Baklavayı bırak Troya’ya bak!

Baklavayı, kahveyi, Yunanistan’a kaptırdık diye üzülür dururuz ya, teferruat sayılır onlar diğer kaptırdıklarımızın yanında.

‘İlyada Destanı’ var ya, hani Homeros’un yazdığı, Truva Savaşı’nı anlatan...

İzmir doğumludur Homeros, Anadolu’da bizim coğrafyada yaşamıştır.

Trabzon civarında tespit edilen Rumca bir lehçede yazılmıştır İlyada, Yunanlar kendi dillerinde okuyamazlar bugün.

‘İlyada Destanı’, 10 yıllık Truva Savaşı’nın son 40 gününü anlatır.

“Homeros halk arasında anlatılan efsaneyi derlemiş aslında” der uzmanlar İlyada için. Bu teze kanıt olarak da Odise Destanı’nın dilinin ne kadar farklı olduğunu gösterirler. Yunanistan halkının atalarıyla, Anadolu halkının atalarının mücadelesidir Troya Savaşı.

Dünyanın en çok satan kitabını, en bilinen destanını neden Yunanistan’a bırakalım ki?

Üstelik sadece Homeros ya da İlyada değil, Yunanistan’a kaptırdığımız... Afyon Karahisar’ın Dinar ilçesinde yapıldı tarihin ilk müzik yarışması. Bizim Türk hamamı diye dünyaya yayılan banyo alışkanlığınızın kökeni de Roma İmparatorluğu’na dayanır, eğer ayrıma başlarsak.

“Gölge etme başka ihsan istemem” diyen Diogenes, Sinoplu, matematikçi ve astronom Thales, Milatlı... ‘Uygarlık Anadolu’da Doğdu’ kitabını mutlaka okumanızı öneririm Prof. Dr. Fahri Işık’ın,
çok öğreticidir.

Tüm bunlara rağmen denilebilir ki, Türk kültürü değil bunlar, doğru değil ama bu coğrafyanın kültürü.

Kaldı ki biz de

Orta Asya’dan göç eden atalarımız gibi ne çekik gözlüyüz, ne de aramızda Şaman gruplar var.

Bir garip ruh halimiz...

‘Müslüm’ filmini konuşuyor herkes, gidenler gözyaşlarını tutamıyor.

Filme dair her paylaşımda aklıma Müslüm Gürses’in hayat arkadaşı Muhterem Nur’la yapılan bir röportaj geliyor.

O röportajda Nur aralarındaki ilişkinin gücünü anlattığı bölümde, bir kere fiziki şiddet gördüğünü ama sonra Gürses’in çok pişman olduğunu söylemişti. Eskiden ‘Kocamdır, sever de, döver de’ diye gördüğü şiddeti savunan kadınlar vardı.

Bugünün ilişkilerinde dayak ve sevgi yan yana gelmiyor, ki doğrusu da bu zaten.

Sosyal medyada, Ahmet Kural-Sıla olayına dair kadından yana bir duruş sergileyenlerin, Müslüm Baba için yağdırdıkları duygusal mesajları görünce kafası karışıyor insanın.

Hakikaten bir garip bizim ruh halimiz...

TÜRKİYE'DE ÇOK UCUZ

Bu aralar Ege ve Akdeniz kıyılarında yakalanan orkinos balıklarının haberleri çıkıyor gazetelerde.

Kilosu 50-55 TL’den vatandaşa satılıyor.

Doğrusu hiç anlamadım bu fiyatı.

ABD’de, oltayla orkinos balığı avlayanların hikayeleri, yaklaşık altı sezondur belgesel olarak ekrana geliyor National Geographic’te.

Balığın yağ oranına göre kilogram fiyatı en düşük 25, en yüksek 50 dolar seviyesinde satılıyor ki, bu toptan fiyatı üstelik.

ABD’de yakalanan ve çoğu Japonya’ya ihraç edilen orkinoslar, Türkiye’de neredeyse yarı fiyatına satılıyor.

“Acaba neden böyle?” diye merak ediyor insan...

Bit pazarına nur yağacak

BBC’nin kültür servisi,

43 ülkeden 209 film eleştirmeninden, dili İngilizce olanlar dışında, en beğendikleri projeleri sıralamasını istemiş. Ortaya çıkan sonuç, bana çok garip geldi. İngilizce filmler hariç dünya sinemasının en iyileri, hep eski zamanlarda çekilenler oldu.

İlk beşteki ‘Yedi Samuray’ 1954’te çekilmiş, ‘Bisiklet Hırsızları’ 1948’, ‘Tokyo Hikayesi’ 1953, ‘Rashomon’ 1950 ve ‘Oyunun Kuralı’ 1939 yapımı.

“Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” denir ya, söz konusu sanat olduğunda iş tamamen değişiyor işte...

Pazartesi günü Balıkesir’e gittim birkaç saat için. Balıkesir deyince herkesin aklına Susurluk ayranı ve tostu gelir, hatta çok az kişi bilir türküsü de olan tirit yemeğinin oraya ait olduğunu...

Her neyse işleri bitirdim dönerken, hatıra olarak Hazan Kolonyası diye bir kolonya verdiler.

Öyle güzel bir kokusu var ki, hiç alışkanlığım olmamasına rağmen her gün biraz kullanıyor, kokusunu içime çekiyorum.

Yolunuz Balıkesir’e düşerse, denemenizi öneririm.