AİLE BUDUR İŞTE

Sevinci paylaşmak da kolaydır, sevincini paylaşacak adam bulmak da... Acı, hüzün ve zorluklarda tek başına kalır insan, aile de o zaman devreye girer işte. Fotoğrafta gördüğünüz adam, yıllar sonra bir dünya kupasında İngiltere’ye yarı final oynatan teknik direktör Southgate. Futbolculuk kariyerine bir final maçının ardından nokta koymuştu. Rusya’da da yarı finalde elendi ama galip sayılır, bu yolda mağlup denilecek kadar övgü aldı ülkesinden.

Yine de hayali olan ve o hayalden uzaklaşan herkes gibi o an üzülmüştür Southgate. Boş tribünlerin önünde önce eşi sonra da çocuğuyla kucaklaşma anını bu yüzden çok sevdim. Üzgün futbolcularını teselli eden lider, kendi üzüntüsünü, buruk gururunu eşi ve ailesiyle paylaştı. Ne güzel, hem futbolu hem insanı hem de aileyi daha değerli kılan kareler bunlar.

Herkesin kazananları çekmeye alıştığı bir dünyada Southgate ve ailesine dair kareler heba olsun istemedim ben de..

Başkası olma kendin ol

Bu ülkede en büyük sosyal medya haksızlığına uğrayan kişidir Aleyna Tilki. İyi not aldığı bir sonucu sosyal medyada paylaştığı için girdiği tüm sınavlarını iptal etmiş, tekrar sınava sokmuşlardı. Bir zamanlar başkalarının haksızlık ettiği şarkıcıya, şimdi en büyük haksızlığı kendisi yapıyor. Anlamsız mesajlar ve garip fotoğraflar...

Genç olmak ve hatta 18 yaşını bitirmek, gördüğü baskıdan kurtulmak elbette rahatlatmıştır bu genç kızı. Ancak günümüzde ünlülerin sosyal medya hesapları tamamen profesyonel bir alan haline geldi. Öyle olmasa, tüm dünyada ve Türkiye’de sosyal medya hesaplarını yöneten şirketlerin sayısı bu kadar artmazdı.

Elbette şart değil ve Tilki de kendi hesabını kendi yönetebilir de çizmeye çalıştığı imaj ne anlamış değilim henüz. Lady Gaga olmaya çalışmasına gerek bırakmayacak bir yeteneği var Aleyna’nın ve o yüzden de en çok kendisi olmalı. Umarım artık bir stratejiyle hareket eder ve sosyal medyanın da kariyerinin bir parçası olduğunu unutmaz.

Meryem Uzerli’nin sosyal medya hesabı hem içten hem de kariyer odaklı bir sosyal medya hesabının en iyi örneğidir. Şarkıcı, o hesaptan biraz ders almalı, biraz esinlenmeli...

Geleceğin mesleği ne?

Gen bilimi ya da robot teknolojisi falan değil geleceğin mesleği. Tüm rakamlar ve gelişmeler gösteriyor ki, geleceğin ve şimdiki zamanın mesleği pilotluk. Çin, gelecek yıllar için tam 7 bin uçak siparişi verdi. Hem üreticiler hem de piyasa araştırmalarına göre, sadece gelecek yıllarda 110 bin yeni pilota ihtiyacı olacak. Şu an bile yetersiz olan sayı nedeniyle ülke, yabancı pilotlara net 320 bin dolar civarı maaşlar ödüyor.

Rakamlar o kadar yüksek ki, Körfez ülkelerinden bir sürü pilot şimdiden Çin’e gitti. En ünlü Körfez şirketi, A-380’ler dahil onlarca uçağı pilot yokluğundan dolayı yere indirmek zorunda kaldı. Şimdi tüm dünya pilot açığını kapatmaya çalışıyor, yeni mezun pilotlar bile kısa sürede iş buluyor. Yolcu uçaklarına sayıları giderek artan özel jet ve kargo uçaklarını da ekleyin.

Geleceğin mesleği o yüzden pilotluk...

İlk adım atıldı

Yeni Zelanda’nın ‘Yüzüklerin Efendisi’ ve ‘Hobbit’ serilerinden yola çıkarak yakaladığı turizm ivmesi ve ıskaladığımız ‘Troya’yı yazıyorum bir süredir. Bu konuda ilk adım atıldı ve THY’nin Troya giydirmeli uçağı göklerde süzülmeye başladı. Giydirilen ilk uçak, tek koridorlu diye tanımlanan bir Airbus-A321. Umarım filodaki daha büyük, çift koridorlu taşıtlara da gelir sıra.

Zira Heatrow ya da Frankurt gibi Avrupa’nın en işlek meydanlarında büyük uçaklar her zaman daha fazla dikkat çekiyor. Yine de ilk adımın atılmış olması hiç atılmamasından iyidir.

‘SOSYETE SPORU’ TENİS VE İZMİT

Eskiden tenis demek, sosyete sporu demekti bir sürü insan için. Bugün, yaz okullarında, tenis kursları yüzme kurslarından daha ucuz hale geldi. Özellikle İstanbul’da tenis oynamak 10 yıl öncesine göre çok daha kolay ama asıl farkına varmamız gereken Anadolu. Dünyanın en ünlü tenis turnuvası olan Wimbledon’da, genç çift erkeklerde şampiyon olan bir Türk genci var. Adı, Yankı Erel.

Şampiyon olunca her yerde adı ve haberi yazıldı ama esas önemli noktayı atladı Türk medyası. Tekirdağ doğumlu ve tenise burada başlamış. Uluslararası Tenis Federasyonu kayıtlarında Nika Kakulia görülüyor Yankı’nın tenis hocası. Biraz araştırınca fark ettim ki, bu hoca, İzmit Tenis Kulübü’nde de görev yapmış ve diğer hocalarla birlikte ABD’deki üniversitelerden burs kazanan öğrenciler yetiştirmiş.
Demek ki, başarılı sporcular yetiştirmek için illa İstanbul’da yaşamak gerekmiyormuş.

Bu örneklerin sayısını artırmak, gençlere hedef koymak ve o hedefe ulaşacak imkanları sağlamak işe yarıyor işte. Umarım sayıları artar ve her başarının suyunu çıkardığımız gibi bunun da suyunu çıkarmayız.