermeleri çağrısında bulunmuştum. Ses çıkmadı o anlı şanlı okullardan ama başka bir yerden, çok güzel bir haber geldi.
21. Yüzyıl Özel Karşıyaka Koleji, şehit polisimizin üç çocuğunun da eğitim,servis ve yemek giderlerini yüzde 100 burslu olarak karşılama kararı aldı. Büyük marka olmak demek çok öğrencinin olması ya da okul imkanlarıyla alakalı bir konu değil.
Büyüklük, gönlü zengin olmakla, minnet duygunu gösterebilmekle oluyor.
Tıpkı bu örnekte yaşadığımız gibi...