Gülben Ergen’le 55 dakika yayın yaptım dün sabah radyoda. Önce 38’inci okulu açan ‘Çocuklar Gülsün’ projesini konuştuk.Sonra Anadolu’dan çocuk manzaralarını ve bir kaydırağın hayatı ne kadar değiştirdiğini...
Van’a, Kars’a ve Trabzon’a gittiğinde neler öğrendiğinden bahsettik bir süre. Çocuklar söz konusu olduğunda magazin kavgalarını sormak haksızlık olurdu. Sadece beş dakika açtım konuyu, cevaplarımı aldım, kapattım.
Yayın boyunca dikkatimi çeken şey, ikizlerin doğumu, 2.5 aylık hastane süreci, evde ders çalışma halleri gibi üç oğlundan da bahsederken yüzüne yayılan ışıltı oldu. Dayanamadım, yayının sonunda, “Sen çok kaynanalık yapacaksın galiba!” dedim.
İlk tepkisi, “Ama daha çok var o zamana” oldu ama ardında da “Evet, benden fena kaynana olacak galiba” diye devam etti. “Bana yemeğe gelecekler mi, bana uğrayacaklar mı diye merak edeceğim” diye de ekledi. Karı-koca sıfatını kaybedip, anne-baba sıfatını koruyabilen, Mustafa Erdoğan’la yılbaşı ve bayram tatillerini bölüşüp, zaman zaman birbirlerini idare eden iki insan portresi çıktı ortaya.
Çocukların kısmetini kapatmak gibi olmasın ama Ergen, fena kaynana olacak, o “Galiba” dese bile başka türlüsü mümkün değil.
Erkan Bey, arkadaşlardan haberiniz olsun
Buket Aydın, CNN TÜRK’te ekrana gelen ‘40’ programında Erkan Petekkaya’yı konuk etti.
Aydın’ı alkışlamak lazım, hem Ahmet Hakan’a telefonda edilen küfür meselesini çat diye sorduğu hem de Petekkaya’yı konuşturduğu için...
Oyuncunun aylık 450 bin TL’den fazla kazancının olduğunu söylemesi de programdan çıkan manşetlerden biri oldu.
Eli açık ve kazandığının yarısını dağıtan biri olduğunu da anlattı Petekkaya.
Belki gerçekten öyledir bilmiyorum ama öyleyse bilmesi gereken, biliyorsa da ilgilenmesi gereken bir durum var.
Endemol Türkiye battığında ‘Paramparça’ dizisinde görev yapan set çalışanları da paralarını alamadı.
Hatta o kadar zor duruma düştüler ki, bir kısmı, aynı evde birlikte yaşamak zorunda kaldı.
O insanların hayatında açılan deliğin kolay kolay kapanmasına imkan yok.
O yüzden kazancı ve cömertliğinden söz eden Petekkaya’ya bir dönem birlikte çalıştığı insanları hatırlatmış olayım...
Çok sıkıntılı bir kavgaSinema yapımcılarıyla Türkiye’nin en büyük sinema işletmecisi Mars Grubu arasında fena bir kavga var.
BKM’nin ocak ayının ilk haftasında gösterime girecek filmi ‘Organize İşler 2 Sazan Sarmalı’ ertelendi mesela.
Son derece iddialı başka yerli projelerin durumu da belirsiz hale geldi birden.
Sinema salonlarının en dolu olduğu dönem bu, nisan sonu dediniz mi, salonlar boşalmaya başlar.
“Bu kavganın kazananı olur mu?” derseniz, bilemem ama kaybedeni kesinlikle seyirci olacak.
İzleyici sadece beklenen filmlere ulaşmanın zorlaşması yüzünden dert çekmeyecek.
Aynı zamanda sanatsal yapımların gösterime girecek salon bulması zorlaşacak, meydan haliyle gişe filmlerine kalacak.
Yazık! Başka edecek laf yok...??
Bravo sana ŞükrüŞükrü Dudu, İstanbul’un marka erkek berberlerinden birisidir. Berberine iyilik yapıyormuşum gibi bir fikre kapılmamanız için baştan söyleyeyim, son beş yıldır hiç gitmedim dükkanına.
‘Bravo sana Şükrü’ diye başlık
attım, zira Şükrü ve ekibi dün Darülaceze’ye gittiler.
Orada kalan tüm erkek ve kadınların saç, el, ayak ve bakımlarını yaptılar.
İstanbul’un en pahalı berber dükkanından çıkıp, Darülaceze’deki insanlara bu hizmeti sunmak alkışlanacak bir hareket.
Burada verilen hizmetin rakamı değil, Şükrü ve arkadaşlarının en iyi yapabildikleri hizmeti sunmalarını önemsedim.
Ellerine ve yüreklerine sağlık...
Al sana insanlık
The Guardian gazetesinde gördüm bu fotoğrafı, Endonezya’ya giden muhabirleri çekmiş. Tsunami felaketinde yüzlerce insanın öldüğü bölgeye gidip, selfie yapmaya başlamış insanlar.
Ne tek başına “Garip”, ne de tek başına “Ayıp” demek yeter bu durumu anlatmak için.
Ahmet Telli’nin “Şimdi maymun halkasında insanlığımız” diye bir mısrası vardı. Durum, tam da bu oldu sonunda...